Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Muhammed Mütevelli Şaravi

Muhammed Mütevelli ŞaraviKur'an Mucizesi yazarı
Yazar
9.7/10
6 Kişi
29
Okunma
21
Beğeni
6,3bin
Görüntülenme

Hakkında

Mısırlı âlim. Muhammed Mütevellî eş-Şa‘râvî 15 Nisan 1911’de Mısır’ın Dekahliye muhafazasının Mîtgamr şehrine bağlı Dekâdûs köyünde doğdu. İlk öğreniminin ardından Kur’ân-ı Kerîm’i ezberledi ve 1926’da Ezher’in Zekâzîk’teki ilkokuluna kaydoldu, 1932’de lise bölümüne başladı. Henüz lisede iken Vefd Partisi’ni, dolayısıyla Mustafa en-Nehhâs’ı destekledi. Dinî konuların yanı sıra içtimaî ve siyasî meselelerle de meşgul oldu; öğrenci hareketlerine katıldı ve talebe birliğinin başkanlığını yaptı. 1934’te öğrenci olayları sırasında tutuklandı ve bir ay kadar hapiste kaldı. Liseden sonra 1936’da Kahire’ye giderek Ezher’e bağlı Külliyyetü’l-lugati’l-Arabiyye’ye girdi. Buradaki hocaları arasında o sırada Ezher şeyhi olan Muhammed Mustafa el-Merâgi, Ahmed Yûsuf Necâtî, Ahmed İmâre ve İbrâhim Hamrûş gibi âlimler vardı. Ayrıca İhvân-ı Müslimîn lideri Hasan el-Bennâ’dan özel ders aldı. Ancak Vefd Partisi’ni desteklemesi İhvân-ı Müslimîn ile arasının açılmasına sebep oldu. 1941’de fakülteyi bitirdi ve 1943’te öğretmenlik diploması aldı. Ardından Ezher’in Tanta, İskenderiye ve Zekâzîk’teki okullarında öğretmenlik yaptı. 1950’de Mekke’deki Melik Abdülazîz Üniversitesi’nin Külliyyetü’ş-şerîa bölümünde hoca olarak çalışmaya başladı. 1960’ta Ezher’e bağlı Tanta’daki okulun, ertesi yıl Evkaf Bakanlığı’nda davet ve fikirle ilgili bölümün müdürlüğüne getirildi. 1962’de Ezher’de ulûm-i Arabiyye müfettişliğine, 1964’te Ezher Şeyhi Hasan Me’mûn’un sekreterlik işlerine müdür tayin edildi. 1966’da, Fransız işgalinden henüz yeni kurtulup eğitim dili olarak Arapça’yı yerleştirmeye çalışan Cezayir’e destek olmak amacıyla Ezher’den bu ülkeye gönderilen Arap dili uzmanları grubuna başkanlık etti ve orada ders verdi. 1970’te Melik Abdülazîz Üniversitesi’nin Külliyyetü’ş-şerîa bölümünde misafir hoca sıfatıyla çalışmaya başladı. 1972’de aynı üniversitenin ed-Dirâsâtü’l-ulyâ kısmının başkanlığına getirildi. 1975’te Mısır’a döndü ve Ezher’den sorumlu bakanlık bünyesinde genel müdür oldu. Aynı yıl Mısır televizyonunda “Nûrun alâ nûr” adlı haftalık programlarına başladı. Nisan 1976’da yaş haddinden emekliye ayrıldıktan sonra Kasım 1976 – Ekim 1978 arasında Memdûh Sâlim’in başbakanlığındaki hükümette Evkaf’tan ve Ezher’den sorumlu bakan olarak görev yaptı. Bakanlığı esnasında Mısır’da kurulan ilk İslâmî banka olan Banku Faysal’ın kuruluşuna izin veren karara imza attı. Bu sırada Mısır televizyonunda cuma günleri yayımlanan tefsir derslerine başladı. Bu programları çok geniş kitleler tarafından ilgiyle takip edildi. 1980’de Mısır Şûrâ Meclisi’ne üye seçildi. Uzun süren bir hastalıktan sonra 17 Haziran 1998’de Kahire’de vefat etti ve Dekâdûs köyünde defnedildi. Şa‘râvî 1983’te Cumhuriyet, 1988’de Devlet Takdir ödülüne lâyık görülmüş, 1998’de Dübey Yılın Şahsiyeti ödülünü almıştır. 1985’te Menûfiye Üniversitesi, 1990’da Mansûre Üniversitesi kendisine fahrî doktorluk unvanı vermiştir. Çeşitli müesseselerin oluşturduğu kurullarda yer almış, 1980’de Ezher’in itibarlı kurumlarından olan Mecmau’l-buhûsi’l-İslâmiyye’ye ve 1988’de Mecmau’l-lugati’l-Arabiyye’ye üye seçilmiştir. Çok yönlü kişiliğiyle farklı makamlarda bulunan Şa‘râvî Avrupa, Amerika, Asya ve Afrika’daki pek çok ülkeye seyahat etmiş ve çeşitli toplantılara katılmıştır. Devlet başkanları Enver Sedat ve Hüsnü Mübârek’le iyi ilişkiler kurmuş, Enver Sedat, İsrail ile Camp David Antlaşması’nı yapmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne gittiği zaman o da yanında bulunmuştur. Birleşmiş Milletler’de ilk cuma namazını kıldırarak burada hutbe okumuştur. İslâm’ın siyasî ideolojilerle ilişkisi olmadığını belirten Şa‘râvî bütün gruplara ve cemaatlere mesafeli davranmıştır. Enver Sedat’ın radikal bir örgütün mensupları tarafından öldürülmesinin ardından aşırı gruplara karşı halkın ve özellikle gençliğin dinî konularda eğitilmesi gerektiğini belirten Şa‘râvî sistemi de eleştirmekten geri durmamıştır. Problemler ortaya çıktıktan sonra İslâm’da çare arandığını ve bütüncül değil tek yönlü bir bakışla bazı iyileştirmeler yapılması yolu izlendiği için bir taraf düzelirken diğer taraftan başka problemlerin ortaya çıktığına dikkat çekmiştir. 1970’li yılların sonundan itibaren Mısır’daki dinî hayat üzerinde etkili olan ve klasik anlamda bir âlim olmaktan çok, geniş kitlelere hitap eden bir vâiz olma özelliği öne çıkan Şa‘râvî’yi, Mısır ve Arap ülkeleri başta olmak üzere dünyanın pek çok bölgesinde ilgiyle takip edilen hutbe, vaaz ve irşad faaliyetleri şöhrete ulaştırmış, fasih Arapça yerine halk dilini kullanması geniş kitleler tarafından izlenmesini kolaylaştırmıştır. Adına yayımlanan kitaplar geniş bir okuyucu kitlesi bulmuş, el-Ehrâm ve el-Ahbâr gibi yarı resmî gazetelerde her gün onun sözlerine yer verilmiştir. Halk kitleleri yanında resmî makamlarca da kabul görmesinde İslâm’ın siyaset üstü bir din olduğunu savunması ve aşırı grupları eleştirmesi etkili olmuştur. Klasik mânada bir Kur’an müfessiri olmayan Şa‘râvî yaptığı sohbetlerde âyetleri tefsir ederken önce kelimelerin sözlük anlamlarını ve delâlet ettikleri mânaları belirttikten sonra âyetleri sade bir üslûpla açıklar, ardından diğer âyet ve hadislerle bağlantısını kurardı. Çok sayıda fetva veren Şa‘râvî kendisine yöneltilen sorular çerçevesinde kadın konusunda da pek çok görüş belirtmiştir. Onun özellikle kadınların mecbur kalmadıkça aktif olarak çalışma hayatına katılmasını reddeden görüşleri kadın hakları savunucuları tarafından eleştirilmiştir. Nisan 1911’de Mısır’ın Dekahliye muhafazasının Mîtgamr şehrine bağlı Dekâdûs köyünde doğdu. İlk öğreniminin ardından Kur’ân-ı Kerîm’i ezberledi ve 1926’da Ezher’in Zekâzîk’teki ilkokuluna kaydoldu, 1932’de lise bölümüne başladı. Henüz lisede iken Vefd Partisi’ni, dolayısıyla Mustafa en-Nehhâs’ı destekledi. Dinî konuların yanı sıra içtimaî ve siyasî meselelerle de meşgul oldu; öğrenci hareketlerine katıldı ve talebe birliğinin başkanlığını yaptı. 1934’te öğrenci olayları sırasında tutuklandı ve bir ay kadar hapiste kaldı. Liseden sonra 1936’da Kahire’ye giderek Ezher’e bağlı Külliyyetü’l-lugati’l-Arabiyye’ye girdi. Buradaki hocaları arasında o sırada Ezher şeyhi olan Muhammed Mustafa el-Merâgi, Ahmed Yûsuf Necâtî, Ahmed İmâre ve İbrâhim Hamrûş gibi âlimler vardı. Ayrıca İhvân-ı Müslimîn lideri Hasan el-Bennâ’dan özel ders aldı. Ancak Vefd Partisi’ni desteklemesi İhvân-ı Müslimîn ile arasının açılmasına sebep oldu. 1941’de fakülteyi bitirdi ve 1943’te öğretmenlik diploması aldı. Ardından Ezher’in Tanta, İskenderiye ve Zekâzîk’teki okullarında öğretmenlik yaptı. 1950’de Mekke’deki Melik Abdülazîz Üniversitesi’nin Külliyyetü’ş-şerîa bölümünde hoca olarak çalışmaya başladı. 1960’ta Ezher’e bağlı Tanta’daki okulun, ertesi yıl Evkaf Bakanlığı’nda davet ve fikirle ilgili bölümün müdürlüğüne getirildi. 1962’de Ezher’de ulûm-i Arabiyye müfettişliğine, 1964’te Ezher Şeyhi Hasan Me’mûn’un sekreterlik işlerine müdür tayin edildi. 1966’da, Fransız işgalinden henüz yeni kurtulup eğitim dili olarak Arapça’yı yerleştirmeye çalışan Cezayir’e destek olmak amacıyla Ezher’den bu ülkeye gönderilen Arap dili uzmanları grubuna başkanlık etti ve orada ders verdi. 1970’te Melik Abdülazîz Üniversitesi’nin Külliyyetü’ş-şerîa bölümünde misafir hoca sıfatıyla çalışmaya başladı. 1972’de aynı üniversitenin ed-Dirâsâtü’l-ulyâ kısmının başkanlığına getirildi. 1975’te Mısır’a döndü ve Ezher’den sorumlu bakanlık bünyesinde genel müdür oldu. Aynı yıl Mısır televizyonunda “Nûrun alâ nûr” adlı haftalık programlarına başladı. Nisan 1976’da yaş haddinden emekliye ayrıldıktan sonra Kasım 1976 – Ekim 1978 arasında Memdûh Sâlim’in başbakanlığındaki hükümette Evkaf’tan ve Ezher’den sorumlu bakan olarak görev yaptı. Bakanlığı esnasında Mısır’da kurulan ilk İslâmî banka olan Banku Faysal’ın kuruluşuna izin veren karara imza attı. Bu sırada Mısır televizyonunda cuma günleri yayımlanan tefsir derslerine başladı. Bu programları çok geniş kitleler tarafından ilgiyle takip edildi. 1980’de Mısır Şûrâ Meclisi’ne üye seçildi. Uzun süren bir hastalıktan sonra 17 Haziran 1998’de Kahire’de vefat etti ve Dekâdûs köyünde defnedildi. Şa‘râvî 1983’te Cumhuriyet, 1988’de Devlet Takdir ödülüne lâyık görülmüş, 1998’de Dübey Yılın Şahsiyeti ödülünü almıştır. 1985’te Menûfiye Üniversitesi, 1990’da Mansûre Üniversitesi kendisine fahrî doktorluk unvanı vermiştir. Çeşitli müesseselerin oluşturduğu kurullarda yer almış, 1980’de Ezher’in itibarlı kurumlarından olan Mecmau’l-buhûsi’l-İslâmiyye’ye ve 1988’de Mecmau’l-lugati’l-Arabiyye’ye üye seçilmiştir. Çok yönlü kişiliğiyle farklı makamlarda bulunan Şa‘râvî Avrupa, Amerika, Asya ve Afrika’daki pek çok ülkeye seyahat etmiş ve çeşitli toplantılara katılmıştır. Devlet başkanları Enver Sedat ve Hüsnü Mübârek’le iyi ilişkiler kurmuş, Enver Sedat, İsrail ile Camp David Antlaşması’nı yapmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne gittiği zaman o da yanında bulunmuştur. Birleşmiş Milletler’de ilk cuma namazını kıldırarak burada hutbe okumuştur. İslâm’ın siyasî ideolojilerle ilişkisi olmadığını belirten Şa‘râvî bütün gruplara ve cemaatlere mesafeli davranmıştır. Enver Sedat’ın radikal bir örgütün mensupları tarafından öldürülmesinin ardından aşırı gruplara karşı halkın ve özellikle gençliğin dinî konularda eğitilmesi gerektiğini belirten Şa‘râvî sistemi de eleştirmekten geri durmamıştır. Problemler ortaya çıktıktan sonra İslâm’da çare arandığını ve bütüncül değil tek yönlü bir bakışla bazı iyileştirmeler yapılması yolu izlendiği için bir taraf düzelirken diğer taraftan başka problemlerin ortaya çıktığına dikkat çekmiştir. 1970’li yılların sonundan itibaren Mısır’daki dinî hayat üzerinde etkili olan ve klasik anlamda bir âlim olmaktan çok, geniş kitlelere hitap eden bir vâiz olma özelliği öne çıkan Şa‘râvî’yi, Mısır ve Arap ülkeleri başta olmak üzere dünyanın pek çok bölgesinde ilgiyle takip edilen hutbe, vaaz ve irşad faaliyetleri şöhrete ulaştırmış, fasih Arapça yerine halk dilini kullanması geniş kitleler tarafından izlenmesini kolaylaştırmıştır. Adına yayımlanan kitaplar geniş bir okuyucu kitlesi bulmuş, el-Ehrâm ve el-Ahbâr gibi yarı resmî gazetelerde her gün onun sözlerine yer verilmiştir. Halk kitleleri yanında resmî makamlarca da kabul görmesinde İslâm’ın siyaset üstü bir din olduğunu savunması ve aşırı grupları eleştirmesi etkili olmuştur. Klasik mânada bir Kur’an müfessiri olmayan Şa‘râvî yaptığı sohbetlerde âyetleri tefsir ederken önce kelimelerin sözlük anlamlarını ve delâlet ettikleri mânaları belirttikten sonra âyetleri sade bir üslûpla açıklar, ardından diğer âyet ve hadislerle bağlantısını kurardı. Çok sayıda fetva veren Şa‘râvî kendisine yöneltilen sorular çerçevesinde kadın konusunda da pek çok görüş belirtmiştir. Onun özellikle kadınların mecbur kalmadıkça aktif olarak çalışma hayatına katılmasını reddeden görüşleri kadın hakları savunucuları tarafından eleştirilmiştir.
Tam adı:
Muhammed Mütevellî eş-Şa‘râvî
Unvan:
İslam Alimi
Doğum:
Mîtgamr, Mısır, 15 Nisan 1911
Ölüm:
Kahire, Mısır, 17 Haziran 1998

Okurlar

21 okur beğendi.
29 okur okudu.
1 okur okuyor.
32 okur okuyacak.
3 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Bize kötülük gibi görünen bir şey hakikatte iyilik olabilir veya iyilik gibi görünen bir şey kötülük olabilir.
Sayfa 197Kitabı okudu
İnsanlar tek bir kötü davranışınızla tüm güzel geçmişi siler, Allah ise bir tevbenizle tüm kötü geçmişinizi siler. Öyleyse hangisinin rızasını gözetmek daha mantıklı?
Sayfa 6
Reklam
Şimdi müsteşriklerin dediklerine dönelim: Diyorlar ki: Kainattaki kanunlar, Kur'an-ı Kerim'le çelişmektedir. Bunlara kesin olarak diyoruz ki; Müsbet ilimler, Kur'anla çelişen tek bir kevnî hakikatin mevcut olmadığını isbatlamaktadır. Kur'an-ı Kerim, kainattaki kanunlarla yahut kainatın yaratılışıyla asla çelişmemektedir. Çelişme bulunduğu ileri sürülen hususlar bazen Kur'an âyetinin yanlış tefsir edilmesinden bazen de ilmî hakikat diye ileri sürülen ve Kur'an'a karşı kullanılan şeylerin, aslında gerçek hakikatler olmama- larından kaynaklanmaktadır. Daha önce belirttiğim gibi yine tekrar ediyorum ki: Kur'an'ı müsbet ilimle isbat peşinde değiliz. Bilakis müsbet ilimin vardığı sonuçlarin isbata ihtiyacı vardır. Kur'an'ın gerçekliğine müsbet ilimden delil istenmez ama müsbet ilmin kimi sonuçlarının isbatı için Kur'an-ı Kerim'den bir delile ihtiyaç vardır. Çünkü Kur'an, dünyadaki her ilimden daha gerçektir. Bu ilimleri keşfeden ve onları ortaya çıkaran, insandır. Kur an ise, her türlü eksiklikten münezzeh yüce Allah'ın sözüdür. Tekrar ediyorum: Kur'anın isbatı için yeryüzündeki ilimler peşinde değilim ve Kur'an'ın böyle bir şeye ihtiyacı yoktur. Ancak, Kur'an ile temel kevni gerçekler arasında çelişki bulunduğunu ileri sürenlere cevap ver- mek istiyorum.
Nazarî söz başkadır, olaylar gelip çatınca durum başkadır.Olaylar olduğunda insan kendisine hakim olamaz ve her şeyi unutur.Olayların zahirine göre reaksiyonlar gösterir.
Sayfa 212Kitabı okudu
Allah'a kulluk etmemiz, O'nun her işimizde bize yardımcı olmasını sağlar. Hangimiz, göklerin ve yerin yaratıcısının yardımcısı olmasını istemez ki. O halde kulluğu biz istiyoruz. Böylece Allah bize yardımcı olsun, bizimle beraber olsun. Oysa insana kulluk, daima bizden birşeyler alıp götürür; emeğimizi götürür, malımızı götürür , onurumuzu götürür. Yüce Allah mü'min kullarına mutlu bir hayat vadetmiştir. Bana: "Şunu yap" diye emrettiğinde benim dünya ve ahiret mutluluğumu istediği için o fiili yapmamı istemektedir.
Sayfa 161Kitabı okudu
Âlemlerin Rabbi olan Allâh ﷻ'a hamd olsun...
بِسْــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم "Senden istenilen, cebinde bir mushafın (Kur'ân-ı Kerîm) bulunması değil, ahlâkında bir ayetin okunmasıdır." •
Muhammed Mütevelli Şaravi
Muhammed Mütevelli Şaravi
Âlemlerin Rabbi olan Allâh ﷻ'a hamd olsun. Ülkece çok zor günlerden geçerken, bugün Hâfızlık eğitimimizi yaklaşık bir buçuk senenin nihâyetinde hitâma erdirmiş bulunuyoruz الحمد لله. 🥀 Başta bizzat Hâfızlık sürecimde hocam olan Mehmed Fidan hocam olmak üzere, Hâfızlığa vesile olan ve üzerimde emeği bulunan tüm hocalarımın, ağabeylerimin, ablalarımın, amcalarımın ve teyzelerimin, ve en önemlisi tabii ki beni bu düstur istikametinde yetiştiren annem ile babamın ellerinden öpüyorum. Yüce Mevlâm çıkmış olduğumuz bu yolda bu sorumluluğun bilincinden bir an dahi mahrûm eylemesin. Hakkıyla lafzının muhafızı olmayı nasip eylesin. Hülâsâ, okuduklarımızı anlayıp, şuurlu bir şekilde amel edebilmeyi nasip eylesin... 🌹 Ayriyeten: benimle bu uğurda yoldaş olan pek değerli Hâfızlık kardeşlerimi de zikretmeden geçemeyeceğim. Darısı onların başına. Rabbim muhabbetimizi artırsın, birliğimizi beraberliğimizi bozmasın. Allah sizden ebeden razı olsun Emirhan,
Muhammet Abdullah BİLGİÇ
Muhammet Abdullah BİLGİÇ
, İsmail, Bedirhan,
Abdullah Genç
Abdullah Genç
,
İbrahim kalecek
İbrahim kalecek
, Ahmet, Mücahid, Eren... ❤️
"Falanca beni sadece işi düştüğünde arar" deme. "İnsanların ihtiyacını görmeyi bana ikram eden Allah'a hamd olsun." de.
Muhammed Mütevelli Şaravi
Muhammed Mütevelli Şaravi
(rahmetullahi aleyh)
Reklam
- Kur'an inananlara şifa olurken, inanmayanlara kapalıdır. (fussilet,44) meselâ: bir fiil vardır bir de fiile muhatap olan. muma üflersin söndürür. mangala üflersin ateşi canlandırır. eline üflersin elin ısınır. çaya üflersin çay soğur. üfleme aynı üfleme. Kur'an da böyledir.
Muhammed Mütevelli Şaravi
Muhammed Mütevelli Şaravi

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
408 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
894 günde okudu
Bu kitabı ilkin pandemiyle tatil olmasının o sıralar alıp yarıda bırakmışım. Zilhicce ayında yeniden başlama arzusu geldi. Müellifi çok kıymetli Mısırlı bir sufiymiş. Bunu öğreterek başladı müellifimiz. Birçok fasıldan oluşuyor ve belli başlı ayeti kerimelerin manasını açıklıyor çoğunlukla. Bunlar arasında yaratılışla ilgili olan ayetler, peygamberlerin aleyhimüsselam mucizeleri, Ashabı Kehf aklıma ilk gelenler.Bazı kitaplarda ihtiyaca binaen satırlara rastlamış gibi hissedersiniz ya bu kitap da bana öyle hissettirdi. Belki bu kadar uzun süredir elimde kalmasının sebeplerinden birisi de budur. Bir de bi şeyi anlatırken soru işareti kalmasın diye misaller ile anlatmış. Tahmin ediyorum ki ara ara dönüp bakacağım sayfalarında gezineceğim bir eser.
Kur'an Mucizesi
Kur'an MucizesiMuhammed Mütevelli Şaravi · Kitap Dünyası · 201718 okunma