Bir Tramvayı Kaçırma Töreni
"Aşkı kaçırdım, ama tramvayı kaçıramazdım asla, işte geldiiim! Ne oynuyoruz? Hadi blum oynayalım, fal açalım, pastra, kızmabayan, Maça Kızı, Papaz Uçtu???" diyor Blanche.
Stanley Kowalski: Maça Papazı - kalbi kara. Stella Kowalski: Kupa Kızı - yavaş kalbi.
Blanche DuBois: Kim? Ben mi? Bana mı seslendiniz? Ben tek kaldım.
Stella! Stella! diye haykırıyor biri sokaktan,
Blanche DuBois: Bu tramvayı kaçırma, diyor bir ses içinden Fransız Mahallesi, New Orleans: Nasıl yalnız döner uzak değirmenler. Kimselere ihtiyacı yoktur uzak değirmenlerin, donmek için, rüzgâra bile.
17 yaşında bir talebeyle ilişkisine gelince söz, herkes susuyor. Kowalski hariç. Feryat figan hala sokaktan.
Allan Grey, müntehir kocası giymiş onun geceligini. Bir çamaşır gibi sallanıyormuş ipte, karısının giysisiyle, henüz kurumamış...
"Adım Grey, kendim gece, üstümde gecelik" demiş ve süzül müş ölümün muazzam uyku derinine. Blanche o odada uyumuş o gece öyle, kocası tavanda ípte.
Selam olsun sana New Orleans ve elveda! Bir yabancı gibi geldim, geçtim sevgili tramvaylarınla! Yolcu denebilir mi bana, insan böyle kibar ve soylu olunca?
Siz, koluma giren beyaz gömlekliler: Her kimseniz, biliniz ki tanımadığım insanların hoşgörüsüne her zaman güvendim ben. Böyle incitmeden birbirimizi yabancı kalalım, herkes kendi yoluna.
Herkes yoluna ama New Orleans burda kalsın, burda cehennemin en dibinde.
Tennessee Williams