"Sorun diş göstermeye gelince, Elfriede Jelinek'in (Alman oyun yazarı) tuhaf! oyununda kadınlar üzerine yazdıklarını anlamak elde de ayakta da değil. Artık diyor, kadınlar dişlerini uzatsalar, kendi çocuklarının kanını emseler, lezbiyen olsalar, her tarafa o uzun yaşamcıl ve ölümcül dişleriyle saldırsalar da, bu oyun baştan yitiktir
İnsan Biriktirmek
bu gönlü zenginlerin insan biriktiren modelleri var ki, iste o en fenasi. Insan biriktirmis bana. Lan sordun mu bu biriktirdigin insanlara, "ben seni biriktirebilir miyim" diye. Asla sormuyorlar, arkandan insan biriktiriyorlar. Düsüncesi bile irrite edici. Birileri bir yerlerde sen farkinda degilsin belki ama seni biriktirmis. Sapikça bir sey bu. Bana soulsa mesela, "kardes ben seni biriktirebilir miyim" diye, "biriktirme" derim, "beni biriktirme, ben biriktirilmek istemiyorum, git kimi biriktiriyorsan biriktir, beni biriktirme, biriktirilmek ne demek" derim. Ama asla sormuyorlar iste. Kabul edilebilir bir sey degil kesinlikle "insan biriktiren gonlü zengin." Lanet illet bir sey. Hatta öyle lanet illet bir sey ki, bir gönlü zengin tarafindan biriktirilecegime s.kilsem daha lyi. Çünku en azindan s.kildigimi bilirim. Biraz yükseldim su anda farkindayim ama derdimi de nasil anlatacagim. S.kildigimi bilirim, biriktirildigimi bilemiyorum günkü. Zaten bence biriktirilmek, s.kilmek. Yani söyle s.kilmek. S.kilmissin ama farkinda degilsin. Biriktirilmek tam olarak da bu. Boyle kendi içinde bir huzursuzluk yastyorsun, nedenini bilemiyorsun. Megersem birileri seni bir yerierde biriktirmis. Olür müsün oldurur musun ya.
Reklam
İKTİSAT-KÖYCÜLÜK / MEMLEKETÇİLİK-SOSYAL ADALET Atsız Türk düşünce hayatına 15 Mayıs 1931 tarihinde çıkmaya başlayan Atsız Mecmua ile girer. Bu dergide çıkan Boz Kurt imzalı ilk yazılarında Anadolu'ya, "memleket"e, köye ve köylüye ağırlık verdiği görülür. "Bir kuş bakışı" başlıklı ilk yazıda bulunan şu cümleler dikkat
"Hiçbir kadın yaşlı değildir" (Dünyada hiç yaşlı kadın yoktur anlamına gelmiyor bu; yani, sevdiği ve sevildiği sürece hiçbir kadın yaşlanmaz, demek.) Kadının erkekten çok değişik bir varlık olduğu, henüz hiç tanımadığımız -ya da, dediğin gibi, yalnızca çok yüzeysel olarak bildiğimiz- bir varlık olduğu bence kesinlikle doğru. Bir kadın ile kocasının tek kişi -yani, iki yarım değil- bir bütün olabileceklerine de, evet, inanıyorum.
"Eminsin yani Mardin işine ?" Berke ucu her yere çekilebilecek soruyla kardeşinin gözlerine baktı. Şu an için onu ilgilendiren kardeşiydi, zamanı gelince elbette bu Toprak denen adam da onu ilgilendirecekti ama henüz sırası vardı. "Evet ama henüz karar vermedik ne zaman gideceğim falan falan.... derken ellerine salladı genç kadın. Berke öne doğru eğilip ellerini birbirlerine kenetleyerek ikisinin de gözlerine baktı ve " Bence uzatma arayı.... git... gör... Yapabileceklerinin sınırını zorla... Yaşa, sonra zaten geleceksin." diyerek beraber olarak söylemesi gerekeni söyledi "Git yaşa... yapabilirsen yap ama yapamazsan senin evin burası garantisini hissettirmişti."
Sayfa 110 - Parola yayınlarıKitabı okuyor
Bence de .
"Herkesin her şeyi bildiğini hummalı bir biçimde iddia ettiği, bunu azıcık (ve genellikle taraflı ) bilgiye dayanarak yaptığı, kesin ifadelerle konuşmanın güçlü olmak sanıldığı bir dünyada, her şeyden emin olmayacak kadar kendine güvenen, yani sonsuz merak içinde bir insanın yanında olmak ne rahatlatıcıdır." George Saunders
Reklam
ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
"Dün gece yüzüğüm hakkında garip şeyler anlatmaya başlamıştın, Gandalf," dedi. "Ama sonra durdun ve bu tür meselelerin günışığına bırakılmasının daha iyi olacağını söyledin. Şimdi sözlerini tamamlamanın sırası değil mi sence de? Yüzüğün tehlikeli olduğunu söylüyorsun, benim tahmin edemeyeceğim kadar tehlikeli olduğunu. Nasıl yani?" "Birçok yönden," diye cevapladı büyücü. "Benim ilk başta düşünmeye bile cesaret edemediğim kadar güçlü, o kadar güçlü ki, ona sahip olan her ölümlüyü eninde sonunda tamamıyla mağlup eder. O kimseye sahip olur. "Çok uzun zaman önce Eregion'da Elf Yüzükleri yapılmıştı, sizin tabirinizle sihirli yüzükler. Ve bu yüzükler, elbette ki, çeşit çeşitti: Bazıları daha etkili, bazıları daha zayıf. Zayıf olan yüzükler, elflerin bu hünerleri tam olarak olgunlaşmadan önce yaptıkları denemelerdi ve Demirci Elfler için bunlar sadece oyuncaklardı yine de ölümlüler için tehlikeliydiler bence. Fakat Âli Yüzükler, Kudret Yüzükleri, işte onlar korkunçtu. "Âli Yüzükler'den birini alıkoyan bir ölümlü ölmez, ama büyüyüp daha çok yaşam da elde etmez Frodo, sadece süregider; öyle ki, sonunda her dakika ona bir yorgunluk gibi gelmeye başlar. Ve eğer Yüzük'ü sık sık görünmez olmak için kullanırsa da, solar: Nihayet tamamen görünmez olur ve Yüzüklere hükmeden karanlık gücün nazarı altında alacakaranlıkta yürür. Evet, er veya geç eğer işin başında güçlü ve iyi niyetliyse daha geç olacaktır bu, ama ne güç, ne de iyi niyet dayanamaz er veya geç karanlık güç onu yutar."
"Yani, boş yere üretim, üretim, üretim diye kendimizi paralamadık. Boş yere canımız pahasına eğitim davasının peşinden koşmadık. Üretim bir ülkenin gücüdür güç de silahtır. Üretimde söz sahibi olan, yönetimde de söz sahibi olur. Üretemeyen, tüketir, tükenir. Diğer güç de eğitimdir. Eğitimci olduğum için demiyorum, bence en önemlisidir.."
Toplum içinde birazcık sivrilen, yani topluma söyleyecek birazcık yeni bir şeyleri bulunanlar, doğaları gereği, tabii kimi az, kimi çok, birer suçlu olmak zorundadırlar. Tersi durumda zaten sivrilmelerine olanak yoktur; öte yandan sürünün içinde kalmayı da yine doğaları gereği kabul edemezler, ki bence de kabul etmemek zorundadırlar.
Sayfa 323 - Türkiye iş bankası
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.