Cem Şancı (d.30 Ağustos 1974) Türk gazeteci, yazar, senarist.
Cem Şancı 1974 yılında, İstanbul'da doğdu. Yıldız Teknik Üniversitesi İstatistik lisans bölümünde üniversite eğitimi aldığı sırada, ilk romanını 19 yaşında bitirerek Altın Kitaplar Yayınevi'ne teslim etti. 1996 yılında yayınlanan bu ilk romanla güçlü bir okur kitlesi kazanan Cem Şancı'nın bugüne dek 14 romanı yayınlandı. Yazar için basında çıkan eleştiriler keskin dilinin, cesur, sarkastik, sorgulayıcı ve özgün üslubunun onun metinlerini sürekleyici kıldığı noktasında yoğunlaştı.
Aynı zamanda gazeteci olan yazar, LeveL ve Chip dergilerinde editör, haber müdürü, yazı işleri müdürü gibi görevler üstlendi. Televizyon programları hazırladı. Sinema ve televizyon için senaryolar kaleme aldı. Türkiye'nin vizyona giren ilk uzun metraj 3D sinema filmi Cehennem 'in senaryosunu yazdı.
İstediğin bir şey varsa, onu elde etmek için çaba göstermelisin. Hayal kırıklıklarını insanların seni anlamamasına bağlamak zavallı bir davranıştır. Birinin sabah yanında kalmasını istiyorsan, onunla sabah yanında kalmasını istediğini vurgulayacak gibi sevişirsin...
Yalnızlık aşkla ilgili değil, kendini bulmakla ilgili bir süreçtir. Oysa özlem, aşka dair bir çaresizliğin sonucudur. Yalnızlık insana hayatı sorgulatır; sormayı, anlamayı öğretir.
Yalnızlık, ruhumuzu zenginleştiren, kendimizi anlamaya ve tanımaya yardımcı olan, düşüncelerimizi daha net duymamıza imkan veren bir içe bakış sürecidir.
İnternet, çocuklarımızı tek başlarına ve korunmasız olarak göndermeyeceğimiz, her yanı tuzaklarla, sivri köşeli taşlarla çevrili; ömür boyu yara ve iz bırakacak dikenlerle dolu, çok tehlikeli bir oyun bahçesidir.
Yalnızlıkla barışmak, olgunlaşmaya uzanan yolda ilk sınavdır.
Aşk sevgiliye, şefkat aileye, yalnızlık kendine zaman ayırmaktır. Yalnızlık, binlerce yıldır tüm filozofların yücelttiği, dillerinden düşürmediği ama bugün gerçek değerini ve anlamını unuttuğumuz çok önemli bir olgu.
Bugünün dünyasında yalnızlık mahrumiyet ve yoksunlukla ilişkilendirilerek gerçek anlamından tamamen koparılmış, ürkütücü bir sözcük olarak zihinlerimize kazınmıştır. Oysa yalnızlığın gerçek anlamını fark etmek ve ondan korkmak yerine onu doğru kullanmak kişiye güç verir.
Aşk mı arıyorsunuz?
Kendinizi dinleyemeden, kendinizi keşfedemeden, seveceğiniz insanı bulmanın mümkün olmadığını fark edeceksiniz. Kendinizi dinlemek, kendinizi keşfetmek ise ancak yalnızlıkla mümkün... Yalnızlık hakkında anlatılan ürkütücü hikâyelere kanmayın. Yalnızlık bir mahrumiyet değil, lükstür.
Kitap boyunca yalnızlık felsefesinin , Platon'un resmettiği karanlık mağaradan çıkarak aydınlığa eriştik.
Okurken çok çok keyif aldım ve iyi ki yalnızlığı seçtim ve bir kez daha kendimle gurur duydum.
Hayatımda okuduğum ilk kitaptır kendileri. Eve nereden geldiyse gelmiş bir şekilde evimize konuk olmuştu, belli bir süre cereyandan odamın camı çarpmasın diye camın arasında durma görevi görüyorken cereyandan olacak ki nerden estiyse kitabı aldım elime birden okumaya başladım. Herhalde lise 1 zamanında olmamdan, isminde de kızlar olmasından ötürü kitap bir şekilde ilgimi çekmişti. Romanın başlarının çocukluğumun geçtiği Yeşilköy, Yeşilyurt civarında geçmesi de beni ayrı sevindirmişti. Edebi tarafı hiç olmayan (ilk kitabım olmasından belli) ama okurken hiç sıkılmadığım, evin içinde acaba ne oldu nerelere gitti dediğim, sevdiğim beğendiğim bir kitaptı.
Kitabin ilk baskisi 2011 yılında yapıldığı için güncelliğini yitirmiş diyebilirim.
Örneğin 5G teknolojisine peyderpey geçtiğimiz günümüzde kitapta 3G teknolojisine değinilmiş.
Kitapta alınabilecek tedbirlerden ziyade internetteki mevcut tehlikelerin varlığına ağırlık verilmiş; bunlarla ilgili çarpıcı örnekler seçilmis. Bu yüzden kitap alinabilecek tedbirlerle ilgili yetersiz kalmış diyebilirim.
Yazar çözüm olarak ise
1-ISS'hin filtreleri kullanilabilir,
2-Çocukların ebeveynlerden habersiz ve izinsiz program kurmasını engellemek.
3-Çocuklarınıza değer verip onları dinlemek,
4-Çocuklara sosyal ağlar ve sözlüklerdeki kötü niyetli kişilere ilişkin bilgi vermek,
5-Çocukları yalnız bırakmayıp onlarla ilgilenmek olarak sıralayabileceğim tedbirleri önermiş. Bunların yanı sıra kendi kavramlastirmasi olan Video Oyun Oynama Etiğinde 3 madde siralamis. Ancak bence bu etik ilkeler de yeterli değil.
Örneğin bu etiğin ilk maddesi: Video oyunları eğlenmek içindir. Hayatin amacı değildir, demiş. Hayattaki temel amaci haz almak olan günümüz insanına bu uyarıyı, yapmak ne derece etkili olur, takdiri size bırakıyorum.
Keyifli okumalar dilerim…