“…totaliter liderler kitapların tehlikeli aydınlatma gücüne karşı tedbir almışlardı. Bugün bile bazı Amerikalı liderler, kitapları yasaklayarak aynı şeyi yapmaya çalışıyor… Yalnızca görkemli bilimsel, felsefî ve siyasi kitapları değil; aynı zamanda cüsselerine karşın bizi değiştirme konusunda büyük güce sahip olan küçük, sakin şiir kitaplarıyla romanları da yok etmek veya baskı altında tutmak için duyulan o korku verici tutku, aslında onların gücünü kabullenmek anlamına geliyor.”
“Kitaplar kesinlikle cansız şeyler olmayıp, ürünü olarak dünyaya geldikleri ruhlar kadar canlı bir yaşam gücü barındırırlar. Hatta onları yaratan canlı zekanın özünü ve tesirinin en saf halini, tıpkı küçük bir şişeymiş gibi içlerinde taşırlar.”
Eğer bu kitabı okumaya heveslendiyseniz benim gibi arka kapakta yazılanlardan etkilenmiş olmalısınız. Yarım bıraktığım bu kitabı sevdiğimi söyleyemem. Anlatımı oldukça sıkıcıydı. Eğer kitap hırsızları hakkında daha fazla bilgi almak istiyorsanız internette birçok ingilizce makale bulabilirsiniz. Böylece bu kitabı okuma zevkinden(!) kurtulmuş olursunuz. Esasen konusu oldukça ilgi çekici. Yazar bu olayı gerçeklerle kurgulayarak çok satanlara girebilecek mükemmel bir roman yazılabilirdi diye düşünüyorum.
" Bütün o kitaplarımı ne yapacağım?" diye soruldu ve " Oku onları' cevabı, soruyu soranın aklını başına getirdi. Okuyamıyorsanız bile, her durumda kitaplara iyi davranın, sevgiyle yaklaşın onlara. İçlerine bir göz atın. Bırakın hangi sayfadan isterlerse oradan açılsınlar. Gözünüze takılan ilk cümleyi okuyun ve ondan sonra da okumaya devam edin. Bir keşif yolculuğuna çıkın haritada olmayan denizleri iskandil edin. Kitapları kendi ellerinizle raftaki yerlerine yerleştirin. Onları kendi isteğinize göre düzenleyin, bu sayede içlerinde ne olduğunu bilmeseniz bile en azından nerede olduklarını bilirsiniz. Kitaplar dostunuz olmayacak ise, bırakın en azından tanığınız olsunlar. Yaşam alanınıza giremeyeceklerse, en azından bir tanışıklık selamını esirgemeyin onlardan."
Winston Churchill