Çağın en yankı uyandıran felsefi intiharı, kuşkusuz, 1773 yılının Noel günü, Saint-Denis’deki bir handa kendini öldüren iki genç askerin intiharıdır. Mémoires secrets, kuşkusuz, buna uzun bir bölüm ayırır, ancak yüksek sosyetede bu olay haftalarca tartışılır ve edebiyatçıların, örneğin Grimin ve Voltaire’in mektuplarında da yankısı görülür. İki
Chambord Kontu (V. Henri) olayını hatırlıyor musunuz? Bu da bir kral, lejitimist [iktidarın meşruluğunu soya dayandıran monarşi taraftarı]... İspanya'da Don Carlos'un yaptığı gibi, o da aynı dönemde Fransa'da iktidar arayışına girmişti. Hatta birbirlerini aynı aileden, aynı kökten sayabilirler, ama ne kadar farklı! Biri inançlarına
Sayfa 296 - 297, 298, 299,300, 301,302,303Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kant ayrıca, ahlakı mutluluk üzerine kurmakla ilgili ikinci bir problem daha tespit eder: İnsanların, onları mutlu edecek olan mutlak bilgiye sahip olması olanaksızdır. Kant şöyle söyler: “Mutluluk kavramı, her insan ona ulaşmayı bekliyor olsa da belirsiz bir kavramdır. Hiç kimse, kesin ve sürekli olarak, gerçekten ne arzuladığını ve istediğini söyleyemez.” Kant, servet ve maddi kazanç arzulayan bir kişinin, kıskançlık, huzursuzluk ve açgözlülük gibi olumsuz duygulara yenik düşerek mutsuz olması olasılığını örnek verir. Benzer şekilde, bilgi arayışı, eğer bu bilgi üzücü ve yıkıcıysa mutluluk getirmeyebilir; bir başka deyişle, bilmediğimiz şey canımızı da acıtmaz. Akıl sahibi varlığın mutluluğunu hangi eylemin kesin ve evrensel biçimde belirleyeceği problemi tamamen çözümsüz olduğu için, bizi neyin gerçekten mutlu edeceği sorusu, Kant’ın mutluluk temelli ahlakı eleştirmesinin temel noktasıdır. Kant’ın düşüncesinde “mutluluk aklın değil hayal gücünün bir idealidir.” Ya da diğer bir deyişle, biz akıp giden zamanın içinde, yalnızca mutluluğa ulaşmak için neye ihtiyacımız olduğunu düşünürüz; halbuki daha iyi eğitilmiş bir akıl, bilinçli olarak gerçek doygunluktan uzaklaşmış, yaşamdan keyif almakla ve mutlulukla meşguldür. Bizi neyin mutlu edeceğini düşünmekle oyalanırken, mutluluk elimizden kayıp gider.
_Kendine gülmeyen ustaya şaşarım. Güler geçerim ona işte. Öz evimde yaşarım. Benzemem hiç kimseye. _İnsanın kendine gülebilmesi; şimdiye değin, en iyiler gerçek anlamından yoksun kaldı bunun; en yetenekliler ise bu konuda bir deha göstermediler. Belki de kahkaha, bilgelikle birleşecek, geriye yalnızca "şen bilim" kalacaktır. Şu anda
..öteki kent, bütün çocukluğu ve gençliği süresince kendisinin olan kent, artık geçmişte kalacaktı; bir zamanlar yaşanmış olan ama artık zerre yaşamayan bir yere, denizin yuttuğu bir yere ait olacaktı.
Bilgiye saygının hiç yaşanmadığı, buna karşılık ezbere olan tapınmanın yüceltildiği kilise disiplini karşısında aydınlanma çağı ile birlikte insan bilgisinin mutlaklığı ilkesi benimsendi. Kant'ın ortaya attığı "bilmeye cüret et" ibaresinden anlaşılıyor ki, bütün Ortaçağ boyunca Avrupalı bilmeye bile cesaret gösterebilmiş değildir. Ama bir kere bu yola girdi mi, bu sefer de önceden kendini körükörüne bilgisizliğe mahkûm edişine benzer bir tavırla pervasız bir bilme tapınmasına girişti. Bilmeyi körükörüne yüceltir oldu. Önceden bilgi konusunda inancın aydınlatıcı etkisini yaşamayan, elbette inancı bir kenara ittiği zaman elinde yalnızca bilmesinin ürküntüsünün kaldığını görecekti.
Reklam
45 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.