Bizim aklımız başımızda değil.
Hele hafızamız hiç...
Her şeyi unuturuz biz.
Siz, vaadlerinizi unutursunuz, biz sizin hangi vaadlerde bulunduğunuzu unuturuz.
Suikastçilerin, çetelerin, yolsuzluk yapan eniştelerin, üçkağıtçıların elini kolunu sallayarak gezindiği bir ülkede yaşayabilmek için zaten herkesin kör olması lazımdır.
Şimdi sizden bir ricam daha var sayın ve sevgili derin devlet büyüklerim.
Bu adama gösterin gününü...
Pardon göstermeyin.
Zaten görmüyor,gününü görürse ona ödül gibi olur bu. Başka bişey yapın...
"Veya yapacağınızı yaptınız zaten"
En iyisi artık hiçbir şey yapmayın...
Eşime dostuma telefon açıp " Bakın Amerikan filmlerinin dediği gibi oldu. Kötüler cezasını buldu." dedim.
Hatta bir Türk bayrağı bulup,arabama atlayıp, Adalet bakanlığının önünde "Türkiye sizinle gurur duyuyor" diye haykırmak bile istedim ama "Sivas katliamı sanıklarının serbest bırakılışını kutlama töreninde" bayrağımı kaptırdığım için bayrak bulamadım.
Şimdi sizden acilen bir ricam var sevgili eli coplu büyüklerim.
Sakın bırakmayın o adamı?
Adam cebinden bir kuruş çıkartmış ve dilencinin avucuna elli bin lira sıkıştırmış, ama herifi de pek gözü tutmamış:
-Parayı aldın şimdi meyhaneye gideceksin değil mi?
Dilenci dik dik adamın yüzüne bakmış:
-A beyim elli bin lirayla Kabe'ye gidecek değilim ya!
Kimse işini doğru dürüst yapmıyor ve kimse çalışmıyor bu ülkede. Sonra da okullarda her gün “Türküm, doğruyum, çalışkanım” diye bağırıyoruz.
Sahi niye yapıyoruz bunu?
Gül
Ne karanfil kadar sosyalisttir, ne lale kadar Osmanlı…
O sadece aşk partisini tutar, aşıklar da onu.
Papatya falı ile başlayan aşklar, gülle biter.
Bahar gelir, güller açar…
Ben hala mevlitlerde gül suyu dağıtılmasına bozulur dururum.
Peki, "Hani ya da benim elli de gram pastırmam." türküsünün Sovyetler'in parçalanmasından sonra ortaya çıkan gıda maddeleri sıkıntısı boyunca süpermarketlerde söylenen protest bir türkü olduğu hiç aklınıza gelmedi?