Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hüseyin Cahit Yalçın

Hüseyin Cahit YalçınTalat Paşa yazarı
Yazar
Çevirmen
8.6/10
135 Kişi
549
Okunma
71
Beğeni
8,4bin
Görüntülenme

Hüseyin Cahit Yalçın Gönderileri

Hüseyin Cahit Yalçın kitaplarını, Hüseyin Cahit Yalçın sözleri ve alıntılarını, Hüseyin Cahit Yalçın yazarlarını, Hüseyin Cahit Yalçın yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Son gün
Eşi Bayan Hayriye'den Talât'ın son gününü şöyle dinliyoruz: - O gün, yine her günkü gibi, kalktı, gitti. Saat ona doğru, eve döndüğü zaman: - Haydi... Hayriye, dedi. Seninle biraz dolaşalım. Hava almış olursun. Ben mutfakta yemek hazırlamakla meşguldüm: - Ben çıkmayayım, dedim. Hem yorgunum hem de yemeği hizmetçinin başına bırakmak istemiyorum. - Sen bilirsin, dedi. Fakat bir türlü evden çıkmak istemiyordu. Kapıya kadar birkaç kere gidip geldi ve her defasında titrek bir sesle: - Allah'a ısmarladık, diyor, sonra tekrar yanıma gelip uzun uzun gözlerimin içine bakıyordu. - Paşa, dedim, bugün sizin bir tuhaflığınız var. Çocuk mu oluyorsunuz Allah aşkınıza? Niçin gitmiyorsunuz? - Bilmiyorum Hayriye. İçimde bir sıkıntı var. Sen yanımda olmadıkça kendimi çok yalnız hissediyorum. Öyle söyleyerek kapıya doğru yürüdü. Ben de mutfağa döndüm. Aradan bilmem ne kadar zaman geçmişti. On dakika, belki daha fazla. Kapının zili üst üste çalındı. Hizmetçiler koşup açtılar. İçeriye ilk giren eski Selânik mebusu Nesim Mazelyah oldu. Arkasından Dr. Nazım, yüzü sapsarı, gözleri dehşetle dışarı fırlamış, içeri girdi. Nazım beni görünce tarif edilemeyecek bir heyecanla bağırdı: - Hayriye Hanım! Hayriye Hanım... Bu ses hâlâ zaman zaman beynimin içinde ürpertiler uyandırır. Dediği gibi koştuğumu ve: - Nazım Bey, korktuğum başıma geldi mi? diye sorduğumu hatırlamıyorum, düşüp bayılmışım.
Sayfa 119Kitabı okudu
Vatan Vatan
İttihat ve Terakki Fırkası kendi kendini feshedince kaçmak lâzımdı. Fakat Talât vatan topraklarını bırakmak istemiyordu: - Saklanırım, beni nereden bulacaklar? Ben vatanımdan ayrı, uzak yaşayamam, vatandan uzak yaşamaktansa ölmek daha iyidir, diyordu. Merhumun eşi diyor ki: -"Vatan işgale uğradığı günlerde 108 kiloluk Talât Paşa, vatan, vatan diye birkaç haftada 90 kiloya düştü."
Sayfa 112Kitabı okudu
Reklam
Göben ile Breslav Gelince
Doktor Akil Muhtar anlatıyor: 30 Teşrinievvel (Ekim) 1914 Cuma günü idi. Göben ve Breslav gemilerinin Karadeniz'e geçmesini müteakip Talât Paşa'yı görmüştüm. Çok üzüntülü bir hali vardı: - Doktorcuğum, bu işe ben de memnun olmadım. Bu vaka katiyen benim mâlumatım haricinde olmuştur. Zamanı değildi. Çok vakitsiz oldu. Ben şahsen muharebeye girmemiz ihtimalini ve mecbur olabileceğimizi daima düşünüyordum. Buna mümkünse mâni olmak ve herhalde uzağa atmak için çalışıyordum. Menfaatimizin buna bağlı olduğuna kani idim. Yapılacak pek çok iş daha vardı. Enver'in lüzumsuz bir acelesi bunu başımıza getirdi. Şimdi bize düşen iş, her türlü tedbiri almak ve vazifemizi yapmaktır.
Sayfa 110Kitabı okudu
O en büyük mevkiye yükseldiği zamanlar bile gurur ve azamet ne olduğunu bilmedi. Selânik'in Beyazkule kahvelerindeki Talât, o zamanki arkadaşları için ne idiyse, Dahiliye Nazırı Talât Bey, Sadrazam Talât Paşa da o halde kaldı. Talât'ın yanındakiler onun hiçbir şahsî düşüncesi, bir menfaat avcılığı olmadığını bilirlerdi. Vatan uğrunda her fedakârlığı göze alacağına, cesaretine ve azmine emin idiler. Onun için Talât'ı severler, sayarlar ve sözünü dinlerlerdi.
İttihat ve Terakki içinde hâkim bir nüfuz, kuvvetli bir yumruk, bir diktatör yoktu. İttihat ve Terakki içinde en geniş ve kat'î bir liberalizm ve bir müsavat hüküm sürüyordu. İtaat edecek olanlar bu itaatın lüzumuna kanaat getirmeli idiler. Ondan başka hiçbir şey itaata icbar edemezdi. Çünkü hep müsavi idiler, hep "kardeş" idiler.
Eğer Talât olmasaydı İttihat ve Terakki olmazdı. Meşrutiyet'ten sonraki devre hakkında benim kat'î kanaatim budur. Talât, İttihat ve Terakki'nin kubbe taşı, çimentosu ve temeli idi. Onun bitmek tükenmek bilmeyen sabrı ve tahammülü vardı. Herkes derdini ona dökmeye koşar, bütün şikâyetlerini ona anlatırdı. O herkesin nazını çekerdi. Kimini okşamak lâzımdı, kiminin yüzüne gülmek icap ederdi.
Reklam
Beni bir gün sokakta vuracaklar derdi. Alnımdan kan akarak yere serileceğim. Yatakta ölmek nasip olmayacak. Ziyanı yok varsın vursunlar Vatan benim ölümümle bir şey kaybedecek değildir. Bir Talat gider, bin Talat yetişir.
Sayfa 118Kitabı okudu
Vatanlarına karşı kalplerinde hudutsuz bir aşk duyanlar ittihat ve terakki bayrağı altında çarpışmaktan geri durmadılar.
İttihat ve terakki kendi azalarını ve fertlerini değil, vatanı yükseltmeye azmetmişti.
İttihat ve terakki paylaşılmak üzere bulunan bir vatanı kurtarmak için milletin vücud bulmuş bir isyan ve fedakarlık mahsülü idi.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.