Sevim Reşat 1966 yılında Kayseri’de doğdu. 1987’de İstanbul Teknik Üniversitesi’nden inşaat mühendisi olarak mezun oldu.
1989’da İstanbul Üniversitesi İşletme İktisadi Enstitüsü İnşaat İşletmeciliği Bölümü’nü bitirdi. Daha sonra Amerika Birleşik Devletleri’nde Johns Hopkins Üniversitesi’nde dil eğitimi aldı.
Bir süre mühendis olarak çalıştıktan sonra edebiyat çalışmalarına ağırlık verdi. İlk romanı Nisan’a Veda İnkılap Roman Yarışması’nda ikinci oldu. 1998’de Mutluluk Sana Yakışırdı, 2002’de Düşlerin Zaferi, 2006’da kendi ailesini anlattığıRüzgâr Kokulu Atlılar yayımlandı.
Bir süre günlük bir gazetede (1999-2000) köşe yazarlığı yaptı.İTÜ Mezunları dergisinde yazar ve yayın kurulu üyesi (1999-2006) olarak görev aldı.
Çeşitli dergilerde makaleleri yayımlandı.
"Bana başka bir hayat yok mu komutan?" dedi kız. "Kul olmaktan, dağlara çıkmaktan, itirafçı olmaktan başka bir yol yok mu? Bu kara yazgıyı değiştiremez miyim? Eğer yok diyorsan vur öldür bizi, zaten yaşamıyoruz ki"
"Aşk için çok şey yazılıyor, çiziliyor. Aşk gerçek bir aşk ise insanı yüceltir. Hem içsel yolculuğunda hem de somut dünyada. Bir insan gerçek bir aşkın içinde olup olmadığını anlamak istiyorsa başvuracağı kişi kendisidir; Duygularına baksın, nasıl hissettiğine baksın. Bir güneş gibi ışıldıyorsanız, sevgiyle dolup taşıyorsanız evet siz gerçek bir aşk yaşıyorsunuz demektir."
#Kitapyorum
KARLI DAĞIN ÂŞIKLARI
SEVİM REŞAT
1850’li yılların Kafkasya’sında,farklı sosyal sınıflara ait iki gencin aşk için verdikleri eşsiz bir mücadele..
Albina ve John küçük yaştan itibaren birlikte büyüyen,oyunlar oynayan ve birbirlerini deli gibi seven iki karakterimiz.Albina asil sınıfa mensup John ise bir köledir.Her ne olursa olsun
Genel okuma düzenim daha önce denenmiş ve beğenilmiş eserleri okumaktır ne de olsa test edilmiş değer biçilmiştir. Bu şekilde yanılma payı çok az olacaktır. Genel olarakta bu şekilde olmasından yanayım. Bu kitapta bu durum biraz değişti. Öncelikle az okunan bir kitap. Sebebi elbetteki herkesin inkar etsede öncelikle benim de yaptığım gibi
Öncelikle kitabı edebi yönünden, üslubundan eleştirecek olursak kitap, yalın diliyle güncel insanımıza hitap edebiliyor. Ancak edebi yönden okuru rahatsız eden kısımlar az değil. Cümlelerin bağlanması, yer yer anlatım bozuklukları kitabın akışına darbe vuruyor.
Diğer yandan kurgunun da kopan yerleri daha doğrusu okuru inandıramayacak kadar abartılmış yerleri de kitabı pek okura çekmiyor. Kitap aslında ana hikayenin ortasından bir kesitle başlıyor ve tekrar geriye dönüş yapılıyor. Konusunu ise birbirine yakın iki ailenin hayat serüveni oluşturuyor.
Kitabın etkisini azaltan en önemli kusuru, bence, inandırıcı olmamasıydı. Söz konusu olan iki aile de Türkiye'de yaşıyor. Ancak buna inanmak güç. Çünkü çok fazla kültür çatışması var. Türk halkı ve Türkiye tam olarak anlaşılmamış. Aynı durum karakterler için söz konusu. Karekterler de kendi içinde çelişiyor.
Olaylar sadece İstanbul 'da geçmiyor. Yer yer Anadolu' dan, Anadolu insanından da bahsedilmiş. Ama ne yazık ki bu da tam olarak yansıtılmamış.
Kitabın dikkat çeken bir diğer tarafı da günümüz siyasetine de değinmiş olması. Bunların içinde bazıları gerçekten haklı dokunuşlar. Bazıları ise gereksiz göndermeler.
Anlayamadığım bir nokta da kitabın ismi var. Bence kurguya, içeriğe daha yakın bir isim olabilirdi.
Son olarak kitap hakkında söyleyeceklerim şunlar -yani kitap öyleydi - :
Her şey güzelken kötü bir şeyler olabilir. Her şey kötüyken de iyi bir şeyler olabilir ama bir şeyler olursa, iyi ya da kötü, mutlaka herkesin her şeyi eksilir.