Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ekin Atalar

Ekin AtalarTürk Kızının Sofisi Selindrella yazarı
Yazar
7.7/10
142 Kişi
577
Okunma
19
Beğeni
5,3bin
Görüntülenme

undefined Ekin Atalar Sözleri ve Alıntıları

undefined Ekin Atalar sözleri ve alıntılarını, undefined Ekin Atalar kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Dünyada dört şey geri dönmüyor. Yaşadığın zamanlar, yaptığın şeyler, söylediğin sözler ve kaybettiğin şanslar."
Sayfa 282 - Artemis Yayınları Temmuz 2017 İstanbulKitabı okudu
Reklam
İnsanın birlikte ağlayabileceği bir arkadaşının olması gerçekten çok güzel bir şey.
Sayfa 282Kitabı okudu
Annelik, hiç bitmeyen bir vicdan azabıymış. Yapabildiklerim, yapamadıklarım, yapabileceklerim, yapamayacaklarım arasında gidip gelirken çektiğim hiç bitmeyen bir vicdan azabı hem de.
Dünyada dört şey geri dönmüyor. Yaşadığın zamanlar, yaptığın şeyler, söylediğin sözler ve kaybettiğin şanslar.
Tamam, bir gün evlenebilirim ama bunu herkesin bilmesine ne gerek var? Ayrıca, doğru dürüst bir işim bile yok benim daha. Millet süper ötesi işlerde çalışıyor, ayda bilmem kaç bin lira kazanıyor, ben sürünüyorum.
Sayfa 18 - O kadar haklısın ki! :)Kitabı okudu
Reklam
Gündelik sıkıntılarını bir kenara koyuverse, yüksek sesle şarkı söyleyebilse, görünüşünü kafaya takmamayı becerebilse, ilişkilerini zorunluluktan yani yalnız kalmaktan korktuğu için sürdürmese yalnızca istediği için sürdürebilse, belki daha sorunsuz bir insan olma yolunda ilk adımı atmış olacak, diğer adımlarda peşinden gelecekti ya...yapamazdı. Sarsılmaz bir inancı vardı bunu yapamayacağına dair.
Ne demişler, kayınvalidenle görümcenin ve de eltinin diline düşeceğine mezarını kaz da içine düş.
Neden seni seviyorum diyen bir kişiye cevap vermek zorunda hissederiz kendimizi? Neden sanki o daha çok seviyormuş, bunu dile getirmiş ve biz yeterince sevmiyormuşuz gibi hissederiz? Bu yüzden mi ben de seni seviyorum deriz?
Bir çekilir misiniz? Ya çok acil geçmem lazım! Şu kızı bir yolup geleceğim.
Reklam
Bakıyordum çünkü görmeye ihtiyacım vardı. Bakıyordum çünkü bakmayı seviyordum. Konuşmaktan gitgide daha çok nefret etmeye başlamıştım, ölmeyecek kadar konuşuyor, olabildiğince az cümleyle derdimi anlatmaya çalışıyordum. Bunun elbette nedenleri vardı ve uygulamanın sonuca katkıda bulunup bulunmayacağından emin değildim. Konuştuğumda, kendimi diğerleriyle paylaştığımda yazamıyordum. Sorunlarımla insanları boğmak yerine ki her kesin yaptığı buydu, kağıtlarla boğuşuyordum. Bir de ne zaman ağzımı açsam demek istediklerimin tam tersini derken yakalıyordum kendimi. Derken derken, demez olmuştum. Eskiden hiç susmadığımdan yakınanlar, bir süredir beni anlamakta zorluk çekiyorlardı. Belki de hiçbir zaman anlamamışlardı, bu onların kendilerini rahatlatma yöntemlerinden yalnızca biriydi.
Son olarak, bana gelip de annelikle ilgili ne öğrendin diye soracak olursanız, gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki, annelik hiç bitmeyen bir vicdan azabıymış. Yapabildiklerim, yapmadıklarım, yapabileceklerim, yapamayacaklarım arasında gidip gelirken çektiğim hiç bitmeyen bir vicdan azabı hem de. Asla yapmam dediğim her şeyi yaparım, bunu mutlaka yaparım dediklerimin yüzde onunu anca yapabildiğim bir acayip ruh hâliymiş. Ben yalnızca elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum, deniyorum, uğraşıyorum ve en önemlisi çocuğumu koşulsuz seviyorum. Ve koşulsuz sevildiğini bilen bir çocuğun gülümsemesini hiçbir şeye değişmem.
"...Nerede tanışmışlar ayrıca?" "Facebook'ta." "Facebook'ta mı?" "Hıhı, evet. Torunu, Nazmi Bey için bir hesap açmış, galiba anneannenle ortak bir gruba mı ne üye olmuşlar, orada yorum filan yazarken, tanışmışlar işte." "Hangi grupmuş bu?" Seksen yaşındayım ve zengin kadın arıyorum? Seksen yaşındayım ve kendimi arıyorum? Seksen yaşındayım ve ne yaptığımı ben de bilmiyorum?
Sayfa 16
48 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.