En erken jeolojik dönemde ilkel bitkisel hayatın bazı formları, kendi yaşamlarının yanı sıra yeni doğmakta olan hayvansal bir hayat olduğunu düşünme gücüyle donatılmış olsalardı, hayvanların günün birinde gerçek birer bitki olacaklarını farz etmeleri onlar açısından çok akıllıca olmaz mıydı? Bu, makinelerin hayatı bizimkinden çok farklı olduğu için bizimkinden daha üstün bir hayat geliştirmelerinin mümkün olmadığını ya da mekanik hayat bizimkinden çok farklı olduğu için hayat bile olmadığını düşünmemizden daha mı yanlış olurdu?
Kuzunun suçu nedir ki bizler sırf öldürmek için onu büyütüp bakıyor, kendini güvende hissettiriyoruz? Kuzunun suçu toplumun yemek istediği bir şey olma talihsizliğine uğramış olması ve kendini savunamamasıdır. Bu yeterlidir.
"En ufak öz saygısı olan hiç kimse doğum, zenginlik, para, güzellik, yetenek veya başka bakımlardan kendisinden daha az talihli olan birisiyle duygusal bakımdan kendini eşit görmez. Gerçekten de talihli olanların talihsizlerden veya en azından daha ciddi veya daha az bilinen talihsizliklerle karşılaşmış olduğu anlaşılanlardan hoşlanmaması hatta onlardan iğrenmesi, yalnızca doğal değil aynı zamanda insan ya da hayvan, her toplum için arzu edilen bir durumdur."
Sabahın kanatlarını alırsam eğer denizin en uzak ufuklarına gidebilirim; ancak sen orada da bırakmazsın beni, yine sağ elin tutar beni. Karanlığın beni saracağından şüphe duyduğum an gecem gündüze dönüşür: Karanlık da aydınlık da sana benzerdir. Benim dizginlerim sendedir; daha annemin karnında beni saransın. Kemiklerim senden kaçamaz: bedenim toprağın altına girip onun şeklini alsa da senin gözlerin benim aciz varlığımı görür; tüm kitapların benim yazılmış uzantılarımdır.
Eğer bir gün yapraklardan birinin diğerine, ölümden şikâyet
ettiğini ve tomurcuk olup açtığı günden bu yana başına gelen zorluklardan dert yandığını duyarsak, tahminimce, onların hâline acımanın aksine isyankâr oldukları için onları hakir görürüz. Bir kere sararıp düştükten sonra, tekrar aynı ya da benzer biçimde bir ağaç dalının üstünde açamayacak olmanın düşünülecek bir tarafı olmadığını onlara söyleriz, yaprak oldukları süre boyunca hissetmeden geçirdikleri değişimin benzerini ölüp yaşamın yeni bir fazına geçerken de yaşamaktadırlar. Ölümün onlardan, güncel belleklerini ve bilinçlerini alacağı doğrudur; onlar yaprak olarak ölmüş olsalar da büyümesine yardımcı oldukları ağacın içinde yaşamaya devam ederler. O ağaç ise ölü ve diri bileşenleri ile büyümeye ve yaşamaya devam eder.