Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Andrew Heywood

Andrew HeywoodSiyaset yazarı
Yazar
8.5/10
159 Kişi
977
Okunma
92
Beğeni
7bin
Görüntülenme

Andrew Heywood Sözleri ve Alıntıları

Andrew Heywood sözleri ve alıntılarını, Andrew Heywood kitap alıntılarını, Andrew Heywood en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sivil özgürlüklere yöneltilen eleştiri:
Muhafazakarlar sivil özgürlükleri kuv v etlendirmenin yönetimi zayıf düşürme ve özellikle, sosyal *düzenin sağlan­ masını engelleme eğilimi olduğu yönünde fikir belirtmekte­ dirler. Diğer yandan sosyalistler, sivil özgürlükler doktrininin, özellikle mülkiyet haklarına uygulandığında, sosyal eşitsizlik­lerin ve sınıf baskısının savunusuna hizmet edeceği yönünde uyarıda bulunmaktadırlar.
Rıza kavramına yöneltilen eleştiri:
Rıza ilkesine yapılan itirazlar, onun kanıtlanabilirliği ve bireylerin ne ölçüde özgür ve öz-güdümlü aktörler olduğu bakış açısın­ dan doğar. Örneğin, oy verme eyleminin yönetilenlerin rızası­nı almaya mukabil olduğunu önermek ne kadar makul olabi­ lir? Oy veren kişilerin, hükümete ve yaptığı *yasalara hürmet etmekle yükümlü oldukları söylenebilir mi? Dahası, rıza fikri *ideolojinin ve hükümet propagandasının, insanların düşün­celerini ve dolayısıyla görünürde gönüllü olan davranışlarını şekillendirme kapasitesini görmezden gelmektedir.
Reklam
Ne­gatif özgürlük müdahalesizlik anlamına gelir: Birey üzerinde dışsal sınırlamaların olmamasıdır. Birey bu şekilde dilediği gibi hareket etmekte 'hürdür (at liberty): Negatif özgürlüğün en açık göstergeleri tercih özgürlüğü, sivil (medeni) özgür­lük ve mahremiyet (privacy) biçimindedir.
Temsili demokrasi (en yaygın biçimi libe­ ral demokrasidir) demokrasinin sınırlı ve dolaylı biçimidir. Sınırlıdır çünkü yönetime halk katılımı seyrek ve kısa süreli olarak birkaç yılda bir oy verme davranışıyla kısıtlanmıştır. Dolaylıdır çünkü halk, iktidarı kendi elleriyle kullanınayıp sa­dece kendileri adına bükmedecek temsilcileri seçer. Bu hükü­ met tarzı ancak temsilin yönetim ve yönetilen arasında etkili ve güvenilir bir bağ kurması şartıyla demokratiktir. Bu, bazen seçimsel vekalet kavramıyla da ifade edilir.
Sosyalizm, Feminizm ve Liberalizmde ütopyacılık
Sosyalist ütopyalar netice itibariyle faz­ lasıyla eşitlikçidir (egalitarian) ve tipik olarak kolektif mülkiyet sahipliği ve siyasal otoritenin zayıflatılması veya kökünün kuru­ tulması ile karakterize edilmiştir. Feminizm ve ekolojizm de ütopyacı teoriler üretmiştir. Liberalizmin ütopyacı düşünce üretme kapasitesi insanın öz-çıkarcılığına ve rekabete yaptığı vurgu nedeniyle sınırlıdır fakat serbest piyasa kapitalizmine aşırı inancı bir tür piyasa ütopyacılığı olarak görülebilir. Diğer ütopyalar devletin ve siyasal otoritenin tehlikesiz etkisine duyu­ lan inanca dayanır. Örneğin More' un toplumu ekonomik eşitlik bağlamında kalsa da hiyerarşik, otoriter ve ataerkildir.
Tarihsel materyalizm pek çok şekile eleştirilebilir. Maddi üretimin ve toplumsal varoluşun bilinç üzerindeki etkisi hakkındaki felsefi varsayımlar tartışmaya açıktır ve 'alt yapı' ile 'üst yapı' arasındaki ilişkinin kesin anlamı üzerinde teknik problemlerle karşılaşılmaktadır. Dahası neo-Marksistler'in de kabul ettikle­ ri gibi iktisadın önemine aşırı vurgu yapmakta ve materyalist indirgemeciliğin bir türüne dönüşme tehlikesi yaşamaktadır. Son olarak, eğer 'alt yapı' 'üst yapıyı' belirliyor ise tarihsel ma­teryalizm deterministtir, eğer belirlemiyor ise teorinin hiçbir öngörücü değeri yoktur.
Reklam
Cemaatçilik(toplulukçuluk)
Cemaatçiliğin solcu biçimleri, cemaat fikrini son­suz özgürlük ve sosyal eşitlik mefhumlarına bağlar (örneğin, anarşizm ve ütopik sosyalizm). Cemaatçiliğin merkeziyetçi biçimleri ise cemaatin mütekabil haklar ve sorumlulukların kabu­ lüne dayalı olduğunu savunur ( örneğin sosyal demokrasi ve muhafazakar paternalizm). Cemaatçiliğin sağcı biçimleri cema­ atİn otoriteye ve yerleşik değerlere saygıyı gerektirdiğini savu­nur (örneğin, yeni muhafazakarlık ve onun aşırı biçimi faşizm). 1980 ve 1990'larda cemaatçilik belli bir siyasal felsefeyi zikreden bir düşünce ekolüne dönüştü. Alasdair Maclntyre (1981) ve Mi­chael Sandel (1982) gibi teorisyenlerle ilişkilendirilen biçimiyle cemaatçilik, liberalizmin cemaatin gereksinimleri yerine bireysel haklar ve hürriyetler üstünde durarak liberal toplumların genel kültürüne verdiği hasann altını çizerek liberalizmin özgün bir eleştirisini yapar. Bazen 'yüksek' ve 'düşük' cemaatçilik gibi ta­nımlamalar yapılmaktadır. Yüksek cemaatçilik öncelikle felsefi tartışmalarda kullanılırken, en iyi bilinen şahsiyeti Amitai Etzioni (1995) olan düşük cemaatçilik daha çok kamu politikası mesele­leriyle ilgilenir.
Düzen nasıl sağlanmalı?
Bir aşırı uçta Thomas Hobbes (1588-1679) mutlakiyetçi yönetimin düzeni sağlamanın yegane yolu olduğunu savunur çünkü asli insan temayülü 'ancak ölümle sona eren bitmez tükenmez iktidar arzusudur: Diğer aşırı uçta Peter Kropotkin (1842- 1921) ni­zamın 'özgürlük ve kardeşçe itina' ile sağlanabileceğini ve su­çun 'aylaklık, hukuk ve otorite'nin sonucu olduğu gerekçesiyle *anarşizmi savunmuştur.
Or­todoks komünist ülkelerde bulunan kolektivist devletler özel mülkiyeti ortadan tamamen kaldırdılar ve iktisat bakanlıkları ve planlama kurulları ile yönetilen merkezi olarak planlanan ekonomiler kurdular.
“Modern toplumlar;sahte ihtiyaçlar yaratmak ve insanları doymak bilmez tüketicilere dönüştürmek suretiyle , toplum geneline yayılan aptallaştırıcı refah sayesinde eleştiriyi felç edebilmektedir. Marcuse’ye göre liberal kapitalizmin görünüşteki hoşgörüsü bile , yarattığı özgür tartışma ve münakaşa izleniminin altında beyin yıkama ve ideolojik kontrolün gerçekleşme düzeyini gizlemesiyle, baskıcı bir işlev görmektedir.”
Sayfa 28
Reklam
Totaliteryenizm
Totaliteryenizm mufassal (her şeyi kapsayan) bir siyasi riyaset sistemi olarak tipik bir şekilde yaygın ideolojik hile, aleni terör ve gaddarlık yoluyla kurulur. Sosyal ve kişisel varoluşun her veçhesini siyasallaştırma yoluyla 'total iktidar' peşinde oluşu totaliteryenizmi hem otokrasi hem de otoriteryenizmden ayırır. Totaliteryenizm *sivil toplumun tamamen yok edil­ mesini ima eder: 'özel' olanın feshi. Friedrich ve Brzezinski ( 1966) totaliteryenizmi altı-noktalı 'birbiriyle ilişkili özellik­ler ve karakteristikler sendromu' ile tanımlar: • 'Resmi' bir *ideolojinin varlığı • Genellikle sınırsız bir güce sahip lider tarafından yönetilen tek parti devleti • Terörist yöntemler kullanan bir polislik sistemi • Kitle iletişim araçlarının tekeli • Silahlı mücadele araçlarının tekeli • İktisadi yaşamın tüm veçhelerinde devlet kontrolü
Kamulaştırmanın en iyi örnekleri SSCB gibi merkezi planla­ma sistemiyle çalışan Ortodoks komünist devletlerde görül­dü. Kamulaştırma SSCB'de Stalin döneminde ilki 1928 yılın­ da ilan edilen Beş Yıllık Planlar serisiyle hayata geçirildi.
Elitizmde Schumpeter düşüncesi:
Bununla beraber modern elitizm hem plüralizm hem de demokrasinin önemli bir eleştirisini sunmaktadır. Joseph Sc­ humpeter'in ( 1883-1950) demokratik elitizmi, seçimler her ne kadar hangi elitlerin yöneteceğine karar veriyor olsa da, seçimlerin iktidarın bir elit grup tarafından kullanıldığı gerçe­ğini değiştiremediğini vurgulayarak, demokrasinin 'gerçekçi' bir modelini önermektedir. Bu, seçim rekabetini siyasal bir piyasaya benzeterek rasyonel tercih kuramlarını siyase­te uygulayan 'demokrasinin iktisadi teorisine' yol vermiştir.
Sosyalizme yöneltilen eleştiriler:
Sosyalizmin eleştirmenleri ise iki tartışma hattında ilerde görünmektedir. Birincisi sosyalizmin devletçilik ile olan izdivacı yüzünden geriye dönülemez şekilde bozulmuştur. Kolektiviz­me yapılan vurgu devletin kamu çıkarının tecessümü olarak benimsenmesine yol açmaktadır. Hem komünizm hem sosyal demokrasi sosyalizmin bu anlamda 'tepeden inme' nüshaları ola­rak sosyalizmin devlet kontrolünün genişlemesi ve özgürlüğün sınırlandırılması demektir. T artışmanın ikinci çizgisi modem sosyalist teori bünyesindeki tutarsızlıktarı ve karışıklıkları ortaya çıkarır. Bu nazarda sosyalizmin kapitalizme bir eleştiri veya alter­natif olduğu dahi şüphelidir. Piyasa prensiplerinin sosyalistlerce kabullenilişi ya sosyalizmin kendisinin kusurlu olduğunun ya da analizlerinin artık gerçekten sosyalist fikirlere ve teorilere dayan­ madığının bir göstergesidir.
Kusursuz bütün siyasetçiler iktidar sahibi olmak isterler. Ancak, siyasetçiler nadiren iktidar için iktidar peşinde koşarlar. Onların da, elde ettikleri takdirde iktidarı kullanarak ne yapacaklarını belirleyen inançları, değerleri ve kanatları bulunmaktadır.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.