John Holt Gönderileri
John Holt kitaplarını, John Holt sözleri ve alıntılarını, John Holt yazarlarını, John Holt yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Fakat kendini bir tür makineye çevirmiş bir yetişkinle başa çıkmak, onlar için kör olmak ya da çok kalın bir sis tabakasının içinde yolunu bulmaya çalışmak gibidir. Duyguları oradadır ama onları göremezsiniz.
Sayfa 105Kitabı okudu
Keşfettiğim bir şey var ki, bir hata yaptığınız zaman garip bir rahatlama duygusu hissediyor ve stresten kurtuluyorsunuz. Bir hata yapınca, artık bir tane daha yapacak mıyım diye endişelenmenize gerek kalmıyor. Dar bir halatın üzerinde yürürken düşmekten korkuyorsunuz, ama bir kere düşünce artık korku kalmıyor.
Aslında neredeyse kimsenin sormadığı çok basit bir soru var. Öğretmenler olarak yaptığımız şeyler arasından hangileri öğrenmeye yardım ediyor ve hangileri öğrenmeyi engelliyor? Bu soruyu çok az sormamızın nedeni, eğer öğrenci de bir sorun yoksa, çoğunlukla tüm öğretilenlerin öğrenmeyi sağladığını ve bu yüzden düşünmemiz gereken tek şeyin sadece çocuklara ne öğretileceğine karar vermek olduğunu varsayıyoruz. Eğer bir gün biz öğretmenlerin yaptığı bazı şeylerin işe yarar, bazı şeylerin gereksiz ve apaçık zarar verici olduğunu anlayabilirsek, işte o zaman neyin ne olduğunu sormaya başlayabiliriz.
Sınıfımızdaki gerçek düşünürler ise, istisnasız, kendisini yetişkinleri memnun etmek zorunda hissetmeyen çocuklar oluyor. Bunların bazıları iyi öğrenciler, bazıları pek iyi değil; ama iyi ya da kötü, bizi değil kendilerini memnun etmek için çalışıyorlar.
Çocuklara bir şeyler ögretmek benim mesleğim ve seçtiğim görevdi, eğer onlara öğrettiklerimi öğrenmiyorlarsa, o zaman onlar öğrenene kadar yeni ögretme yollar denemek ve işe yarayan yollar bulmak da benim mesleğim ve seçtigim görevin ta kendisiydi.
Zekanın gerçek ölçütü neyi nasıl yapacağımızı ne kadar bildiğimiz değil, ne yapacağımızı bilmediğimiz durumlarda nasıl davrandığımızdır.
Çocukların yüzlerindeki ifadeler,
“Bizi okula siz getirdiniz, şimdi ne yapmamızı istiyorsanız yaptırın” der gibiydi.
Merak etmek, soru sormak, yorum yapmak… Bunlar okulun dışında olan şeylerdi, içinde değil.
Test-sınavı-not üçlüsü öğrencilerin, öğretmenlerin ve okulların, öğrencilerin yalnızca küçük bir parçasını biliyor olmalarına rağmen -tabi öğreniyorlarsa- bilmeleri gereken her şeyi biliyorlarmış gibi davrandıkları ortak bir oyunda rol almalarını sağlamayı amaçlayan devasa bir ticaret gibi görünmeye başlıyor. Öğrencilere hazırlanma fırsatı vermek için değilse, neden sınavlara her zaman önceden duyuruyoruz?
Uzun yıllardan beri onlara öğrettiklerimizi neden öğrenmediklerini anlamaya çalışıyorum.
Vardığım sonuç şu: çünkü onlara öğretiyoruz, bir diğer deyişle, zihinlerinin içindekileri kontrol etmeye çalışıyoruz.
Bir çocuğun zihninde kesin olarak yer eden tek yanıt, kendisine sorduğu veya sorabileceği bir sorunun yanıtıdır.
İnsanları zekileştirmemiz gerekmiyor. İnsanlar zaten zeki doğuyor. Tek yapmamız gereken onları aptallaştıran şeyleri yapmaktan vazgeçmek.
İnsanlara isimler ve listeler verebiliriz. Ancak zihnimizdeki yapıları gösteremeyiz, bunu kendilerinin oluşturması gerekir.
Kötü yapılmış bir açıklama, hiç yapılmamış bir açıklamadan çok daha kötüdür.