Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hacer Kılcıoğlu

Hacer KılcıoğluPerşembeleri Çok Severim yazarı
Yazar
7.7/10
44 Kişi
189
Okunma
4
Beğeni
2.034
Görüntülenme

Hacer Kılcıoğlu Gönderileri

Hacer Kılcıoğlu kitaplarını, Hacer Kılcıoğlu sözleri ve alıntılarını, Hacer Kılcıoğlu yazarlarını, Hacer Kılcıoğlu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Minik Serçe seni çok seviyorum…
“Haydi Şansım…” Sezen söylüyor. Hani o küçük kız. Dün sokaklardaydılar, mahallenin tüm çocukları… Bugün… o küçük kız uçmuş, uçmuş, İstanbul’a konmuş, orada yuva kurmuş kendisine… Minik Serçe demişler ona o şehirde… şarkılarını, kendisini çok sevmişler, bağırlarına basmışlar… “Haydi şansım…”
Reklam
Küçük kız büyümüş. Sezen büyümüş. Galiba… şarkılar çocukları çabuk büyütüyor.
Sezen Aksu
Ne zaman şarkı söylemeye başladı? Sanki, doğduğu an… Çocuğun kendisi bir şarkıydı sanki. Çocuk büyüdükçe, şarkıları da büyüdü.
Sezen koydular küçük kızın adını
…Sağdan soldan insanlar ona bu çocuğu aldırmasını, doğarsa sağlıklı olmayacağını söylemişlerdi… ama anne hiç kimseyi dinlememişti, çünkü bir gece rüyasında ona fevkalade bir çocuğu olacağı fısıldanmıştı. Sezen koydular küçük kızın adını.
Minik Serçe
Çocuklar ve kuşlar… arkadaştılar, ahbaptılar. Çocuklar, kuşlar gibi özgür, kuşlar kadar şendiler. Kuşlar, çocuklar kadar yaramazdılar. Bir o dala, bir bu dala uçup durmaktaydılar. Aradan biraz zaman geçti… Çocuklar büyüdüler. Kuş olup uçtular başka şehirlere. Oralarda daha çok büyüdüler. Parkın çocuklarından üçü… Onlar öyle çok özgürleşip, o kadar uzağa uçtular ki… Neredeyse gökyüzüne ulaştılar. Yıldızlar gibi parladılar orada. Kuşlardan “ Minik Serçe” olanı şakır durur oralarda: “ Uçun kuşlar uçun İzmir’e doğru…”
Reklam
Akşam olmasa, oyunlar hiç bitmese… Çocuklar mutlular, neşeliler bu parkta.
Öğrencilerime sınıf kitaplığı için valilik tarafından gönderilen kitaplar arasında yer alıyordu bu kitap. Bir öğrencimin iştahlı bir şekilde “O kitap çok güzeell!” demesi üzerine merakımdan okumaya başladığım Dağ Sustu Dağ Konuştu; tam 7-8. sınıf seviyesinde akıcı, eğlenceli, yer yer hüzünlü ve üniversite aşkı içeren bir kitap. Macera? Macera tabii ki var, sonuçta gençlerimiz dağcılık kulübünde ve amaçları Kaçkar Dağı’nın zirvesine tırmanmak. Tüm olaylar da bu yolculukta meydana geliyor zaten. Leyla Güzelimiz kendi iç hesaplaşmaları, tüm yaşanmışlıkları ile kendini bize teslim ediyor. Olanları onun gözünden okuyoruz. Yazar, diyalogları farklı bir tarzda vermiş bize. Konuşma çizgisi, tırnak işareti tamamen yok diyemesem de yok. Virgüllerle ayrılan diyaloglar yer alıyor çoğu zaman ama ilginç bir şekilde kimin hangi cümleyi kurduğunu da anlayabiliyorsunuz okurken. Bu şekildeki diyalog sunuş biçimi bence okumayı da hızlandırıyor. Günlük hayatla bağdaşabildiğinden belki de kim bilir. Dağcılık kulübündeki gençlerimiz Ulu Kaçkar’ın zirvesine ulaşabildi mi? Tırmanış yolunda hangi maceralar yaşandı? Leyla Güzeli inadından vazgeçip Teo ile ilgili hislerini ona söyledi mi, yoksa bir Leyla Mecnun vakası daha mı yaşandı? Okuyalım, öğrenelim, ortak olalım. İyi okumalar :)
Günışığı KitaplarıKitabı okudu
Yaşlı bir zeytin ağacı şöyle fısıldarmış: “Herkese aidim ve hiç kimseye ait değilim. Siz gelmeden önce de vardım, siz gittikten sonra da burada olacağım.”
151 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Bu kitabı çok beğendim.Herksese tavsiye ederim.Kitabın konusu ise Mahmut adlı bir çocuğun babasının hastalığı nedeniyle İzmir sokaklarında gevrek yani simit satması.Bir gün yağmur yağarken ıslanmış birini görür.İlk görüşünde sevmişti onu.Adı Frank idi.İlk görüştükleri gün bir pidecide pide yerken Frank Mahmut'a bir belgesel çektiğini söyledi.Bu belgesel de çalışan çocuklar ile ilgiliydi.Hergün mahallede mahalledeki çocuklarla belgeseli çektiler.Bütün yaz belgeseli çektiler.Yaz tatilinin bitmesine 1 hafta kala bütün mahalledeki çocuklara hediye aldı.En özeli Mahmut'a idi.Ona bir dizüstü bilgisayar almıştı.Tatil bitmeden Frank, Mahmut'un babasına bir apartmanın görevlisi olarak çalışabileceğini söyledi.Babası da eskiden hastalığı azıcık geçtiği için fırında çalışmaya başlamıştı ancak orası ona ağır geldiği için yatağına geri dönmüştü.Şimdi ise bu iş çok mümkündü.Yazın bitmesine 1 gün kala o eve taşındılar.Mahmut çok mutluydu çünkü artık babası eve ekmek parası getirecek ve o da istediği güzel bir okula gidecek ve gevrek satmaktan kurtulacaktı.Kitabın hepsini anlatmak istemedim tadı kaçar çünkü...:D
Gevrekçiii
GevrekçiiiHacer Kılcıoğlu · Günışığı Kitaplığı · 202013 okunma
Reklam
Sanki içime bir ağaçkakan yerleşmişti de, didikleyip duruyordu oramı buramı. Didikleyip de içimdeki tüm sıkıntıları ortaya çıkarıyordu bu ağaçkakan.
Öpücüksüz aşk imzasız senede benzer. Minibüsünün arkasındaki bu yazıyı bile yeniden okuyamamış, kıkır kıkır gülememiştim.
Aman ne dert! Taksam, akşama kadar Düşünen Adam heykeli gibi düşünüp duracağım. Takmadım, dedemin sözünü dinledim, derdimi banyo dolabına kilitledim, yüzüme bir gülümseme yerleştirdim, doooğru ...
56 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.