Cem Kalender (d. 1976) Kahramanmaraş, Afşin'de doğdu. Gazi Üniversitesi Kastamonu Eğitim Fakültesi'ni bitirdikten sonra öğretmen olarak İstanbul’a atandı. Bir süre Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü'nde okudu. Daha sonra okulu bırakıp tamamen yazmaya odaklandı. İlk romanı "Klan" 2007'de Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Ödülü'nü aldı. Bir yıl sonra ikinci kitabı "Zamanın Unutkan Koynunda" çıktı ve Ömer Türkeş'in 2010'da hazırladığı "Ölmeden Önce Okunacak 140 Kitap" listesinde yer aldı. 2013’te üçüncü kitabı "Kayıp Gergedanlar" okuyucuyla buluştu.
Öğretmenler günü olarak kutladığımız bu günde tüm meslektaşlarımın ve edebiyat dünyasında eserler vermiş ya da hala bu camiada bu kadar niteliksiz eserler içinde edebi eserler vermeye çalışan tanınmış tanınmamış bütün yazar öğretmenlerimizin
Yazar, birkaç yıl önce gündem olan Palu ailesinin yaşanmış hikayesinden yola çıkarak, toplumun ve bireyin çürümüşlüğünü anlatıyor.
Olaylar dindar kimliği ve muska yazmasıyla bilinen Sıddık'ın Rabia ile evlenip, aileye içgüveysi olarak gelmesiyle başlıyor. Bu evlilikten sonra, ailenin huzuru kaçmaya başlar dersek pek doğru olmaz; akılları başlarından kaçmış diyebiliriz. Bir insan kendi ailesini, eşinin ailesinin tüm bireylerini ve bir mahalleyi nasıl mahvedebilir? Ve bunların içinde kendi çocuğu da dahil 3 küçük masum yavru vardır.Bu çocuklar dertlerini kimseye anlatamadılar. Çocukların olduğu kısımları okumak gerçekten zordu.
Sıddık' ın oğlunun o cehennemden kurtulup büyüdüğü zaman babasını tanımladığı cümle şöyledir:
"...katildi bir defa o, tecavüzcü, işkenceci, pedofil, uyuşturucu bağımlısı, her türlü istismarcı, müfteri, sadist, yalancı, sahtekar, şantajcı, manipülatör ve dolandırıcıydı." (s.374)
Unutmayalım ki, maalesef bu olaylar birkaç yıl önce gerçekten yaşandı.Sıddık gibi insanlar da, onun gibilerine körükörüne inanan cahil insanlar da hala var.
Bir insanın kötülükte ne kadar ileri gidebileceğini okumak rahatsızlık vericiydi. Yarım bırakmamak ve zalimin sonunu merak ettiğim için bitirdim.Toplumsal bir gerçeği anlatması bakımından önemli olan bu kitabın edebi anlamda bir şey kattığını düşünmüyorum.
Keyifli okumalar...
Kitap Dünyam ile #güncelikeşfetekstra maratonumuzun şubat ayı romanıydı Çürüme, benim okumam mart ayında oldu... Maratonumuzdaki birçok kitap gibi Çürüme kitabını da daha önce görmemiştim... Konusu itibarıyla epey bi ilgi çekti... Çünkü mevzu bahis olan Palu ailesinden yola çıkılarak anlatılmış bir metindi... Bir döneme damgasını vuran olayı geniş çaplı bilmiyordum o sebeple kitabı okurken bir yandan da gerçek olayla ilgili videolara da baktım... İnsanın kanını donduran, gerçek olmasa inanmakta güçlük çekeceğimiz bir olay... Bu kadar cehaleti, bu kadar kötülüğü insanın aklı almıyor gerçekten... Ama varlar işte...
.
Gerçek olayla fazlasıyla paralel bir anlatımı var Çürüme'nin... Anlatımı sevdim, akıcı ve olay odaklı bir kitap ve adının hakkını veriyor gerçekten... Ama bu kadar kötülüğün anlatıldığı cümlelere maruz kalmak biraz yordu... Bu tarz olayların anlatıldığını metinlere ilgi duyanlara duyurulur...
Öncelikle böyle bir dönemde böyle bir kitabı okumaya #guncelikesfetekstra ile
Kitap Dünyam ailesiyle cesaret edebilirdim .
Çürüme, dini yargilarin arkasına sığınarak nasıl bir yozlasmanin meydana geldiğini, ailedeki kişilerin nasıl etki altına alınıp yaşayanların nasıl zarar gördüğünü anlatan en itici ama en gerçekçi hikayelerden biri.
Palu ailesi olarak bilinen ve gündemde bir süre takip ettiğimiz olaylardan ilham alınan bu kitabın gerçekte yaşananlara çok benzemesi de beni gerçekten çok üzdü ve mahvetti.
Gerçeklikle bağının olması gerçekten çok acı. Yaşananlar , aklı alınan ve farkında olmayan insanlar adına çok üzüldüm .
Günümüzde hâlâ hacı-hoca ilişkisine inanıp onlara para yediren, canından sağlığından olan o kadar insan varken üzülmemek kara kara düşünmemek elde değil.
Gündemde olan bir konuyu ele aldığı için Cem Kalender'i tebrik ediyorum. Mutlaka diğer eserlerini de inceleyeceğim