Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tanel Demirel

Tanel DemirelTürkiye'nin Uzun On Yılı yazarı
Yazar
6.3/10
3 Kişi
36
Okunma
3
Beğeni
2.844
Görüntülenme

Tanel Demirel

36 okunma, 3 beğeni - Tanel Demirel kitapları, eserleri, Tanel Demirel kimdir, öz geçmişi, Tanel Demirel nereli gibi bilgiler, kitap incelemeleri ile yorumları, Tanel Demirel sözleri ve alıntıları detaylı profili ile 1000Kitap'ta.

Hakkında

Prof. Dr. Tanel Demirel, 1968 Fatsa doğumludur. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olan Demirel, University of Newcastle Upon Tyne’de yüksek lisans, Bilkent Üniversitesi’nde doktora yapmıştır. Halen Çankaya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde öğretim üyesidir.
Unvan:
Akademisyen-Yazar
Doğum:
Fatsa, 8 Eylül 1968

Okurlar

3 okur beğendi.
36 okur okudu.
3 okur okuyor.
23 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
İnönü’ye tepkinin kişisel gerekçeleri de vardır. Bayar, İnönü’nün Cumhurbaşkanlığına destek vermiş ancak İnönü, kendisini başbakanlıkta tutmamıştır. CHP’den dışlanmamış, ancak aktif bir göreve de getirilmemiştir. Bayar, oğlunun kalp krizinden genç yaşta ölümünde İnönü Hükümeti’nin açtırdığı siyasal soruşturmaların etkisi olduğu görüşündedir. Menderes içinse, İnönü 15 yıl çalıştığı partinin değişmez önderi, milli Şefidir. Menderes uzun yıllar, İnönü‘ye saygı ve bağlılığını bildirmiş biridir. İnönü söz konusu olunca, kendisiyle beraber itiraz etmeden çalışmış olmanın getirdiği huzursuzluk da uyanmaktadır. Bu yıllar, unutulmak istenen ancak -İnönü’nün siyasetteki varlığı nedeniyle Unutulması kolay olmayan- dönemlerdır. Ve nihayet, İnönü -ve İnönü’den bağımsız düşünelemeyen CHP -karşıtlığı, başından bu yana DP’li olmayı belirleyen, DP’yi oluşturan farklı çıkar ve kimlikleri bir arada tutmayı mümkün kılan unsurlardan biridir. Muhalefet öne çıkarılarak parti içi güç mücadeleleri ve iktidarda olmanın getirdiği diğer problemler -geçici bir süre için de olsa- bir yana itilebilmektedir.
Sayfa 162Kitabı okudu
İnönü’nün hükumetten beklediği şey, kendisine danışılması özellikle dış politika konularında kendisinin tecrübelerinden faydalanılması, muhalefetin varlığını sorgulayan ya da sorguladığını düşündüren eylemlere girişilmemesi ve muhalefetin sert eleştirilerine karşı tahammül edilmesiydi. DP’liler açısından bu politikanın takibi hiç kolay değildi, çünkü İnönü’ye danışılırsa onun fikri alınırsa, tam da CHP’lilerin söyledikleri gibi, DP de İnönü’süz yapamadığını göstermiş olacaktı. İnönü’nün bu arzusu, muhalefette bile siyasetin merkezinde olma arzusunun, iktidar hastalığının bir tezahürü olarak algılanıyordu. İstişare bir yana, devr-i sabık yaratılmaması İnönü’ye Yetmeliydi.İnönü bu ihsan ile yetinmeli, dpi rahatsız edebilecek davranışlara girmemeli, ayağını denk almalı hatta kendisine dokunmadıkları için DPlilere minnettar olmalıydı. Kaldı ki, yıllarca ülkeyi tek parti rejimi ile yönetmiş birinin hak ve hürriyetler ihlal ediliyor diye muhalefet yapması inandırıcı da değildi. Menderes’e göre, “dünkü diktatörün, bugün huzurumuza çıkarak vatandaş hak ve hürriyetlerinin müdafi vazifesini üzerine alması gülünçtü.”
Sayfa 162Kitabı okudu
Reklam
1957 Seçimleri
Seçim sonrasında kurulan DP hükümeti, seçim öncesinde olduğundan daha yorgun ve yıpranmış bir halde gibidir. DP 424 milletvekili çıkararak bir kez daha çoğunluğu sağlamıştı ancak partililer inişe geçtiklerinin farkındaydılar. Hükümetin ilan edilmesi neredeyse seçimlerden bir ay sonra mümkün olabilmişti. Bu da, parti içi dengeleri tutturma konusunda Menderes’in ne kadar zorlandığını gösteriyordu. Menderes’in seçim gecesini kastederek yakın arkadaşlarına “Allah bize bir daha böyle bir gün göstermesin” dediği söylenir. Bu, Menderes’in iktidarı bırakmaktan ölesiye korktuğunun mu ifadesidir? Yoksa bütün seçim dönemi boyunca artarak devam eden sinirliliğinin seçim gecesinde doruğa çıkması mıdır? Menderes’in muhalefete düşerse, muhtemel bir CHP iktidarının husumetine maruz kalacağından korktuğunu biliyoruz. Hükümet etmeyi çok sevdiğini ve cezalandırma korkusu kadar, iktidardan düştüğünde dalkavuk halkasını özleyebileceğini de düşünebiliriz.
Sayfa 285 - Hükümetin SonbaharıKitabı okudu
İktidar olunmasına rağmen İnönü fobisi ve kompleksinden kurtulunamamıştır. İnönü stadının ismi Mithatpaşa olarak değiştirebilir, İnönü Ansiklopedisi, Türk ansiklopedisi yapılırken, İnönü’nün oğlu Ömer İnönü bir cinayete karıştı iddiaları da gündeme taşınmıştır. İnönü’süz bir CHP söz konusu olursa, iktidar muhalefet ilişkilerinin düzeleceği de söylenmiştir. İnönü ciddiye alınması gereken bir muhaliftir. Kurtuluş Savaşından gelen bir ağırlığı vardır, devlet kurucusudur. Büyük bir siyaset birikimine ve devlet tecrübesine sahiptir. Soğukkanlı, sabırlı ve sinirlerine hakimdir, olasılıkları çok iyi hesaplar. İnönü’nün Atatürk döneminde en uzun süre görev yapan başbakan hüviyetinde olması, gerektiğinde Atatürk’e bile itiraz etmekten kaçınmaması başbakanlıktan ayrılıp inzivaya çekildikten sonra, ittifakla Cumhurbaşkanlığına seçilmesi, Türk siyasetinin kaygan zemininde ayakta kalma becerisinin üst düzeyde olduğunu gösterir. 1950 ile birlikte İnönü’nün demokratikleşmenin önünü açan lider konumuna gelmesi, kendisini yönelik ilgi ve sevgiyi artırmış, otoriter dönemin kötü anılarını bir nebze olsun silmeye yardım etmiştir. DP önderlerinin İnönü’nün ağırlığı karşısında yetersizlik duyguları hissetmediklerini söylemek kolay değildir.
Sayfa 161Kitabı okudu
Çevresi ile ilişki kurmakta zorlanan, toplumdan kopmuş modern insanın iç dünyası ve kişilikleri üzerinde duran, bireyin hissettiği yabancılaşma ve hayata ilişkin anlam arayışı temasını işleyen Aylak Adam romanı 1959 yılında Yusuf Atılgan tarafından yazılmıştır. Yusuf Atılgan, Türk romanında toplumsal sorunlardan, toplumsalın bireyler üzerindeki etkisi temasına geçişi simgeler.
Sayfa 148Kitabı okudu
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
%42 (226/528)
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitap, alt başlığından da anlaşılacağı üzere 1960-1980 arası dönemi ele alıyor. Yazarın daha önce kaleme aldığı ve 1950-1960 yılları arasını incelediği Türkiye’nin Uzun On Yılı kitabının bir nevi devamı niteliğindedir. 1960-80 arasındaki dönemi 27 Mayıs sonrasındaki süreçten başlayarak ele alan yazar, 12 Mart’a giden süreci ve 12 Mart sonrasında ise 12 Eylül’e giden süreci değerlendiriyor. Kitabın öne çıkan yanı, ele alınan döneme dair ayrıntılara da yer vermesi. Geniş bir kaynaktan taranmış olması buradan anlaşılabiliyor. Küçük nüanslara da yeterince yer vermiş. Örneğin 27 Mayıs sonrasında Hava Kurmay Albay olan Muhsin Batur ortaöğretim çağlarında özendiği valilik mesleğini, darbe sonrasındaki yönetim ve iktidar boşluğundan faydalanarak üstüne almış ve bu özlemine son vermiştir. Hem koca yirmi yılın siyasetini okuyor, bu dönemde nelerin yaşandığını görebiliyorsunuz hem de örnek verdiğim gibi küçüklü büyüklü anılardan da haberdar olabiliyorsunuz.
12 Mart ve 12 Eylül'ün Anatomisi
12 Mart ve 12 Eylül'ün Anatomisi
Tanel Demirel
Tanel Demirel
12 Mart ve 12 Eylül'ün Anatomisi
12 Mart ve 12 Eylül'ün AnatomisiTanel Demirel · Liberte Yayınları · 20231 okunma
280 syf.
·
Puan vermedi
Pozitivist Gelenek Davranışsalcı gelenek de denilen ASB (Amerikan Siyaset Bilimi) yaklaşımı, pozitivist/ampirik bilim anlayışı üzerine kuruludur. Bu yaklaşım siyaset bilimi kavramının ortaya çıkışıyla da kendini göstermiştir. 19. yüzyılda “siyaset bilimi” yerine kavramın içine iktisat, sosyoloji, felsefe ve hukukun da dahil olduğu “siyasal
Türk Siyasetini Anlamak
Türk Siyasetini AnlamakTanel Demirel · Liberte · 20195 okunma
·
Puan vermedi
"Siyaset insan unsurunun yaradılışında ne kadar meçhul, şaşılacak şey varsa, tümünü kucaklayan bir sanattır. İmkan sanatıdır, mucize yaratma sanatı değildir. "Sanattır" diyorum: Bu sanatı yapanların meydana getirdikleri neticede kendi damgaları vardır. Siyasetin niteliği siyaset yapan kişiyle yakından ilgilidir. Siyasetin nasıl yapıldığı, bir de zaman ve koşullarla ilgilidir. Şartları düzgün memlekette yapılan siyaset vardır. Şartlarını düzgün hale getirmek için siyaset yapılan memleketler vardır. Şartları teessüs etmemiş bir ülkede yapılan siyaset vardır. Hepsi birbirinden farklıdır. Yani belirttiğim şartlara göre yapılan siyaset, farklı durumlardaki memleketlerde yapılan siyaset, birbirinden farklıdır. Siyasette, elinizdeki imkanları kullanırsınız. O zeminde ne kadar imkan varsa onu kullanırsınız."
Adalet Partisi
Adalet PartisiTanel Demirel · İletişim Yayıncılık · 200412 okunma