Lydia Millet, 1968’de Boston’da doğdu. North Carolina Üniversi¬tesi’nden mezun oldu. Utne Reader, New York Times gibi dergi ve ga¬zetelerde makaleleri yayımlandı; ayrıca Darth Vader’dan rock yıldızlarına ve Hustler’daki redaktörlük deneyimine kadar pek çok konu¬da yazılar kaleme aldı. Bugüne dek sekiz roman ve bir öykü kitabı ya-zan Millet, 2003 yılında Benim Mutlu Hayatım’la PEN-Amerika Kurgu Ödülü’ne layık görüldü. Çaresizlik Kuyusu adlı öykü kitabıyla da 2010’da kurgu dalında Pulitzer Ödülü’ne aday gösterildi.
"İnsanlar tutku istediklerini söylediklerinde kastettikleri yenilik hissiydi; güzel olan yerine onaylanmışı istiyorlardı; mücadele yerine dışarıdan bakılınca güçlükle kazanılmış gibi görünen kolay bir zaferdi istedikleri."
"Ve onun gözlerinde, insanlığın daha iyi bir yer özlemini gördüm; insanların gaddar olmadığı ve yapılan gaddarlık için intikam istemediği bir yer; aslında insanın artık insan olmadığı bir yer."
Kurgu ve gerçekliğin müthiş ahenginin yakalandığı ve
Lydia Millet' in mizahıyla perçinleştirilmiş konuları, kaleminden ödün vermeden cesurca anlatıldığı (2010 Pulitzer Ödülü adayı) bu kitabın neden bu kadar az ilgi görmüş olduğuna şaşırdım.
Simyacı gibi bilgiyi (nasihati) insanın gözüne koymadığı için olabilir mi acaba? "Düz Dünyacılar" ın sesini duyar gibiyim: "Bir fincan kahvenin yanında durabilen en güzel kitap kapağı onda" diyorlardır:)Ben karışmıyorum yahu kimsenin kahvesine, sonuçta kimsenin kahvesinin kahyası değilim ki "keyfim" kaçsın...
Aklıma Nobel Edebiyat Ödüllü yazar
Rabindranath Tagore geldi, neredeyse Türkiye'de benden başka kimse okumamış, zira çok keyifle okuduğum kitaplarına dair incelemeler ve alıntıların büyük bir kısmı bana ait... Normal bir durum aslında ama bana neden anormal geliyor bilmiyorum. Benim kişisel kuruntularımdan bir tanesidir her halde. (Beni köyümün yağmurlarında yıkasınlar)
Çaresizlik Kuyusu, toplamda 10 tane hikayeden oluşmaktadır. Başta da söylediğim gibi kurgu ve gerçekliğin iç içe geçtiği ( neredeyse ayırt edilemediği) bu hikayelerin ortak özelliği ünlü insanlarların hayvanlarla olan olumlu veya olumsuz deneyimleridir. İnsan-hayvan derken
Beyaz Diş 'deki gibi hayvanların düşüncelerine başvurulmuyor tabiki. Kitap ismini, ilk hikayesi olan "Yavru Maymunlarda Bağlanma" da geçen dramatik bir konudan almıştır. En çok bu hikayesi olmak üzere diğer tüm hikayelerini çok beğendiğimi belirtmek isterim.Yazarın okura hoyrat davranmadığı ve farkındalık, bilgi, mizah, dolu bu kitabın siz değerli okurlarca da okunması tavsiye ederim.
Sevgi içimizde
Öncelikle bu kitabı bir youtube videosunda keşfedip okuduğum için çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Ve bu kitabı neden bu kadar az insanın okuduğuna anlam veremediğimi söylemek istiyorum. Belki bu tarz incelemelerle okunabilme popülasyonunda bir artış sağlayabiliriz.
Kitap 10 tane öyküden oluşmaktadır. Insanoğlunun hayvanlara karşı acımasız davranışlarını konu alan hayli ilginç bir kitap diyebiliriz. Açıkçası öyküleri okurken gerçek olup olmadıkları konusunda bir şüpheye düşüyorsunuz fakat ufak bir araştırma yapınca öykülerin birçoğunun gerçek olduklarını keşfettim. Kitaptaki kişiler bilim ve sanat dünyasından tanıdığımız insanlardan oluşmaktadır. Tomas Edison ve fil arasında geçen öykü en çok etkilendiğim öykülerden bir tanesiydi.
Hayvanları çok seviyorsanız bu kitap sizde derin yaralar açabilir ama insanoğlunun acımasız yanını gözler önüne sermesi dolayısıyla oldukça etkileyici bir kitaptı. Kitabın mizah yönü de var o da sanırım bir parça gönül ferahlatmak veya anlatımları yumuşatmak adına tercih edilmiş diye düşünüyorum :)
T. çok erken yaşlardan itibaren para odaklı bir yaşamı hedefler.Bu doğrultuda yaşamını kurar, başarı da sağlar.
Hayatındaki kırılma noktaları ( onlardan bahsetmeyeceğim) tüm hayatını, hatta varoluşa dair her şeyi sorgulamasına neden olur.Lydia Millet’in Çaresizlik Kuyusu kitabının tüm öykülerinde hayvanların sesini duymuştuk.Ölüler Nasıl Düşler’de de kahramanın değişim ve dönüşümü sonucu, doğaya özellikle hayvanlara yaklaştığını görüyoruz.
Ölüler Nasıl Düşler Lydia Millet’den okuduğum üçüncü kitaptı ve en çok beğendiğim kitabı diyebilirim.