Ne kadar ağır yaşarsam yaşayayım, hiçbir duygu gerçeklik barındırmıyordu. Bir süre sonra sanki hiç yaşanmamış gibi dağılıyordu. Kendimi kötü hissettiğim zamanlarda ya kendimi o ağır duyguların verdiği bunalıma bırakacak ve bi­linçaltıma esir olacağım... Öfke, gerginlik, hırçınlık ve zarar verici davranışlara yöneleceğim ... Ve sonra­ dan pişman olacağım ... Ya da o ağır duyguların dağılacağını bilerek üze­rimde hakim olmaması için, onarım sürecinde öğ­rendiğim egzersizlerle kendimi o hislerin tesirinden kurtarmak üzere içimi seyredeceğim ... Seçim bana aitti. Ve ben bundan sonra bilinçaltımın eylemlerine yenik düşmemeyi ... duyguları yönetmeyi bir yaşam tarzı haline getirmeye karar verdim.
Doyum içinde ayrılacağımı sandığım bu yaşamdan, zaman zaman algılıyorsun ki, hiç de doyumla ayrılamayacaksın. Hiç yaşanmamış gibi. Doymak mümkün mü. Daha sanki hiçbir şey, yaşamın hiçbir olgusu, algılanan, duygularla tutulan güçle kavranmamış, yaşanmamış.
Reklam
Yoksa gerçekten yasanmamıs bir ask iliskisini yasanmıs gibi gösterip övünmek mi istemisti? Bu Goya'nın karakterine tümüyle ters düsüyor. Onun sanatının olağanüstü bir özelliği de resimlerinde palavranın izine bile rastlanmamasıdır.
Bir beddua meselesi...
Nihayet senden gerçekten nefret ediyorum. Herkese göğsümü gere gere seni savunduğum, boşu boşuna enerji harcadığım o günlerim anlarım için çok kızıyorum kendime. Seni kendimden önce düşündügüm, inandığım, anlamaya çalıştığım ve kendimden de çok sevdiğim için affedemiyorum kendimi. Seni tamamlamayı, seninle yeniden bir hayat yaratmayı dilediğim için pişman olmayı da öğrendim sayende. Hayal ve yalan arasinda bir balonun içinde yaşanmış onca mutlu olduğumu sandığın yıllarıma yanıyorum şimdi. Zannetmek. Zannetmek bir insanın en büyük düşmanıymış, biliyorum. Senin beni sevdiğini, bensiz bir hayat düşünemeyeceğini, seninle mutlu olduğumu, en az benim kadar beni sevdiğini zannetmek hali ile hayatımdan çalmışım. Artık hiçbir şey zannetmiyorum. Siyah ve beyazlarım var. Acaba da yok, griler de. "Keşke seni hiç tanımasaydım, da dedirttin bana. Ne kadar yanılmışım. Ne kadar kanmak istemişim sana. Ne kadar yalan izlemekten, yalan dinlemekten, yalan söylemekten zevk alan biriymişim bir zamanlar. Sen yalan da değilsin, yalancı da üstelik. Sustuklarımı yazmaktan da bıktım. Avazım çıktığı kadar haykırıyorum: "Beni inandırdığın, tüm gerçek dışı yaşattığın hisler, kıymetsizleştirmelerin yüzünden, senden nefret ediyorum!" Nefret etmeyi beceremediğim hayatımın içinde, ilk kez birinden gerçekten nefret ediyorum. Nefret duygumun bir an önce yok olmasını diliyorum. Sana nefretim bile fazla ve gereksiz bir his. Yokmuş, hiç yaşanmamış, hiç sevilmemiş, bilinmeyen, yolun karşısından geçip giden bir kadınmışsın gibi zihnimde 'hiç olmanı diliyorum.
Dokuz Yayıncılık
+275
“Sen unutuyorsun diye bütün acılar geçiyor mu? Hiç yaşanmamış gibi davranabilir miyiz? Hiç olmamış gibi. Sen unutuyorsun diye ben de mi unutacağım? Unutmuyorum. İstemediğim için değil, başaramadığım için…”
Sayfa 32 - Doğan KitapKitabı okuyor
+47
Söylediklerinden ne kadar da emin görünüyordu, değil mi? Halbuki, kesin doğruluğuna inandığı hiçbir şeyin kadın saçının bir tek teli kadar değeri yoktu. Yaşadığından bile emin değildi zira bir ölü gibi yaşıyordu. Ben hiçbir şeyi olmayan bir adam gibi görünebilirdim. Ama kendimden emindim her şeyden emindim, onun olduğundan daha emindim;
Sayfa 108 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.