Toplumun niceliğinin yerini nitelik alırsa, o zaman büyük dünyanın içinde yaşamak için çaba göstermeye bile değer: Ama ne yazık ki yüz delinin arasından henüz bir akıllı bile çıkmıyor. Buna karşılık öteki aşırı uçtaki kimse, sıkıntıya düşer düşmez hemen ne pahasına olursa olsun oyalanmayı ve topluma karışmayı isteyecektir ve her şeyle kolaylıkla yetinecek, kendi kendisinden kaçtığı gibi kaçmayacaktır onlardan. Çünkü, herkesin kendine döndüğü yalnızlıkta, bir kimsenin kendinde neye sahip olduğu ortaya çıkar: işte aptal adam, kendi zavallı bireyselliğinin sırtından atamayacağı yükü altında inim inim inliyor.
“Her gün görülebileceği gibi, insanlar kibirlerini doyurmayı her şeyin önüne koyarlar, bu da ancak kendi benliklerinin başkalarınınkiyle karşılaştırılmasıyla olanaklıdır. İnsan, zihinsel üstünlükleriyle duyduğu denli hiçbir şeyle gurur duymaz.”
Sayfa 179 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
İç dünyası zengin bir insan, her şeyden önce acı çekmemeye, kendini ihmal etmemeye, dinginliğe ve kendi başına kalmaya yönelecektir, yani sakin, alçakgönüllü ama olabildiğince engellenmemiş bir yaşam arayacaktır ve buna göre, sözümona insanlarla kimi tanışıklıklardan sonra, kendi köşesine çekilmişliği ve hatta, büyük bir kafaysa eğer, yalnızlığı seçecektir. Çünkü bir kimse kendinde ne çok şeye sahipse, dışarıdan o denli az şeye gereksinir ve ötekiler de o denli az onun olabilirler. Bu yüzden, zihnin kendinde olağanüstülüğü, toplumdan uzak durmasına yol açar.
“Tüm kuramsal yönetmeliklerde ve emirlerde olduğu gibi, pratik olan şudur ki, kuralı anlamak birincildir, onu uygulamayı öğrenmek ise bundan sonra gelir. Birincisi bir defada, akılla gerçekleşir, ikincisi ise alıştırma yoluyla yavaş yavaş edinilir.”
Sayfa 174 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor