Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Necmiye Alpay

Necmiye AlpayTürkçe Sorunları Kılavuzu yazarı
Yazar
Derleyen
Çevirmen
7.7/10
12 Kişi
57
Okunma
13
Beğeni
2.384
Görüntülenme

Necmiye Alpay Sözleri ve Alıntıları

Necmiye Alpay sözleri ve alıntılarını, Necmiye Alpay kitap alıntılarını, Necmiye Alpay en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sorunlu örnek: "Adam başı ikişer kefil bulun." "İkişer" sözcüğü "adam başı" anlamını zaten içerdiğinden, özel bir vurgulama amacı olmadıkça, yanı sıra "adam başı" demek gerekmiyor. Öne­ri: ''Adam başı iki kefil bulun." Ya da: "İkişer kefil bulun."
Metis Yayınları.Kitabı okudu
Dilimiz kimliğimizdir ! (sık yapılan bir yazım yanlışı)
Özel adlara getirilen yapım ekleri kesme işaretiyle ayrılmaz: Ankaralıya, Atatürkçünün, Avrupalılaşmaktan, Marksizmin, Burakçığım
Sayfa 49 - metisKitabı okudu
Reklam
"Dil her zaman öncelikle iktidarla ilgili bir şey olmuştur; sonra kültür ve öğrenimle." Ve Uriel Weinnreich'in ünlü sözünü alıntılıyor : " Dil, ordusu ve donanması olan bir lehçedir."
Sayfa 198 - metisKitabı okudu
"Yaratıcılığı gramerin katı ve acımasız kuralları ile sınırlamak, birinci raundda nakavt beklemek gibi bir şey. Bu şiirde de böyle değil mi ?"
Sayfa 146 - metisKitabı okudu
Soru şu: Dünya, küreselleşme olgusuyla birlikte yeniden efsanedeki Babil Kulesi sürecine mi giriyor ? Sorunun açık olması için, efsaneyi anımsayalım: Tanrı başlangıçta insanlara tek bir dil vermiş; herkes aynı dili konuşuyor, birbirini anlayabiliyormuş. Gel zaman git zaman, kendilerini gitgide daha kusur suz bulan insanlar, başlamışlar tanrıyla yarışmaya. Ona yaklaşırcasına yükselen bir de kulekent inşa etmişler, Babil Kulesi adında. Ne var ki insanların gizli duygusu tanrının gözünden kaçmıyormuş. En öfkelendiği şey, kendisiyle yarışılmasıymış üstelik. Kule yükselirken onun da kafası iyice kızmış ve elinin tersiyle yıkıvermiş kuleyi, insanları bölük bölük yeryüzüne dağıtmış. O vakit bu vakit insan toplulukları farklı diller konuşur, birbirini anlamakta zorluk çekermiş... Şimdi deniliyor ki, süreç yeniden tersine döndü: Küreselleşme, insanları ister istemez bir ortak dile götürecek, götürüyor. İngilizce şimdiden dünya dili. Diğer diller, en zayıflarından başlayarak, hızla ölüp gitmeye yazgılı.
Sayfa 210 - metisKitabı okudu
"Zamana sahip olmak bizim işimizdir ve bunun sorumluluğunu tek başımıza taşırız." (Işık Ergüden, Metis Çeviri, No. 8, s. 79) Buradaki, "Çocuğuna sahip ol, hanım!"daki gibi sahip olmak mı? Galiba değil. Şöyle bir şey: "Zamanı var etmek bizim işimizdir ve bunun sorumluluğunu tek başımıza taşırız." Görüldüğü gibi "sahip" sorunu, Türkçedeki iyelik anlatım olanaklarına sırt çevirmeye yol açmış. Üstelik bizi "olmak" gibi Türkçeye fazlaca yüklenen bir fiilden de kurtarmıyor. Kendi payıma, herhangi bir yararını göremiyorum. "Sahip" yaygınlığının başlıca nedeni, Batı dillerinin yukarıda sözünü ettiğim etkisi altında, kolaycılığa kaçılma- si olmalı ("to have", "avoir", vb., okullarda "sahip olmak", "malik olmak" diye öğretilmiyor mu?). Acaba daha başka toplumsal kökenleri de var mı? Kapitalizmin, özel mülkiyetin, ruhları pençesine alması gibi?! Eski Afrika sömürge insanlarının, sömürgecilere "Sahip" diye seslenmelerini çağrıştırıyor.
Sayfa 171 - metisKitabı okudu
Reklam
-Anne
sahi senden mi doğdum anne yollar nehirler kuşluk vakitleri dururken bir insandan mı döğer bir çocuk anne senin yüreğin taş olsa dayanır mı kuş olsa çiçek olsa gündüz olsa kırılmaz mı acıdan bir sap menekşenin boynu bu kez dağlar doğursun beni anne sen de ılık yağmur ol durmadan yağ kanayan yerlerime. 1980
Edebi şeyler
"Ah kaç A'yla yazılır?"
Metin Üstündağ'ın bir karikatürü vardı: Karenin sol tarafındaki denizde boğulmakta olan biri ah diye bağırırken, sağ taraftaki kıyıda istiflerini bozmadan yürümeyi sürdüren iki kişiden biri diğerine, "ah' kaç A'yla yazılır" diye soruyordu.
Sayfa 87 - metisKitabı okudu
Biz burada komşumuzun anadiline dünyayı zından ederken Bush'un dili Afganistan'da ve güzelim Mezapotamya'da kök salmaya çalışıyor.
Sayfa 232 - metisKitabı okudu
kapitalizmin başarı kıstası
Yıldırım Türker, Ali Taran'ın bu başarıyla ilgili sırrını Taran'ın ağzından aktarıyor: "Önce gerçekleri kabul edeceksiniz. Biz gerçekleri değiştirmeye çalışmayız, var olanlar üzerinden yaratırız. Biz bu ülke insanını gözleriz. Onu veri olarak alırız. Onun için bizim reklamlarımızı daha iyi anlıyorlar. Kendi değerlerini, kaprislerini reklama yansıtamazsın. Ben küpe takabilirim, ama bir ürün yaratırken, hedefim benim gibi küpe takanlar değil, Türk halkıdır."
Sayfa 280 - metisKitabı okudu
Reklam
Birkaç yıl önce, bir dergide yayımlanan "Barış Eşittir Kürt Özgürlüğü" başlıklı yazımdan ötürü bölücülükten yargılanmıştım. Savcı soruyordu: "Sanıyor musunuz ki Kürtçe öğretim serbest olsa Kürtler çocuklarını o okullara gönderir?" Çok rastlanan bir soru. Öyle ya, Kürt ya da Türk, olanağını bulan çocuğunu İngilizce eğitim veren okullara göndermiyor mu? Türkiye Türkçesi, tıpkı Türkiye gibi arada bir yerde: Bir yandan ikincil bıraktığı Kürtçe vb. anadilleri karşısında egemen dil konumun- da; öte yandan, önce Fransızca sonra da İngilizce karşısında, kendisi ikincilleşen anadili konumunda. Ama İngilizce karşısında bugün tüm dillerin durumu bu.
Sayfa 216 - metisKitabı okudu
Eğitim sistemimiz, neredeyse, yan yana yazılmış harfleri "söken" ve kulağındaki sesi yazıya geçirebilen öğrencinin okuma yazma bildiğini kabul eder duruma düştü. Yola modern bir toplum olarak devam etmek istiyorsak, okuma yazma tanımımızı, kabul edilebilir bir dil bilincini içerecek biçimde genişletmeliyiz.
Sayfa 35 - metisKitabı okudu
İnan ki işimiz var !
Kural şu: Yapım ekleri kesmeyle ayırılmadığı gibi, yapım eklerinden sonra gelen çekim ekleri de kesmeyle ayırılmaz. "Türkiye" gibi yapım eki içeren ülke adlarının çekim eklerinden ayırılması bu kurala aykırı. İstisna sayıp ayırıyorsak, birer özel ad sayılan "Türkçe" gibi dil adlarını da ayırmamız gerekir. Ama bu açıklamalar hiçbir kılavuzda yer almıyor.
Sayfa 80 - metisKitabı okudu
Eğitim sistemimiz, neredeyse, yan yana yazılmış harfleri "söken" ve kulağındaki sesi yazıya geçirebilen öğrencinin okuma yazma bildiğini kabul eder duruma düştü. Yola modern bir toplum olarak devam etmek istiyorsak, okuma yazma tanımımızı, kabul edilebilir bir dil bilincini içerecek biçimde genişletmeliyiz.
Sayfa 35
Dil sorununu bir insan hakları söylemine yerleştirmediğimiz sürece, eğitim politikalarımızın etkililiği üstüne ne kadar tartışırsak tartışalım, elle tutulur sonuçlar alamıyoruz. Bilgi gibi dil de iktidar anlamına geliyor.
Sayfa 219 - metisKitabı okudu
158 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.