Ah! Şu benim şair yalnızlığım
bir yangın merdiveni gibidir
umut apartmanının arkasında
pas tutarken yüreğim
ayakta duruyorum yıkılmadan
çocukların kayacağı bir tırabzanım olmasa da.
"Gün ağarırken evinin balkonundan çıkıp sabahın ilk seslerini duyan, ilk renklerini gören, ilk rüzgarıyla üşüyen bir adamın heyecanını duymak istiyorum."
Caddenin ortasında kan kaybediyordu adam.
Görünürde ambülans yoktu.
Bir başka
adam tezgahta böbreğini satıyordu.
Vitrin camlarına gözler yapışmıştı.
Adama bak!
Evini yıkmasınlar diye elini doğruyordu.
Ya mavi elbiseli kız, neden okula alınmıyordu?
Bir dede torunlarını boğuyor, bir Çocuk babasını
tokatlıyordu.
Beyaz, kanı ne çabuk sarıyordu!
İlanlar yapıştırıllıyordu duvarlara. Kasap Çengelleri
için kuzu aranıyordu. Kapsama alanı
dışındaydı herkes. Bütün tuşlardan aynı ses geliyordu.
bugünün dünya öykü günü olması adeta bize dönüp 'şu kitabı okuyun azizler!' diyor.
sonu başı belli olmayan, bir yerlere varmayan öykülerin en güzelleriden yapılmış bir kitap desek yeridir galiba. ali ural'ın anlatmak istediğini belki de istemediğini bu kadar sağlam ifade etmesi hakkaten saygı duyulası bir durum.