(...) özellikle de gündüzleri kıpır kıpır olan, akşamları da bu nedenle sessizliğin iyice yoğun hissedildiği semtleri severim. (...) doğuya doğru uzayıp giden o hüzünlü sokaklar ve dümdüzıuzanan ıssız rıhtımlar - o uzun akşamlarda yalnızlık kokan bu labirentler, hüzünleriyle içimi ferahlatır. (...) Karanlık bastırana kadar sokaklarda dolaşır, onlara benzeyen bir hayat duygusunu peşim sıra sürüklerim. Gün boyunca, hiçbir anlamı olmayan bir keşmekeşin pençesindedir sokaklar;gece olduğunda ise, yine anlamsız bir ıssızlığın. Gündüz, bir hiçim; gece, kendim olurum. Limandaki sokaklarlaaramızda hiçbir fark yok; gerçi onlar sokak, ben bir insanım, fakat bütün varlıkların aynı özden vücuda geldiğini düşününce, aramızdaki fark belki de üzerinde durulmayacak kadar küçük. İnsanlarla nesnelerin soyut ve bu nedenle ortak bir yazgısı var -sırların cebri içinde anlamsız bir tanım daha! Ama başka bir şey daha var... Bu ağır, bu boş saatlerde, ruhumun derinliğinden zihnime doğru her varlığa vergi bir hüzün, her şeye sinmiş olan ıstırap yükselir vebir de tamamen bana ait olan, ama aynı zamanda da dışarıdan gelen, değiştirmeye gücümün yetmediği bir duygu. Ah, düşlerim kaç kez, elle tutulur şeyler gibi dikilmiştir karşıma; gerçekliğin yerini almak değil, kendilerinin de gerçekliğe ne kadar benzediğini bana anlatmaktır dertleri; çünkü onları da reddetmekteyimdir (...)
Sayfa: 30/31Kitabı okudu
Aslen Urfalıyım kaç yıl oldu bilmiyorum kim okur kitabım kim bulur dermanım bir kış günü turizm seyahat şirketlerinde böyle başladı mâvinliğimin öyküsü O gün bu gündür ezberimde artık yalnızlık ezberimde acının kilometre taşları ezberimde umudun küf tutmuş şafağı ezberimde sevdanın rüzgâr renkli çığlığı ezberimde kuş seslerinden örülmüş bir gurbet ezberimde kes hızını ağlatma el kızını ezberimde kuzu kurdun yol Fordun bu gece ezberimde Orhan Gencebay, dertler benim olsun
Sayfa 11 - ABeCe yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Dizboyu karlı bir gece, sofradan kaldırılıp, polis otomobiline bindirilip, bir trenle gönderilerek bir odaya kapatılmakla başladı mâceram. Dokuzuncu yılı biteli üç gün oluyor. ° Koridorda, sedyede bir adam
Sayfa 62 - Dokuzuncu YıldönümüKitabı okudu
ey ezilmişlik! bir gün ben de ulaşacağım kapılarına. yoksulluğun o sonsuz panayırını aşacağım. aşkın şiirini ve memuriyetini kuracağım ve elbette bitecek zamanla edebiyat tarihi sevdanın ve alkolün kahramanlığı, er mektupları gurbetin yüreğimi dağlayan diktatörlüğü. sevgilim acemi bir karanfil gibi açıyor her sabah şehrin yanaklarında bense her
Alp.
Tek bir soru. Sadece bir tane. Kayra sordu. “Nasılsın?” Bacaklarını iki kişilik salıncağa uzatıp sağ kolunu sırtını dayadığı demire yaslayıp sol kolunu da salıncağın kenarına koydu. Birkaç saniye çevreyi seyretti. Ve başladı konuşmaya. ''Seni kinyas en son fransa'da görmüştüm. Paris'te. Ama kayra, seni en son ne zaman gördüğümü hatırlamıyorum.
Sayfa 219
yaşmaya deyerese ölüm guzel
Yokluğun buz gibi soğuk Uzaklardan bir ses olmanı isterdim, bir selam, bir nefes... 'Üşüme' diye seslenmeni isterdim... Bir el olmanı isterdim, bir kol... 'Özledim' deyip sarılmanı... En karanlık yerinde düşlerimin çıkıp gelmeni isterdim kınalı bir bahar gibi, umut ışığı olmanı isterdim hayatıma... Gelseydin ve yaslasaydım başımı omuzuna,
Sayfa 457 - özlem ve ölüm
Reklam
28 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.