Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hasan Gümüşoğlu

Hasan Gümüşoğluİslam Mezhepleri Tarihi yazarı
Yazar
9.3/10
52 Kişi
203
Okunma
35
Beğeni
4.093
Görüntülenme

Hasan Gümüşoğlu Sözleri ve Alıntıları

Hasan Gümüşoğlu sözleri ve alıntılarını, Hasan Gümüşoğlu kitap alıntılarını, Hasan Gümüşoğlu en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Padişah/halife, müctehid için gerekli olan vasıfları haiz olması durumunda ictihad edebileceği gibi fakihlerden birisinin görüşünü tercih ederek ülke genelinde tatbikini zorunlu kılabilir. Hz. Osman, hac esnasında Mina'da namazı dört rekat kılınca, Abdullah b. Mes'ud ona itiraz ettiği halde kendisi de iki rekat kılmayıp dört rekat kılmıştı. Bunun üzerine; "Hem Hz. Osman'ın yaptığını tenkit ettiniz hem de kendiniz dört rekat kıldınız" sorusuna: "Halifeye muhalefet, büyük bir şerdir" diyerek halifenin tercihine itaatin lüzumlu olduğunu ifade etmiştir.
Sayfa 138 - ensarKitabı okudu
Hz. Ebu Bekir kendisine Hz. Peygamber'in vefat haberi ulaşır ulaşmaz hemen kızı Hz. Aişe'nin evine geldi. Resulullah'ın yüzüne örtülen perdeyi kaldırarak "Anam babam sana feda olsun. Hayatında da ölümünde de güzelsin" dedi.
Sayfa 131 - gözyasım pıtKitabı okudu
Reklam
Çünkü insanlar sevdiklerinin yokluğunu pek düşünmek istemezler.
Sayfa 126 - hüzün:(Kitabı okudu
Dinde siyasetin meşruluğu şer'î hükümlere uygunluğuna göredir.
Nitekim İmam Matûrîdî söz konusu ayette* geçen halifeyi tefsir ederken insanoğlunun ilahi hükümleri uygulamak ve dinin emirlerini açıklamak hususunda Hz. Allah'ın halifesi olduğuna dikkat çekmekte ve Hz. Davud'un halife kılınması gibi, halifenin insanlar arasında kendi arzusuna göre değilde Allah'ın hükmüyle karar vermekle mükellef bulunduğunu belirtmektedir.
Sayfa 20 - (*) "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım" Bakara,30Kitabı okudu
Sahâbîlerin adaletinde tereddüt; onların bize naklettikleri Kur'an ve Sünnetin tartışılabileceğini gündeme getirir. Bu ise İslâm'ın temellerinin yıkılması demektir.
Sayfa 123Kitabı okudu
Reklam
Hilâfetin kureyşîliği meselesi
İbn Haldun hilafet işinin bir ehliyet meselesi olduğu bununda Kureyşte olduğunu beyan eder: "Asabiyet kimdeyse o müslümanların başına geçer. Çünkü İslam devleti umumî, Arapların asabiyeti ise geçicidir. Hilafetin maksadı kulların işlerini maslahata uygun olarak idare etmek olup bunuda ancak kendisinde kuvvet olan kimse yapar."
Sayfa 189Kitabı okudu
Osmanlının Hilafetiyle beraber tarihte kalmasından sonra başta Arap dünyası olmak üzere birçok Müslüman toplum kendini gayr-i müslim devletlerin sömürgesi altında bulmuştu.
Sayfa 12
Sünnet ve Ehil yönetici
Hz. Peygamber: "Size Allah'tan korkmanızı ve Habeşli bir köle de olsa devlet adamlarınızı dinleyip, itâat etmenizi tavsiye ederim. Sizden kim benden sonra yaşarsa şiddetli ihtilaflar görecektir. Öyle ise benim sünnetim ile Raşid ve hidayet üzere olan halifelerin sünnetine bağlanınız. Sünnete sımsıkı sarılınız. Sizleri sonradan çıkan bidatlerden sakındırırım. Çünkü her bidat dalâlettir" buyurmuştu.
Sayfa 19
Hilafet, bir halifenin malı ve ya mülkü olmadığından birisine devredilmesi ve ya miras olması söz konusu olamaz. Bunun için Ehl-i sünnet uleması Hilafetin veraset yoluyla intikal etmeyeceğinde ittifak etmişlerdir.
Sayfa 47 - Kayıhan
Reklam
Osmanlı'da âlimlerin yanı sıra başta şeyhler olmak üzere tarikat mensupları da Ehl-i sünnet ve cemaat'e muhalif inanç ve hareketler noktasında oldukça hassas olmuşlar ve tarikat görüntüsünde olup da şer'i-şerife uygun olmayan faaliyetleri devlete bildirerek, gerekli tedbirlerin alınmasını sağlamışlardır. Geçmişte Kızılbaş ve Celâli isyanlarının yanı sıra Simavnalı Şeyh Bedreddin'in (823/1420) müritlerinin Osmanlı'ya büyük zarar verdiğine dikkat çeken Aziz Mahmud Hüdai (1038/1628), Ehl-i sünnet ve cemaat itikadına muhalif bu nevi hareketlerin sıkı takibinin yapılması hususunda padişahı şu ifadelerle ikaz etmiştir: "Her köye bir Sünni imam nasboluna. Ta'lim-i ilm-i sibyan ve nisvan ve zikran eyleye (çocuklara, kadınlara ve erkeklere ilim öğrete). Işık tekkeleri de yoklana ve teftiş oluna. Sebb-i ashâb ve ta'n-ı çiharyâr (Ashab-ı kiram ve Hülefâ-ı Râşidin'i kötüleyenler) ve nâmekül vasıfları ihtiyarlarıyla terk edüp sünnet ve şeriat üzerine olurlar ise febiha. Ve illa ref oluna ve münasib ne ise görüle."
Sayfa 115 - ensarKitabı okudu
Osman Gazi, hutbeyi kendi adına okutarak zamanla başka bir otorite kabul etmediğini göstermiş ve kendini meşru bir sultan olarak kabul etmiştir.
Sayfa 32 - Kayıhan
Bir keresinde Şeyhülislam Ebussuûd Efendi'den ülkeye eman (vize) ile gelen bir gayr-i müslimin, bir zimmi üzerine şahitlik yapmasının kabul edilmesi hususunda padişahım "Harbilerin şehadetleri tutula" dediğine dair belge olduğunu belirtmeleri durumunda bunun makbul olup olmadığına dair fetvâ sorulmuştu. Ebussuûd Efendi ise: "Asla olmaz, ahidnâmelere ol kaydı, cehele-i küttâb (cahil kâtipler) yazmıştır. Nâmeşru nesneye emr-i sultanî olmaz" diyerek, Osmanlı'nın en güçlü padişahlarından olan Kânûni Sultan Süleyman zamanında bir padişahın şer'i hükümlere uymayan emir veremeyeceğini açıkça ifade etmiştir. Şeyhülislamın bu fetvâsı daha sonra Kânûnî'ye arza edilip padişahın emri ile ülke genelinde resmen tatbik edilen ma'ruzât arasında yer almıştır.
Sayfa 30 - ensarKitabı okudu
İçtihad için kavaid ve esasât lazım olup bunlar ise dört mezhep imamı tarafından ortaya konulmuştur. Onlardan sonra müctehidim diyen, ya onların usûl ve esasına müracaat edecek, ya da yeni usûl ihdas edecektir. Aynı esaslara müracaat ederse ictihatta onları taklit derecesinde kalacaktır. Yeni usül ihdas etmeye ise imkan yoktur. Çünkü ictihad namına ilmen düşünülmesi mümkün olan bütün esaslar dört mezhep imamı tarafından vaz edilmiş olup yeni bir esasın hazırlanmasına ve tertibine imkan bulunmamaktadır.
Sayfa 131 - ensarKitabı okudu
Şeyhülislâm Ebussuûd Efendi, mezhep ile alakalı bir fetvâsında, öncelikle mezhep konusunun ciddiyetine dikkat çekmiş ve bu konuda istenilen bir fetvaya şu şekilde cevap vermiştir: "Zeyd, Amr'a ne mezheptensin? dedik de Amr, "kazgan içinde kaynayan nohut mezhebinden" dese ne lazım gelir? el-Cevâb: Zeyd'in, Amr'a mezhebini sormaktan muradı, Amr'ı istihzâ ve hezl veyahut teçhil ve tahkir ise Amr dahi onun için hezl tarikiyle cevap verdi ise ikisi dahi lağv söylemişler, istiğfar lazımdır."
Sayfa 144 - ensarKitabı okudu
340 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.