Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Trinh Xuan Thuan

Trinh Xuan ThuanEvrenin Yazgısı yazarı
Yazar
8.0/10
16 Kişi
46
Okunma
1
Beğeni
1.572
Görüntülenme

En Yeni Trinh Xuan Thuan Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Trinh Xuan Thuan sözleri ve alıntılarını, en yeni Trinh Xuan Thuan kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Evren giderek büyüyordu ve bizim galaksimiz Evren'in sonsuzluğu içinde, Güneş sisteminin Samanyolu'nun içinde kaybolduğu gibi kaybolup gidecekti. Bugün, yüz milyarlarca galaksinin içinde herhangi bir galakside başka bir şey değil.
Newton'un Evren'i bir saat mekanizması gibi çalışıyordu. Determinist özellikteydi: Orada her şey kesin ve şaşmaz matematik yasalarına bağlıydı. Tanrı'nın insanların işine karışması gerekmiyordu. Evren'in "yay"ını gerdikten sonra, onun gelişmesini uzaktan izliyordu.
Reklam
Galileo 1632 yılında, Dünya ile İlgili İki Temel Sistem Hakkında Diyalog başlıklı ünlü kitabında Evren'in Güneş merkezli olduğunu yüksek sesle ve güçlü bir biçimde ileri sürdü. Kilise için bu kadarı artık fazlaydı; onu 1642 yılında ölünceye kadar evinde gözaltında tuttu, kitabını da kara listeye aldı. Din ile bilim arasındaki boşanma gerçekleşmişti.
Günümüzde herkes Evren'in genişleme halinde olduğunu biliyorsa da sonunu kimse bilemiyor! Genişlemesini durduracak kadar kütlesi varsa Evren bir gün kendi üzerine çökecek ve sonsuz sıcaklık ve yoğunluk kazanarak ölecek, "Big crunch" [ büyük ezilme] meydana gelecek.
1930’ da keşfedilen Plüton uzun süre Güneş sisteminin dokuzuncu gezegeni olarak kabul edildi. Bununla birlikte sahip olduğu özellikler öteki gezegenlerden çok farklıdır: Kütlesi çok küçüktür, yörüngesi çok eliptiktir ve öteki gezegenlerin yörüngelerinden 17 derece daha yatıktır. Gökbilimciler bugün Plüton’un bir gezegen olmadığını, “ Kuiper Kemeri “ adı verilen bir kuyrukluyıldız takımının en iri gökcismi olduğunu ve Güneş sisteminin en ucunda yer aldığını düşünüyor.
Sayfa 115Kitabı okudu
Evren gibi yıldızlar da Aristotales’ in ileri sürdüğü durağanlıklarını yitirdiler. Bir tarihe sahip oldular: Doğuyor, yaşıyor ve ölüyorlar. Onların tarihi bizi son derece ilgilendiriyor, çünkü ucu bize dokunuyor. Bizler, yıldız tozundan başka bir şey değiliz.
Reklam
Gece karanlıktır, çünkü Evren’de onu aydınlatacak kadar yıldız ve galaksi ışığı yoktur.
Bundan yaklaşık olarak on dört milyar yıl önce tüm galaksiler aynı anda aynı yerde toplanmış durumdaydı. Buradan hareketle, Evrenin bugünkü genişlemesine yol açan büyük bir patlamaya, İngilizce deyimiyle big bang’e varıyoruz. Büyük Patlama kuramıyla Evren bir boyut kazanıyor. Artık bir geçmişi, bugünü ve geleceği var. Bir başlangıcı olduğuna göre, artık sonsuza kadar var olmayacak. Aquinolu Tomaso’nun 13. yüzyılda ileri sürdüğü Evrenin yaratılışı kavramı böylelikle, yedi yüzyıl sonra, herkesin en az beklenti içinde olduğu bir anda bilimsel bir dayanak bulmuş oldu.
Evrenin hacminin onda dokuzu yalnızca boşluktan oluşmaktadır..
Newton’a göre, bir meyve bahçesinde bir elmanın yere düşmesi ile Ay’ın Dünya’nın çevresinde dönmesi tek ve aynı güce bağlıydı: Evrensel kütleçekimi. Havaya fırlatılan bir elmanın kendi yörüngesini izlemek için hiçbir dış etkiye gerek duymaması gibi, Ay’ı da kendi yörüngesinde yol alması için onu arkadan itecek meleklere gerek yoktu.
Reklam
Galileo 1632 yılında, Dünya ile İlgili İki Temel Sistem Hakkında Diyalog başlıklı ünlü kitabında Evrenin Güneş merkezli olduğunu yüksek sesle ve güçlü biçimde ileri sürdü. Kilise için bu kadarı artık fazlaydı; onu 1642 yılında ölünceye kadar evinde gözaltında tuttu, kitabını da kara listeye aldı. Din ile bilim arasındaki boşanma gerçekleşmişti.
Dünya yaklaşık olarak iki bin yıl boyunca Evrenin merkezini oluşturdu. Polonyalı piskoposluk kurulu üyesi Nicolas Kopernik’in 1543’te Gökkürelerin Hareketi Hakkında başlıklı kitabının yayımlanması, yankıları bugün de devam eden entellektüel bir devrimin başlamasına neden oldu. Kopernik, Dünya’yı Evrenin merkezinden alarak yerine Güneş’i koydu. Dünya, öteki gezegenler gibi, Güneş’in çevresinde yolluk yolculuğunu yapmak üzere hareket etmeye başladı. Güneş merkezli Evren kuramı insanın gururuna sert bir darbe vurdu. İnsan, Evrendeki hegemonik yerini yitiriyordu. Tanrının en sevgili yaratığı olmaktan çıkıyordu, Evren artık yalnızca onun için yaratılmamıştı.
Greklere göre bundan böyle insanın doğa olaylarını anlamadan gözlemlemesi söz konusu olmadığı gibi, kendini körü körüne Tanrılara teslim etmesi de söz konusu değildi.
Büyülenmiş düşüncelerimizde Evren'in manzarası daha da güzel bir görünüme bürünüyor;gözümüzle gördüklerimiz,Urania'nın bize parmağıyla işte ettiği göklerde sonsuz gecenin içinde sessizce yol alan cansız kütleler değil;onlar yaşamın kendisi,sürekli kaçan,erişilmez ufuklara doğru uyumlu dalgalar halinde akıp giden sınırsız,evrensel,sonsuz yaşamın ta kendisi!Ne görkemli sonuçlar!Hayranlıkla izlenecek ne göz kamaştırıcı varlıklar!Kat edilecek ne eşsiz alanlar!İnsan aklının gerçekleştirdiği bu soylu ve dingin fetihlerde-bize kana ve gözyaşına mal olmamış,bizi Gerçek'in bilgisi,Güzel'in hayranlığı içinde yaşatan fetihlerde hayranlıkla izlenecek ne çok tablo var! Camiler Flammarion
Sayfa 1
Geri14
74 öğeden 61 ile 74 arasındakiler gösteriliyor.