Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Annie Besant

9.4/10
15 Kişi
82
Okunma
17
Beğeni
3.881
Görüntülenme

undefined Annie Besant Sözleri ve Alıntıları

undefined Annie Besant sözleri ve alıntılarını, undefined Annie Besant kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Karmik Kalıplar
Kötünün üstesinden iyi ile gelmeyi görev edinmiş akıl hocaları ile yasanın dayandığı kuralların bilimsel temelini tam anlamıyla anlayamamış ama itaatkar takipçileri, o yasaya dayanarak; diğer insanlar gibi, nefrete nefretle cevap vermemeyi seçerek ağır karmayı azaltabilirler.
Birinin diğerini incitmek için yaptığı hareket, diğerinin mağfireti ile etkisizleştirmesiyle, aralarında karmik bağ yapacak bir şey kalmaz, sıfırlanmış olur.
Reklam
Yıldız melekleri kültünün istismar edilmesiyle birin­ ci Zerdüşt, (aynı ismi taşıyan 14 öğretmenin ilki), Üçüncü ırk kolunun öğretmenlerinin desteğiyle evlatlarına bu kül­ tü takip etmeyi yasaklar. Bunun yerine Tanrısalın simgesi olarak ateşi verir. Yine mag adı verilen Pers bilgeleri astro- 59 Latince occultus - gizem, okült kelimesinden gelir
Helena Blavatski, insanı ve soy geçmişini anlamak için evrimin üç çizgisini ayırmamız gerektiğini öğretir: 1 Ruhsal - ruh, maddenin efendisi olduğu ve onu biçim lendirip yönettiği için en önemlisidir. Ruhsal evrim (tekamül) hakkında bilgi sahibi olmadan, insan, bir varlık olarak çözümsüz bir sorun olarak kalmaya de vam eder. 2 Fiziksel - insan doğasının diğer kutbu, fiziksel bede nin soyağacı. Ruhsal soyağacı, ruhun aşama aşama maddeye inmesidir. Fiziksel soyağacı ise ruhun, kendi kuvvetlerini ortaya çıkarmak üzere şekil verdiği mad denin içinde yükselmesidir. 3 Entelektüel - biri aşağı inen diğeri yükselen yukarı daki iki çizgiden sonra onlarla birleşecek olan üçüncü bir çizgiye geliyoruz; insanı yaratmak üzere bu ikisini birleştiren entelektüel (zihinsel, mental) evrime ait çizgiye. "Ben'', fiziksel meskenine giriyor ve ona sahip oluyor. Yüksek tesiriyle kendisini yaratmış ve biçim lendirmiş olan ruhla birleştiriyor. Evrimin ruhsal, fiziksel ve zihinsel yönlerini incelemekle, insanın kökenini tüm yönleriyle ve net olarak açıklayan bir res me ulaşacağız. Tanrinın formda görünümü olan insanın muci zevi doğasına dair bir şeyler öğrenmeye başlayacağız. Ki zaten bu doğa hem özü hem de güçleri bakımından tanrısaldır.
İnsanın Aurası
Artık, auranın tam olarak ne olduğunu anlayacak kadar bilgi edindik. Aura, bilincin dört dünyasında aynı anda var olan insanın kendisidir ve insan ne kadar gelişkinse bu dün yalardaki faaliyeti o denli başarılıdır. Aura, bilincin taşıyıcı sı olan bu dört bedenin toplamıdır. Başka bir deyişle insanın form-yanıdır. Aurayı insanı çevreleyen bir sis veya çember yerine bedenlerin birleşimi olarak tasavvur etmeliyiz. Bu bedenlerden en üstünleri sadece İnisiyelerde gördüğümüz, sezgisel dünyadaki karşılığımız olan ruhsal bedenlerdir. Manadata'nın (Atman) canlı ateşi bu bedenlerde yanar. Ruh sal bedeni, kişinin evi olan üst mental dünyaya ait vesile be deni takip eder. Sonrasında alt mental dünyanın mental bedeni, astral be den, eterik ve kaba beden sıralanır. Bu bedenlerden her biri adını taşıdığı dünyanın maddesinden yapılmıştır. Bir okül tist, insanın tüm bu bedenlerden meydana geldiğini görebi lir. İnşa edildiği ayrı maddeden dolayı her birini tanıyabilir ve bu bedenlerin gücüne bakarak kişinin ulaştığı gelişim dü zeyini okuyabilir. Üst seviyeli görme gücüne ulaştığımızda tüm bu bedenleri ve işlevlerini görebiliyoruz. Fiziksel bedeni diğer bedenlerin ortasındaki yoğun bir madde olarak, diğer bedenleri ise ona nüfuz eden ve kuşatan bedenler olarak gözlemliyoruz. Hislerin taşıyıcısı olan ve alt düzey arzular­ la, hırs ve şehvetle dolu olan astral beden, fiziksel bedenin hemen üzerindedir. Kişinin arınma derecesine göre renk ve yoğunluk olarak değişir. Birilerinde daha kaba iken gelişimi ilerlemiş diğer bazı kişilerde daha narindir.
Karma; Hedef ve arzuları kapasiteye, Tekrarlanan düşünceleri, alışkanlığa, Uygulanan istekleri, eyleme, Deneyimleri, akıllılığa, Acı deneyimleri, vicdana dönüştürmektedir.
Reklam
Büyük sayıdaki Devalara Agnishvata veya "altılı Dhyana" olarak bilinen ve Devaların eski ataları sayı lan özel bir grup dahildir. Ruh ve fiziksel bedenin dışındaki insana dair her şeyi vermektedirler ve bundan dolayı "insan daki beş alt prensibin bağışçıları" olarak da bilinmektedirler. Monadın, bu beş prensibe karşılık gelen kararlı atomlara, yani "beşli plazmaya" bağlanma sürecini yönetirler. İkin ci gezegen sisteminin ürünleridirler. Bu hiyerarşiye birçok deva da dahildir: en gelişmiş doğa ruhları veya orta (ikinci) krallığın elementalleri. Yedinci hiyerarşi, Ay ataları veya Barhishad pitri olarak bildiğimiz, Brahma'nın alacakaranlığın bedeninden doğan lardan oluşur. Agnishvatalar insanın mental evrimiyle il gilenirken Ay ataları fiziksel evrimiyle ilgilidirler. İlerleyen sayfalarda bu iki grubun ismine sıkça rastlayacağız. Yaratıcı eylemlerine yardım eden çok sayıda varlığı bu gruba dahil olarak izliyoruz. Bir ordu dolusu deva, alt doğa ruhu veya alt (üçüncü) krallığa tabi elemental, insanın fiziksel bedeninin inşa sürecine katılır. Şu anda üzerinde duramayacağımız ve gelecekteki evrimin tohumları sayılan "atom ruhları" da bu hiyerarşiye dahildir. Kendinden sonraki genç nesillerin evrim yolundaki reh­ berleri olan, maddi evrendeki ruhsal kuvvetlerin gelişimin­ den sorumlu yedi yaratıcı hiyerarşiyi kısaca tanıttık.
Vesile Bedeni
Artık vesile bedeni olarak bilinen ikinci mental bedeni incelemeye geçelim. Bu bedenin "vesile" ismiyle anılmasının nedeni, daha sonra aşağı planlarda etkiler ve sonuçlar olarak ortaya çıkan tüm sebeplerin onda depolanmış olmasıdır. Bu beden "Manas'ın bedenidir", gerçek insanın form-tarafıdır. Ebediyetten bu yana insanın tüm kıymetlerinin depolan dığı, saklandığı alıcı ve depodur. Aşağı planlar ona sürekli daha fazla ve daha da fazla malzeme tedarik ettikçe gitgide büyür. Geçici olmayan her şey vesile bedeninde bulunur. Bir sonraki enkarnasyona taşınacak olan tüm yetenek ve özel liklerin tohumları onda saklanır. Böylece aşağı boyutlardaki tezahürler de "kendisi için sonun söz konusu olmadığı" bu insanın serpilmesine bağlıdır.
Hakikat tek yaşamdır. Çeşitlilik ise aşmakta olduğumuz bir yanılsamadır.
Öncelikle "astral dünya" tanımının iyi anlaşılması lazım. Astral dünya, fiziksel dünyayı çevreleyen veya içine nüfuz eden ama farklı bir maddeye sahip olduğu için normal gözler için görünmez olan varoluşun belirli bir alanı veya boyutu dur. Son fiziksel atomu parçalarsanız o fiziksel dünyadan kaybolur. Bu atom astral maddenin en kaba, en yoğun/katı türüne ait olan birçok parçacıktan meydana gelmiştir. Fizik sel maddenin yedi hali olduğunu açıklamıştık: katı, sıvı, gaz ve dört eter. Bunların sayısız varyasyonundan da fiziksel dünya inşa edilmiştir. Aynı yöntemle astral maddenin de sa yısız astral varyasyonlar yaratan yedi halini tespit edebiliriz.
Reklam
Bu kısacık ömürde yaşamı mutlu geçirmemizi sağlayacak en önemli şey, dikkatimizi dosdoğru "an"da tutmak yani şimdi olan şeyler üzerine vermektir. (Gizemler günü, IV,4)
Günah,ceza ve cehennem tutarsızlığı
“Günahın cezası olarak cehennem tamamen keyfidir, ceza başka bir şey de olabilirdi; ama doğada çiğnenen bir yasanın cezası her zaman yasanın kendisiyle sıkı sıkıya bağlantılıdır ve ondan türetilmiştir. Yalan söylediğim ve Tanrı'yı unuttuğum için neden ateş ve kükürtle cezalandırılayım? Ne ateş gerçekten türetilebilir ne de kükürt hafızayı uyarır.”
Beşinci ırk Budha'nın, yani Merkür'ün tesirinde gelişir. Çünkü temel özelliği zekanın gelişimidir. Bilginin gezegeni, olumlu tesirleriyle yeni ırkın doğumuna yardım etmekte­ dir. Puranalar işte bu yüzden Budha'ya İndu'nun oğlu dedi ler. İndu (Ay), Dördüncü ırkın efendisidir. Dördüncü ırk ise Budha'nın Beşinci ırkının atasıdır.
Üçüncü ırkın ortalarındaki tanrısal hermafroditler veya diğer isimleriyle "Kutsal babalar'', irade ve yoganın yardımıyla oğullar yaratırlar. Yarattıkları bu varlıklar en üst Agnishvat taların enkarnasyonu için en uygun bedenlerdir. Çünkü kendi öğretmenleri (guruları) olacak bu Agnishvattalar, "şimdiki ve gelecekteki tüm Arhat ve Mahatmaların büyük ataları, ruh sal ataları" idi. Yoga ve İradenin bu çocuklarının Yedinci ırka gelindiğinde kendine benzer olanlarla birlikte akıldan do ğan oğulları yaratacakları ifşa edilmiştir.48 Bu aynı varlıklar Üçüncü ve Dördüncü ırkın sonlarındaki evrimi yönettiler ve ahlaki düşkünlüğe batan Atlantis'in oğullarına öfkelenerek tüm kıtayı sulara batıracak felaketi tertiplemekten geri dur madılar. Onlar her zaman insanlığın evrimini yöneten ve bu evrime katkı sağlayan kozmik güçleri düzenleyen Tanrısal üstatlar olarak bilindiler. İnsanlığın ruhsal ve sosyal gelişi mine sanat ve bilim öğretileriyle destek olan ilk kral sülale leri en üst Agnishvatta atalarına mensuptu. Eski halkların efsanelerinde bahsi geçen Titan Kabiriler de onlardı. Kasius Ermon'un onlara verdiği isimle "Onlar gerçekten de 'ulu, iyi liksever ve kudretli tanrılardı" der Helena Blavatski. Tiva, Kor ve Demetra'da Kabirilerin kendi tapınakları vardı; Memfis'te rahiplerin dışında hiç kimsenin girmeye cüret edemediği kut sal bir tapınakları bulunuyordu
Eterik bedenlerinden birer gölge ayırırlar. Bu gölgede (yaşam tohumunda) insan formunu büyütecek kadar kuvvet vardır. Cinsiyetsiz, sicimsi ve upuzun, içi boş varlıklar olarak dumanı tüten denizlerde ve yoğun atmosferde yüzer­ ler. Eterik maddenin bu kararsız, değişken, belirsiz suretleri, ataların geçmiş evrimlerden biriktirdiklerini özenle saklar­ lar. Renkleri açık bir gecede gördüğümüz Ay'ın yüzeyini an­ dırır. Değişken nüanslara sahip, sarımsı beyazdır. İnsanın fiziksel suretini inşa etmek üzere yaşam tohumunu veren dördüncü Barhishad ata sınıfı, daha evvel dediğimiz gibi yedi farklı alt sınıfa ayrılır. Bu yedi alt sınıf merkezin etrafındaki yedi buruna yerleşir. "Sayıca yediydiler, her biri kendi alanın­ da. . . Kendinden insanlar ayırdılar, her biri kendi alanında." Fakat şunlar da söylenmişti: "Yedi kez yedişer gölge doğdu, gelecekteki insanların" Aklımıza doğal olarak, neden yedişer kez katlamak gerektiği sorusu gelir. Çünkü daha evvel izah ettiğimiz gibi, her Barhishad atası sınıfı değişik evrim düze yindeki yedi alt sınıfa ayrılmakla kalmıyor, her alt sınıf da evvelce sözünü ettiğimiz yedi türü içeriyor. "Yedi kere yedi" meselesi de buradan geliyor. Tamamen farklı evrim basa­ maklarında olan ay monatları yalnızca bir düzeye ait gölge lere uyarlanamazlar. İlk üç buçuk turda kat ettikleri gelişim mertebesine uyan gölgelere girerler. Her monada uygun bir ev denk getirmek için 49 alt kategorinin oluşması lazımdır.
100 öğeden 76 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.