Şeriati’nin herhangi bir kitabını okumak önemlidir. Külliyatının tamamını okumak elzemdir. Zira ondan öğrenecek çok şey var. Ancak Şeriati öyle biri ki onu başkalarının gözünden okurken bile daha başka çok şey öğreniyorsunuz. İşte bu kitap da bunun için en doğru kitaplardan biri. Benim için onu anlatan özet cümle ise “Hz Ali ile nasıl yaşanması gerektiğini, Hz Hüseyin ile nasıl ölüneceğini, Hz Ebu Zer ile nasıl feryat edileceğini kendisine şiar edindi.” Okunmalı.
Her şeye karış ve hiçbir şeye bulaşma. İnzivada pak kalmak, ne zordur ne de bir değere sahiptir. "Insanların içinde ol. Ama insanlarla beraber olma" gerçekten paygamberce bir
sözdür.
Evladım! Sen olmak istediğin "Her tür olmak"ı kendine seçebilirsin. Ama seçiminin serbestliği, insan olma sınırları çerçevesi içinde kalır. Her türlü seçimle birlikte insan olmak da beraberinde olmalı. Aksi takdirde artık serbestlik, özgürlük ve seçimden söz etmenin bir anlamı olmaz. Zira bu iki kelime Allah'a özgüdür. İnsan, başka hiçbir varlık, hiçbir şey (değil). İnsan olmak ne demek?.. İnsan, bilinç sahibi olan (kendinin ve dünyanın bilincinde olan) yaratana (kendini ve dünyayı), taassup gösteren, tapan, ibadet eden, bekleyen ve sürekli mutlakı bulma peşinde olan bir varlıktır. Mutlakı arayan. Bu çok anlamlıdır. Refah, rahatlık ve hayatın gündelik başarıları ve daha bir çok şey ona tekme vurur. Eğer bu sıfatı insanoğlunun bir parçası olarak alırsak bu tüketilen yaşamda ve bu rekabet, hırs ve faydacı medeniyette her şeyin ama her şeyin ayaklar altına alındığını görüyor olmamız ne kadar da dehşet verici bir şeydir. İnsan başarılarının ağır yükü altında çirkinleşir. Günümüz bilimi, insanı güçlü bir hayvana dönüştürmektedir. Sen her ne olmak istiyorsan ol, ama ... insan ol.
Gelin ey dostlar şu Avrupa'yı terkedelim! Bu iğrenç şempanzelere has taklitten vazgeçelim. Gelin her daim insanlıktan dem vuran ama nerede bir insanlık bulsa ortadan kaldıran Avrupacığa elveda diyelim...
Ne mescide bıraktılar beni şeyh olarak,
Ne de meyhaneye bu şarapçı çiğdir diyerek
Mescitle meyhane arasında bir yol vardır,
Garibim! Dilenciyim! Acep bu yol hangisidir.
Bir gün hücremin nöbetini tutan askerlerden biri, soru sordu. Seni niye tutukladılar? Silahın mı var? Evet, diye cevap verdim. Kaç tane var, diye sordu. İki üç tane diye cevap verdim. Markası ne idi, dedi. Tükenmez kalem. diye cevap verdim.
Ansızın Ali'yi otobüse bindirirlerken gördüm. Solgun bir gülümseme ile el sallıyor ve bakışları ile sakin olmam gerektiğini anlatmaya çalışıyordu. O'nu tutukladıklarını anladım.