Ben annesiz büyüdüm, o yüzden hayatının her anında yanında birinin hayalini taşımanın ne demek olduğunu biliyorum. Yanında olsa ne düşünürdü, ne yapardı, onu gururlandırır mıydın diye düşünüp durursun...
“Sen hayatına son vermek istemiyorsun, acını dindirmek istiyorsun.
Şu an hissettiğin acını, gece birlikte uyuyup sabah birlikte uyandığın acını. Belki etrafındaki kimse bunu anlamıyor ama ben anlıyorum, inan bana.”
En sonunda bu kitabı okumayı bitirdim. Ne yalan söyleyeyim araya başka bir kitap ve hikaye bile sığdırdım. Çok sevemedim açıkçası, olaylar çok yavaş gelişiyordu sıkıldım bazı yerlerde. Yeri geldi kahkahalar attım. Holly'nin Sharon ve Denise isimli arkadaşlarıyla yaşadığı bazı şeyler çok komikti. Bazı yerlerde gözlerim doldu. Ama okurken en çok hissettiğim duygu sıkılmak oldu. Çok üzgünüm ama okumasam da olurmuş. Belki de önce Senden Başka Yok isimli kitabı okumasaydım daha farklı düşünürdüm. Konu olarak yakınlar ve Marian Keyes bu konuda çok daha iyi bir iş çıkarmış.
Beni en çok hayal kırıklığına uğratan kitap olabilir galiba. Love, Rosie en sevdiğim filmlerden biri diye kitabını da okuyayım dedim... Kitap sadece mesajlardan oluşuyor ve siz olan şeyleri mesajlarda olup bittikten sonra şu şekilde öğreniyorsunuz: "2 gün önceki kutlama çok güzeldi, beni çağırdığın için çok sağ ol Rosie." gibisinden. Şu anda diyaloğu salladım ama bu şekilde o yüzden hiç beğenmedim nerdeyse hiç duygu yoktu. Bu kitaptan bu kadar güzel bir film çıkmasına çok şaşırdım gerçekten. Arada güldüğüm yerler oldu ama...hayır. Önermem.