Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mehmet Mazak

Mehmet MazakGündelik Hayattan Renklerle Eski İstanbul yazarı
Yazar
Çevirmen
7.2/10
13 Kişi
54
Okunma
1
Beğeni
2.228
Görüntülenme

Hakkında

1971 yılında Mersin’in Erdemli ilçesinde doğdu. İlk ve ortaöğrenimini burada tamamladı. 1995 yılında Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi'nden mezun oldu. 1998 yılında “İstanbul’da Kayıkçı Esnafı ve 1802 Tarihli Kayıkçı Esnafı Sayım Defteri” konulu yüksek lisans tezini tamamladı. İlk kitabı 1998 yılında “Eski İstanbul'da Deniz Ulaşımı” adıyla İDO tarafından yayımlandı. Daha sonra İstanbul’un aydınlatma ve ısıtma tarihi ile ilgili olarak“Osmanlı'dan Günümüze Havagazının Tarihçesi” kitabı üç cilt halinde İGDAŞ tarafından yayımlandı. Bu yayınları 2000 yılında “İstanbul Depremleri”, 2001 yılında“Osmanlı'da Çevre ve Sokak Temizliği”, 2006 yılında “Baki Kente Ab-ı Beka Hamidiye” kitapları takip etti. İstanbul şehir tarihi ve kültürü üzerine çok sayıda makalesi yayımlanan Mehmet Mazak bazı dergilerin yayın ve bilim kurullarında bulundu. Çalışmalarına İstanbul’un 1850-1930 yılları arasındaki sosyal değişimi ve gündelik hayatı üzerine araştırmalarıyla devam etmektedir. 1996 yılında Aynur Hanım’la evlendi. Bu evlilikten 18 Nisan 2001 yılında Beyzanur,19 Mart 2003 yılında Betül, 23 Ekim 2008 yılında Mehmet Emre dünyaya geldi. İş hayatına 1995 Ağustos’unda İstanbul Kültür Sanat A.Ş.’de eski Eserler ve Arşiv Uzmanı olarak başladı. İki yıl burada çalıştıkdan sonra Haziran 1997 yılında İGDAŞ (İstanbul Gaz Dağıtım A.Ş.)’e geçti.2007 Yılında tekrar İstanbul Kültür Sanat A.Ş.’ye geri döndü, burada kültür yöneticiliği yaptıktan sonra Ocak 2011 yılında Sultanbeyli Belediyesi'nr Kültür Müdürü olarak geçti. Halen Sultanbeyli Belediyesi'nde Kültür ve Sosyal İşler Müdürü olarak iş hayatıdevam etmektedir.
Unvan:
Türk Araştırmacı Yazar
Doğum:
Erdemli, Mersin, 1971

Okurlar

1 okur beğendi.
54 okur okudu.
3 okur okuyor.
50 okur okuyacak.
1 okur yarım bıraktı.
Reklam

Çevirdiği Kitaplar

Tümünü Gör

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Osmanlı'da temizlik
İskoçyalı asilzade ve İngiliz milletvekili H. Munro Butler Johnstone da, Türklerin temizliğine hayran olan Avrupalılar’dandır. “Türkler” isimli eserinde bu konuda şöyle demektedir: Osmanlı sadece yeryüzünün en kibar milleti değil, aynı zamanda en temizidir de... Gerçek şu ki, temizliğin dışında nezaket hiç bir şey ifade etmez. Her ne kadar “temizlik dindarlığın diğer bir adıdır” sözü Hıristiyanlar tarafından da söylense bile, onu uygulayanlar Osmanlılar’dır. Temizlik onlar için sadece sıhhat amacıyla uyulan bir şey değildir. Onu dinî görevlerinden biri sayarlar. Hıristiyanlar pislik bulaşmış bir şeyi temiz kabul etmezler; fakat bir Türk pisliğe hafif temas etmiş bir şeyin kirli olduğunu kabul eder. Temizlik konusundaki hassasiyetlerinin bir sebebi de abdesttir ki onu diğer milletlerden daha sık alırlar. Durulamak, temizliğin temelidir. Daha ötesi, Türklere göre evler de insanlar gibi tertemiz ve kirlenmemiş olarak tutulmalıdır. Her Türk evinin eşiğinin üstünde ısmarlama pirinç harflerle ‘Pis hiç bir şey bu eşiklere değmesin’ yazılmaktadır. Bundan dolayıdır ki hiçbir moda veya özenti, Türkler’i ayakkabılarını kapı dışında çıkarmaktan alıkoyamıyor.”
Reklam
...III. Murad 1576 yılında, Atmeydanı'nı yılda bir defa Beyazdı Camii avlusunun ise ayda iki kere Hıristiyanlara süpürtülmesini istemiştir. Bu görevlendirmenin muhtemelen vergi muafiyeti karşılığında verildiği anlaşılmaktadır.
Şehr-i İstanbul'da Kayıklar ve Kadınlar
"Hamlacılarda kürekleri çekerlerken hanım müşterilere bakmamaya özen gösterirler. Hamlacılar için kural hanım müşterilere bakmadan sağ veya sol omuz hizasından başka yöne bakması şeklindedir."
Kadınların temizlik işlerinde çalışmaya başlaması
İstanbul’daki değişimleri yavan ve sıradan kılan bir manzara ile karşılaştım. Yüzleri peçesiz, gri pantolonlar giyinmiş Türk kadınlar sokakları süpürüyorlardı. Sonradan öğrendiğime göre bunlar, Osmanlı başkentinin tek temizlik görevlileriydi ve bu zorlu işle uğraştıkları sırada onları dikkatle izleme zahmetine katlanan biri, çoğunun genç ve güzel yüzlü olduğunu görebilirdi. İçlerinden birine gülümsediğimde, bana tatlı, cüretkar ve kadınsı bir zarafetle dolu bir gülümsemeyle karşılık verdi. Bu kadın çöpçülerin dokunaklı görüntüsü bendeki etkisini hiç yitirmedi. Kadınların bu işi yapmasına içerlendiğimden değil; zira çalışmak hayattaki en soylu şeydir ve tüm bir şehrin daha temiz ve sağlıklı hale gelmesini sağlayan faydalı bir iş iki kat değerlidir. Durmaksızın yerleri süpüren, pervasız trafikten sıyrılmak için sürekli manevralar yapmak zorunda kalan bu sessiz, gri figürlerin görüntüsünde bana asıl acı veren şey, bunların Osmanlı depdebesinin hüküm sürdüğü günlerde satın alınan, üzerlerine titrenen ve gözlerden ırak tutulan kadınlar olduğunu düşünmekti. O zamanlar bu kadınlar fetihçi bir soyun haz kaynağıydı. Şimdi ise yenilgiye uğramış ve aciz duruma düşmüş olan o fetihçiler, kadınlarının, beş yüz yıldan uzun süre boyunca peçesiz yürümelerini yasakladıkları bu sokakları temizlemelerine izin veriyorlardı.
Gerçektende umumi tuvalet konusunda Osmanlı toplumunun, çağdaşları Batılılardan çokça ileri olduğu rahatlıkla söylenebilir. İngiltere Kralı VIII. Henri'nin 1544 yılında Cambridge kasabasının sokaklarını kaplayan dışkı ve pislikten şikâyet etmesi bu anlamda manidardır.
Sayfa 130Kitabı okudu
Herşey bir şehri sevmemle başladı..
Şehrin Sesi
Şehrin Sesi
Reklam
Her medeniyetin kendi bir kimliği ve inanç sistemi vardır. Bizim medeniyetimizin kimliğini İslam oluşturur.
Şehrin Sesi
Şehrin Sesi

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
198 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 günde okudu
Değerlendirmeme kıymetli yazar/şair Cahit Zarifoğlu'nun bir ifadesiyle başlamak istiyorum: Güzelce, muhteşemce. Okuduğum kitabın bendeki hissiyatı özetle bu ama tabii ki bunun detaylarını izah etmek için sabırsızlanıyorum. Kitap, yazarın da kitabın arka kapağında ifade ettiği gibi İstanbul'a dair Boğaziçi ve kayık kültürümüze ait
Boğaziçi ve Kayık Kültürü
Boğaziçi ve Kayık KültürüMehmet Mazak · Yeditepe Yayınevi · 20105 okunma
296 syf.
8/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Özel ilgi duyduğum Mersin tarihi ve gelişimi üzerine yazılmış az sayıda kitaptan biri. İçeriğinde Selçuklular öncesinden başlayarak Osmanlı dönemi sonuna kadar Türk Denizcilik tarihine de ait genel bilgiler verilmiş. Mersin, genel anlamda biraz yüzeysel tanıtılmış ancak kentin kuruluşunda etkili olan iç ve dış etkenlere, idari tarihçesine ve nasıl olup da bir liman kenti haline gelmesine ait etmenler ele alınmış. Buraya kadar hızlı ve akıcı bir okuma sunan yayın. Mersin'de gelişen limanı ve deniz ticaretini, belgeler üzerinden inceleme başlayınca (osmanlıcadan çevrilen belgelerle) daha ağır ve akademik bir dile bürünüyor. Ayrıca kitapta şehirdeki deniz ticaretinin günlük hayata olan etkileri de incelenmiş. Genel olarak yararlı bulduğum kitap, araştırmaya yönelik bir yayın olmuş. Anlatımın o dönemi gösteren arşiv görselleriyle de desteklenmesini beklerdim ancak ne yazık ki kitabın kapağında bile içeriğinden daha fazla resim var.
Mersin Limanı Tarihi
Mersin Limanı TarihiMehmet Mazak · Yeditepe Yayınevi · 20143 okunma
Reklam
302 syf.
9/10 puan verdi
·
17 saatte okudu
İstanbul'un kapısı Sultanbeyli veya Sutanbeyliği veya Sultanbeyli Çiftliği. İstanbul'u fethetmeden, öncelik Kocaeli'de. Bu yüzden de bu stratejik noktanın alınması gerek. Sultanbeyli'nin (Aydos Kale'sinin) fethedilmesiyle başlayan ve cumhuriyet dönemi Sultanbeyli'si ile devam eden yarısından fazlası belge olan güzel bir kitap.
İstanbul'un Kapısı - Sultanbeyli Tarihi
İstanbul'un Kapısı - Sultanbeyli TarihiErhan Afyoncu · Yeditepe Yayınevi · 201311 okunma