...
Uzaklaşırken kendi şehrimden
Ne güzeldi eskiden, demeden
Daralmış, takatsiz hatıralardan
Uçuştan yorulmuş bir çift kumru gibi
Sessizce sıyrılmalı sisinden insan.
Uzaklaşırken bir şehir
Söz etmeli senden ve geçmişinden.
Uzaklaşırken bir şehirden
O da uzaklaşmalı senden
Sadece bir gül düşmeli ikinizin elinden.
...
Uzaklaşırken bir şehirden
İçini yılanlarla besleyen
Azılı bir karabatağın
Sancısını da kor umuzlarına
Eriyen sevgilerin hamalı, kimi insan.
Uzaklaşırken senin şehrinden
Bütün saatler bunun için durmuştur
Bütün adımlar, bütün süzülmüş hayaller
O yok edici ağır mağmanın içinden
Boy verecek bir filizi gözlerken.
Uzaklaşırken bir şehirden
Ordaki eski bahçe, ordaki sırdaş ışık
Ordan ele gelen yaban gülü
Silik imzalı bir mektup, burgulu karanlık
Irak tanlara kalmıştır hepsi birden.
...
Uzaklaşırken bir şehirden
Gözler gökkuşağı gibi geçer
Işıklardan, sokaklardan, pencerelerden.
Solgun perdeler, küflü camlar gibi
Süzülür izleri tozlu camların.
Uzaklaşırken kendi şehrimden
Makaralar geriye sarar durmadan
An çözülür eski kazaklar gibi
Geçmiş sancıları yumaklar
Aynada, asık düşler dağılmış saçlarla.
Uzaklaşırken bir şehirden
Düğüm düğüm genç ve kısa yıllar
Alanlarda elele tutuşurlar.
Omuzlar sıcaktır, gözler ateşböceği
seslerin gönlünde yaylım ateşleri.
...
...
Uzaklaşırken senin şehrinden
Yenilgiler de ayaklanır birer birer
Mağrur bir eziklikte kanar insan
Yanar, sararır, kavrulur zaman
Sinik gidişler, savrulmuş dönüşlerle.
Uzaklaşırken bir şehirden
Geriye kimler kalır usulca
Kimler kalır boz bulanık sularla
Kimlerin gülüşü kalır sırtında
Bakarken kendine tükenen sigaraya.
Uzaklaşırken kendi şehrimden
İlk öpüşün ılıklığı ilk gülüşün
Alazlarını sımsıcak tutuşturur
Devrimin delicanlı yüreğinde.
Buluşturur selini sesin denizinde.
...