Mahmut Goloğlu sözleri ve alıntılarını, Mahmut Goloğlu kitap alıntılarını, Mahmut Goloğlu en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Halifenin atanma şekli, koşulları, her zaman gerekli olup olmadığı hakkında ne Kuran'da, ne de hadislerde, yani Peygamber'in ilke niteliğindeki sözlerinde herhangi bir hüküm ve açıklık yoktur. Bu da olağandır. Çünkü, halifelik dinin temel sorunlarından değildir, milletin kendi işidir, politik bir sorundur. Zamana, alışkanlıklara göre değişir. Bu nedenle, Peygamber ölürken yerine bir halife bırakmamıştır. Her ne kadar bazıları Ali ve bazıları Ebûbekir hakkında halifelik için belge olduğunu ileri sürerlerse de bu doğru değildir. Böyle bir belge ve esas olmadığından, Peygamber'in yakınları kimin halife olacağı konusunda anlaşmazlığa düşmüşlerdir.
Bir milletin kişileri, ancak bir eğitim görebilir. İki türlü eğitim, bir memlekette iki türlü insan yetiştirir. Bu ise duygu ve düşüncede birlik ve beraberlik amacını bozar.
Bugünkü Cumhuriyet'in gelecekteki çocukları bugünleri düşündükçe, Cumhuriyet'i yıkmak isteyen ya da içi bu ateşle yanan hainleri kışkırtma ve cesaretlendirme yolunda ilk araç olarak İstanbul basınını göreceklerdir.
General Harbord – Bazı kişilerin intihar ettiklerini biliyoruz, şimdi de bir milletin intiharına mı şahit olacağız?
Mustafa Kemal Paşa – İçinde bulunduğumuz durumda yapmak istediğimiz şey ne askerlik açısından, ne de başka bir açıdan izah edilemez. Fakat, her şeye rağmen, yurdumuzu kurtarmak, özgür ve uygar bir Türk Devleti kurmak, insanca yaşayabilmek için bunu yapacağız.
General Harbord – Başaramazsanız ne olacak?
Mustafa Kemal Paşa – Şerefsiz bir ölüme katlanmaktansa dövüşerek ölmeyi tercih edeceğiz.
General Harbord – Sizin durumunuzda olsaydık biz de aynı şeyi yapardık.
Bu saray artık Tanrının gölgesi olduğunu iddia edenlerin değil, gölge olmayan, gerçek olan milletin sarayıdır. Ve ben burada milletten bir kişi, bir konuk olarak bulunmaktayım.
“Millet'in genel yaşantısında orduyu politikadan ayırmak ilkesi, Cumhuriyet'in daima göz önünde tuttuğu bir politikadır. Şimdiye kadar izlenen bu yolda, Cumhuriyet orduları vatanın gücü ve güvenilir kurtarıcısı olarak, saygılı ve güçlü bir mevkide kalmıştır. Bunun gibi, bağlı olmakla gönül huzuru ve mutluluk duyduğumuz İslam Dini'ni de, yüzyıllardan beri alışılmış olduğu üzere, bir politika aracı olmak durumundan çıkarıp yükseltmenin gerekli olduğu gerçeğini görüyoruz. Tanrısal ve kutsal olan inanç ve vicdan duygularımızı, karmakarışık ve renk renk her türlü çıkarların ve aşırı isteklerin sahneye çıktığı politikadan ve politikanın bütün örgütlerinden tezce ve kesinlikle kurtarmak, milletin dünyadaki ve ahiretteki mutluluğunun emrettiği bir zorunluluktur.”
Sultanlıkla yönetilen öteki ülkelere benzemez. Orada, babasının oğlu olmaktan başka hiçbir özelliği olmayan bir adam, devletin yürütme gücünü eline alıyor, istediği gibi davranıyor.
Bir milletin kişileri, ancak bir eğitim görebilir. İki türlü eğitim, bir memlekette iki türlü insan yetiştirir. Bu ise duygu ve düşüncede birlik ve beraberlik amacını bozar.
Sayfa 10 - Başnur Matbaası 1976, Manisa Mebusu Vasıf Bey ve arkadaşlarının Tevhidi Tedrisat hakkında verdiği kanun teklifindenKitabı okudu
Huzur ve asayişi getirecek denen bu kanunun huzuru bozacağından kuşkulanıyorum. İşte görüş ayrılığımız buradan çıkıyor. Yoksa en küçük bir bozguncunun en şiddetli bir cezaya çarptırılmasına ben de taraftarım. Bu bakımdan kanunun yeniden incelenmesini istiyorum.
...Türk milletinin, 1919 yılında başlayan ve bir ihtilal olarak nitelenemeyen “yok olmaktan kurtulma çabası”, yani “Milli Mücadele”, sonunda, bir savaş devresini içine aldığı gibi, bir ihtilal için gerekli unsurları da kapsamış olmakla beraber aslında hiçbir şeyi yıkmak amacı ile başlamamış ve fakat kendiliğinden yıkılan ya da yıkılacak duruma gelen eski kötü düzenin yerine de, her alanda, “daha yeni” ve “daha ileri” bir düzen getirmiştir.
Sivas Kongresi’nin değeri de, Mustafa Kemal Paşa’nın büyüklüğü ve eşsizliği de buradadır; ve bunun içindir ki, Mustafa Kemal Paşa bir “ihtilalci” değil, bir “kurtarıcı” ve bir “hükümet darbesi hazırlayıcısı” değil, bir “devlet kurucusu”dur.
Ve milletinin devrim hedeflerine karşı gösterdiği uygarca ilgiden çok mutlu olan Mustafa Kemal Paşa; 11.10.1925 de İzmir'deki konuşmasında, "Kendimi kutluyorum, çünkü sizden biriyim."dedi.
Mustafa Kemal Paşa, 25 Mart 1931 gününde,
şu açıklamayı yaptı: “Milletlerin tarihinde bazı
dönemler vardır ki, belli amaçlara varabilmek
için maddi ve manevi tüm güçlerin hepsini bir
araya toplamak ve aynı doğrultuya dönmek
gerekir. Yakın yıllarda milletimiz böyle bir
toplanma ve birleşme davranışının önemli
sonuçlarını almıştır. Memleketin ve devrimin
içeriden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere
karşı korunması için, bütün Milliyetçi ve
Cumhuriyetçi güçlerin bir yerde toplanması
gerekir. Kurulduğu günden beri bilim alanında
halkçılık ve milliyetçilik inançlarını tam bir
inanışla ve bağlılıkla yaymaya çalışan ve bu
yolda memnunluk verici hizmetlerde bulunmuş
olan Türk Ocakları’nın, aynı esasları politika ve
uygulama alanında gerçekleştiren Partimle, tüm
anlamıyla tek bir varlık olarak çalışmalarını
uygun gördüm. Bu kararım, bu milli örgüt
hakkında duyduğum güveni anlatır. Aynı türden
olan güçler, ortak amaç yolunda
birleşmelidirler.”