Romanlar dışında sinema ve televizyon dizileri için senaryolar da yazan Aubert'in ilk kitabı 1992 yılında yayımlanan "Les Quatre Fils du docteur March" ("Doktor March’ın Dört Oğlu" - 1996, Metis Yayınları) ismini taşımaktadır. Aubert, 1997 yılında "La Mort des Bois" kitabı ile Fransa'nın en prestijli polisiyekitap ödüllerinden Grand Prix de Littérature Policière ödülünü aldı. Aubert şu anda Cannes şehrinde ailesinden devraldığı bir sinemayı işletmektedir.
Sonunda aaa diyeceğiniz sizi ters köşe edecek bir roman dan bahsedeceğim bugün sizlere.Oldukça akıcı ve sürükleyiciydi.Okurken yormayan zevk almamızı sağlayan gizem dolu bir roman.Yoğun iş temposunun arasına sıkıştırabilecek bir tarzda yazılmış ve uzun süre okumaya ara verdiniz nerden başlayacağınızı bilmiyorsanız da kesinlikle Doktor March'in Dört oğlunu önerebilirim.Kısaca konusundan bahsedecek olursam;
Jeaine adında Doktor March'in evinde çalışan alkolik bir hizmetçi vardır .Jeaine bir gün katilin günlüğünü bulur ve herşey bu günlüğü bulması ile başlar .Günlük Doktor March'in dördüz olan erkek çocuğun dan birine aittir .Jeaine'de katile günlükleri üzerinden cevap vermeye başlar.Katil yazdığı mektuplarla öncesinde Jeaine'i yapacağı adımlardan haberdar eder fakat Jeaine'nin kanunla başı belada olduğun dan polise bir türlü gidemez.Katil bunu bildiğinden daha da yüklenecektir...
Katil kim acaba diye düşünürken bir de bakmışsınız ki kitabınızın sonuna gelmişsiniz ve işte o çarpıcı son...Okuyacaklara şimdiden keyifli okumalar dilerim.
Uzun müddətdən sonra nəhayət yenidən detektiv janrında əsərlərə dönüş etdim. Bəziləri bu janra önyarğılı yanaşsa da(səbəbini heç anlamıram) mənim üçün çox özəldir. Çünki incələməmdə də qeyd etdiyim kimi, xarici ədəbiyyat oxumağa Aqata Kristinin "Mavi qatarın sirri" əsəri ilə başlamışam. Və Aqata mənim üçün əvəzolunmaz detektiv
Ne zamandır gerilim, polisiye okumuyordum bu kitaba bayıldım! Alkolik bir hizmetçi Jeanie, günlük tutan kimliği belirsiz bir katil( evin dördüz oğullarından birisi ama hangisi?) her biri farklı şekilde işlenen kadın cinayetleri... Her şey Jeanie'nin evin dolaplarından birinde katile ait notları bulması ile başladı ve ona günlüğü aracılığıyla cevap vermesiyle devam etti. Katil evin oğullarından biriydi ama günlüğünü kendini gizleyecek şekilde yazıyordu ve bir gün Jeanie'nin yazdıklarını okuduğunu anladı ve doğrudan ona yazmaya başladı, Jeanie de ona cevap vermeye... İşin garibi katil önceden kimi öldüreceğini haber veriyordu, Jeanie de çaresizce onun hamlelerini geri püskürtmeye çalışıyordu ve kanunla başı dertte olan Jeanie doğrudan polise haber veremiyordu. Gerilimi sonuna kadar hissettim, ayak seslerinden korktum, ses kayıtlarından ürktüm, katilin soluğunu ensemde duydum. Katilin ve Jeanie'nin günlükleri şeklinde ilerleyen roman gerçekçi bir üslupta okuru içine çekecek şekilde yazılmıştı. Üstelik sonunu tahmin edemedim çünkü oldukça farklı ve çarpıcı bir şekilde bitmişti. Yazarın betimlemeleri sade ama çarpıcı cümleleri de güzeldi. Kitabı (onca işimin arsında) elimden bırakmak istemeden, merak ve heyecanla okudum. Genç okurlar için de uygun, yoğun dönemler için bir soluk niteliğinde herkese hitap edecek soluk soluğa okunacak edebî olarak da doygun bir metin. Çok sevdim.
Aynı evin içinde yaşayan alkolik bir hizmetçi ve kimliği belirsiz, kızları öldüren, aynı zamanda günlük yazma tutkusu olan bir katilin günlüklerini okuyoruz Doktor March'ın Dört Oğlu'nda. İlginç bir polisiye, günlükler üzerinden akışa gidiyor. Dili yalın, akıcı ve merak uyandıran bir kitap. Sonu da sürprizli, son birkaç sayfaya kadar anlaşılmıyor katilin kim olduğu.
Hakikaten bazı kitapları yazın okumak daha çok yakışıyor, bu kitap da onlardan biri. Okumanızı tavsiye ederim, oldukça hoşuma gitti.