Ekonomi Lisans ve İngiliz Edebiyatı Yüksek Lisans derecelerini Tokyo Üniversitesinden aldı. Natsume Sōseki hakkındaki denemesi ile 27 yaşında edebiyat eleştirmeni olarak Gunzo Edebiyat Ödülünü kazandı. Hosei Üniversitesinde eğitim verirken ağırlıkla modernlik ve post-modernlik üzerine yazan Karatani, kendisinin ana kitaplarından olan Metafor Olarak Mimari'nin konseptini biçimlendiren dil, sayı ve para kavramlarına önem verdi.
1975 yılında Yale Üniversitesi'ne Japon edebiyatını öğretmesi için misafir profesör olarak davet edildi. Sonrasında, Paul de Man ve Fredric Jameson ile tanışarak formalizm üzerinde çalışmaya başladı.
1990 yılında Columbia Üniversitesi'ne misafir profesör olarak katılan Karatani, o tarihten beri düzenli olarak ders vermeye devam etti.
Karatani 2000 yazında Japonya'da Yeni Birlikçi Hareket'İ (NAM) kurdu.[2] NAM, LETS (Local Exchange Trading Systems, piyasa dışı para birimine dayalı Yerel Borsa Ticaret Sistemleri) sistemi deneyinden esinlenerek anti-kapitalist / ulus-devlet birliği olarak tasarlandı. Ayrıca üç aylık Japon gazetesi Hihyōkūkan'da ( Critical Space ) Akira Asada ile birlikte editör olarak çalıştı.
Kinki Üniversitesi İnsan Bilimleri Uluslararası Merkezi kürsüsünden 2006 yılında emekli oldu.
Aristoteles üretken iş (poesis) ifadesinden şiir ve tarımı anlıyordu. İmalat ve teknolojiye karşı Atinalıların genel küçümsemesini paylaşıyordu. Bu nedenle tarımın bir tür teknolojiden geliştiğini göremiyordu.
Gödel zımnen Platoncuydu. Cantor'un sürekli dizi hipotezinin karar verilemezliğini göstermişti, ama bu hipotezin hatası söz konusu olduğunda, Gödel’in bu hipotezi biçimsel olarak ispatlamasa da düşünme yoluyla sezgisel olarak kavrayabileceğini iddia ettiği söylenir. Bir temelin olmadığını olumsuz bir şekilde kanıtlama işini biçimsel ispatlama yoluyla "icra etmişti". Bunun tek sebebiyse, daha öte bir temele gerek duymayan matematiksel töze a priori olarak inanmasıydı. Olumlu bir şekilde yazmak yerine olumsuz bir şekilde ima eder Gödel. Öyleyse Wittgenstein'in husumetinin gerçek hedefi, Russell’ın temele duyduğu samimi inançtan çok, Gödel'in "olumsuz teolojisi" biçimsel temellendirmeyi uydurma bir inançla yapı- bozumuna uğratması- değil miydi?
Günümüz dünyasının kamusal alan ile ilgili genel geçer kabulü demokrasi adıyla bireysel özgürlük sunumudur. Ancak demokrasi, kişiye bu bireysel özgürlük alanındaki haklarını ne kadar yaşatmaktadır? Kamusal ahlak ve etik normları ne kadar doğru ve birey bu kurallar karşısında ne kadar kendisidir?
Bu konu ile ilgili daha da sorular ve eleştiriler
Marks’ın manifestoda kutsallaştırdığı devrimin öznesi işçi sınıfı zincirlerinden kurtulup orta sınıf artı değer paylaşımına fit olmuşsa ve dahi ekonomi politik gerilim kendinde bir devrim için yeni bir özne tarih yapıcı yeni bir diri güç arıyorsa nereye bakmalı? Örgütlenme üşengeçliği için yeni bir elma şekeri gerek. Tam da burada kent ile Marks arasında yeni bir hesaplaşmadan yola çıkan yazar elma olarak tüketim nesnesini şeker olarak da yanlış biliçlendirilerek kandırılan tüketiciyi öne itiyor.... tüketicilerin örgütlü devrimini yeni Marksist praksis olarak düşünsek mi acaba derken klasik İngiliz pub işçi sınıfını mumla arasak yok diyor... kafa açıcı bir kitap
Ev taşıdığım için uzadı…
Kojin Karatani’yi felsefe öğretmeni arkadaşım tavsiye etti. Gerçekten çok hoşuma gitti. Felsefeyi bu kadar kolay okuyabileceğimi düşünmemiştim. Bu, yazarın üslup ve kurgusundan ileri geliyor.
Kitap, İyonya ve Atina üzerinden felsefenin kökenine değiniyor. Bunu yaparken de “izonomi” üzerinden ilerliyor. Çok güzel bir eser..
Yazarın diğer eserlerini de inceliyorum..