Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Felicien Challaye

Felicien ChallayeDinler Tarihi yazarı
Yazar
8.1/10
25 Kişi
95
Okunma
6
Beğeni
2.020
Görüntülenme

Felicien Challaye Gönderileri

Felicien Challaye kitaplarını, Felicien Challaye sözleri ve alıntılarını, Felicien Challaye yazarlarını, Felicien Challaye yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Komünist yahudiler
M.Ö. II. yüzyılda Esani'ler diye adlandırılan bir Yahudi komünist mezhebi kuruldu. M.S. I. yüzyılın iki Yahudi yazarı olan Josephusla Philo bu mezhepten hayranlıkla söz etmektedirler. Josephus ilk toplumun kuruluşunu ve toprağın özel mülkiyetinin ortaya çıkışını, büyük bir katile maletmektedir ki bu, kardeşini öldüren Kabil'dir. Onun için bu yazar, tüm mal mülkün ortaklaşa olmasını er- demin yüksek bir göstergesi saymaktadır. Esani'ler Yehova'nın belirli niteliklerinden olan mutlak adalet dü- şüncesini en son haddine vardırıyorlardı. Bunlar her türlü kişisel mülkiyetten vazgeçmişlerdi. Altın ve gümü- şün kullanımını kendilerine yasak etmişlerdi. Yabancı ülkelerden gelen arkadaşlara her zaman açık olan evlerde hep birlikte oturuyorlardı. Ortak ambarlarda saklanan giyecekler, yiyecekler, öbür mallar herkese aitti. Esani'ler ancak yaşayışları için gerekli olan asgariyi tedarik etmek için çalışıyorlardı. Tarım ve balık avı ile uğraşıyorlar, fakat ticaret yapmıyor- lardı: Çünkü ticaret kazanç tutkusunun ve soydaşına zarar verme arzu- sunun gelişmesine yol açmaktaydı. Esaniler arasında savaşa yarayabilecek silah ya da başka eşya yapan zanaatçılar yoktu. Bunlarda kölelik de yoktu. Hepsi özgür, hepsi eşittiler.
Sayfa 144Kitabı okudu
Esken çağı öncesi aile
Musa'dan önceki bu İbraniler çadırda yaşayan, hayvan yetiştiren gö çebe Semitlerdi. Kabilelere ayrılmış bulunmaktaydılar. Her kabile de birkaç aileyi içeren klanlara bölünmüş durumdaydı. Önceleri soy, ana tarafına bağlıydı: Çocuklar analarının klanına giriyorlardı. Yüzyıllar boyunca ana, çocuklarının adını seçmek hakkını elinde tuttu. Çoğu kez kadın ana babasının yanında oturuyor, kocası da ara sıra gelip onu görüyordu. Örneğin, Kutsal Kitap'ın Çıkış bölü- münde yazılı olduğuna göre Musa, Midyanlı bir kadınla evliydi, kadın da oğullarıyla birlikte kendi ülkesinde kalmıştı. Kesin olan şu ki, çadırın sahibi kadındı; kocası da onun yanına gelip oturabilirdi. Nitekim Tek- vin'in Yehova Metni'ne göre "Erkek anası ile babasını bırakacak ve karısına bağlanacaktır."
Sayfa 128Kitabı okudu
Reklam
Yaşamak için para kazanmak gerekir ama para kazanmak için yaşamamak gerekir.
Bir şeye sırf kulaktan duydunuz diye birkaç kuşaktan beri değer veriliyor diye inanmayınız, geleneklerin de doğru olduğuna inanmayın. Sırf hocalarınızın ya da rahiplerin otoritesine dayanıyor diye hiçbir şeye inanmayın. Ancak kendi hissettiğiniz, denediğiniz ve doğru olarak kabul ettiğiniz, kendiniz ve başkalarının iyiliğine olan şeylere inanın ve tutumunuzu onlara uydurun.
Yaşadığın sürece gönlüne uy; ölçüsüzce eğlen; gönlünün üzüntüye kapılmasına fırsat verme; arzularını doyuma ulaştır, dünyada olduğun sürece mutluluğu araştır. Çünkü hiç kimse malını mülkünü yanında götürmez. Buraya gelen hiç kimse de geri dönmez.
Bütün insan ırklarında üstün nitelikler, erdemler, hoş taraflar vardır; hiçbir din değersiz değildir; bunların her birinde büyük, soylu, ya da güzel bir yan bulmak mümkündür.
Reklam
“... Her ne yapmaya çalışıyor olursanız olun, uzun süreli makul bir çaba önemlidir. İnsan en başta çok fazla şey yapmak için aşırı derecede çalışıp sonra kısa süre içinde hepsinden vazgeçerse kendine başarısızlık getirir...”
Sümerlerin dininden tanıdık geldi mi?
Tanrılar insanı kendilerine tapınsın ve kendilerini beslesin diye yaratırlar. İnsan, bir tanrının can verdiği balçıktan yapılmadır.
Sayfa 111Kitabı okudu
credo quia absurdum(İNANIYORUM,ÇÜNKÜ SAÇMA)-Tertullianus-
XVIII. yüzyılda Şintoizm'in bir yorumcusu olan Motoori bu hoş efsanelerin anlamsızlığından bu öykülerin doğruluğunu saptayan bir ka-nıt çıkararak: "Bu öykü gerçek olmasaydı böylesine gülünç, böylesine inanılmaz bir şeyi kim uydururdu?" diyor.
Taoizm (çin)
Çuang Tseu suda oynaşan balıkları görünce: "İşte balıkların eğlencesi!" der. Karşısındaki ise buna şöyle karşı gelir: "Sen balık değilsin ki balığın neyle eğlendiğini bilesin!" Çuang Tseu da şöyle der: "Sen de ben değilsin, benim balıkların neyle eğlendiklerini bilmediğimi nerden biliyorsun?" Eskiden Varoluş'un birliği içinde başka varlıklarla kaynaşmış olduğumuza göre, bu varlıkları da anlayabiliriz belki.
Reklam
Budizm
"Gerçeği bilen ve gören mutlu kimsenin yalnızlığı ne hoştur: Tuttuğu yoldan ayrılmayan, hiçbir varlığa kötülük yapmayan kimsenin hali ne hoştur,
Platon idealar kuramını Hindistandan aşırmışa benziyor
Brahman, duygun imgelerden oluşan dış âlemin, "adların ve biçimlerin âlemi"nin derin özüdür.
Kürtlerin ve Farsların kökeni
Eski Kapadokya'daki Boğazköy'de yapılan kazılarda M.Ö. XIV. yüzyıldan kalma bir barış ant- laşması bulunmuştur. Bu antlaşma Hititlerle, iki yüzyıl önce İran'dan Pencap'a geçenlerin artçılanı olan Aryalar (ki bunlara Mitannililer de deniyordu) arasında yapılmıştı. İşte bu antlaşmada Mitannililerin koruyucu tanrıları olarak İndra, Mithra ve Varuna'nın adları geçmektedir ki sonradan bunlar, Vedizmin büyük tanrılanı olmuşlardır
MED(KÜRT) VE PERS(FARS) KÜLTÜRÜNÜN DOĞUŞU
Gerek Baltık dolaylarından, gerekse Güney Rusya'dan gelmiş olan ve sonradan Hint-Avrupa deyimiyle adlandırılan gruplar, bugünkü İran'ı işgal etmişler; sonra (kimilerince ileri sürülen kronolojiye göre) M.Ö. XVI. yüzyılda bunlardan bir bölümü Hindistan'ın kuzey-batısını kuşatmıştır. Kimi metinlerde bu Hinduiranlılar sarışın ve yakışıklı olarak nitelenmektedir, bunlar kendilerine Arya (yani soylu, asil) adını veriyorlardı.
Tasavvur'un ınanış ve psikoloji üzerindeki etkisi ve evrim
Avrupa'da ve özellikle Güney Fransa ile Kuzey İspanya'daki mağaralarda bulunan renkli ve renksiz resimlerle heykeller üzerinde yapılan tarihöncesi incelemeler, bu bölgelerde ilk oturan insanların totemizme ya da animizme çok yakın bir dine sahip olduklarını ortaya çıkarmıştır. Bu mağaralar birtakım tapınaklar, kutsal yerler olmalıydı. Renkli ve renksiz resimlerle heykeller mağaranın ta dibine yerleştirilmiş bulunmaktaydı. Nitekim bugün bile Avustralya yerlilerinin dinsel resimleri yasak yerlerdeki kayalık duvarlara çizilmiş bulunmaktadır ve kadınlarla henüz dine kabul edilmemiş olanların buraya girmeleri yasaktır. Bu sa- nat yapıtlarının durumları bunların süs için değil, birtakım büyü işlem- leri için yapıldıklarını göstermektedir. Mamut, ren geyiği, yabanöküzü, at, geyik gibi hayvanların renkli renksiz resimlerini, heykellerini yaparak, ilkel insan onlar üzerinde bir etki yarattığını sanır. Silahları ile onları daha kolay vurabilsin diye, bu hayvanların yaralı haldeki resimlerini yapar. Fakat ancak erkekleri yaralı halde gösterir, çünkü soyun sürekliliğini sağlamakla olan dişilere saygı göstermek gerekir.
165 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.