bir insan bizi değiştirmeyi başarabilir.
arzuladığımız hatta içimizde sarsılmadan ya da uyanmadan gizli durduklarını bildiğimiz özellikler, aşık olduğumuz saniye, onlarla birlikte yaşamaya alışkın olduğumuz öteki özellikleri kovarlar.
bir daha kendimizi tanıyamayız. daha güzel, daha uysal, daha bilge oluruz. kibrimizden ve fesatlığımızdan kurtuluruz. en kötü düşmanımıza boyun eğecek durumdayızdır.
her ağacı, her caddeyi, her dakikayı mutluluğumuzla ışıtırız ve onların o zamana kadar keşfedilmemiş güzelliklerine şaşırırız. kendimizi gökyüzüyle, yağmurla, rüzgarla bir hissederiz.
nihayet bu dünyaya aitizdir ve nihayet artık bu dünyaya ait değilizdir.
İnsanların, iddia ettikleri gibi, aşka yeteneksiz olduklarına inanmıyorum. Gençlik aşkı yaşamamış, zamanını bilemeyecek kadar erkenden ölüm korkusuyla aşklarını haykırmış mutsuz ruhlar tarafından buna inandırılıyorlar.
Sevdiğim hiç kimse beni sevmemişti; beni seven hiç kimseyi sevmemiştim. Bir arıza ya da kibir. Mutluluk ulaşılmaz olandı. Ulaşılabilen ise, sahte mutluluk olmalıydı.
İnsanların yaşamış olmaya bile degmeyen önemsiz olaylardan oluşan dağları belleklerine neden yığdıklarını ve neden onları yüz defa belki de daha fazla eşeleyip durduklarını ve sanki yaşamaya değmiş bir yaşamın kalıntı olmaya uygunlarmış gibi sunduklarını da anlayamıyorum.
Hiç kavuşma ümidi olmadan beklemek mümkünse işte ben onu yaptım. Aslında bugün hala bekliyorum beklemek benim tabiatım haline geldi, Nafilelik uzun süredir incitmiyor beni.