Ama artık bir olmayacağız. İki ayrı kişi olarak anılacak adımız. Ben bir daha başka birini sever miyim böyle bilmiyorum. Onun da seveceğini sanmam. Ama belki sevgililerimiz olacak,hatta hayatlarımızın diğer yarısını tamamlayan eşlerimiz. bir bütün bölünecek iki yarım iki ayrı hayat sürecek. Zaman geçecek,mevsimler değişecek,küçükler büyüyecek büyükler yaşlanacak. Biraz daha yaklaşacağız üstünde yaşadığımız toprağın altına. Son nefes gelip çatacak, bir gün sayılı olanın sonu gelecek, akıl defteri son filmini oynatmaya başlayacak... Ve bitti işte.
Geçmiş, şimdi ve gelecek aslında hepsi bir zaman yanılgısı. Algı bütün bunları bir sıraya dizip olmuş geçmiş, olana şimdi, olacağa gelecek diyor. Biz yalnızca şimdiyi anlayabiliyoruz, o çok gerçek duran; dokunabiliyoruz çünkü şimdiye, görebiliyoruz şimdiyi ve algımız en çok şimdiyi algılıyor. Geçmiş bir rüyadan farksız: biliyoruz o geçmiş şimdi diye anıldığı zaman o anların hepsini bir bir yaşadık, hepsini biliyoruz ama yok sanki, izlediğimi iz bir film gibi hem bize uzak hem de bizden bir parça. Gelecekse kendisi gibi karanlık içinde duruyor, gelecek zamanın şimdisi gelmeden bilmiyoruz olacakları ama hayal edebiliyoruz ancak. Sonra şimdi diye anlattığımız zaman geçmiş bir zamana dönüşünce deminin şimdisinde elimizde var olanlar bir rüya gibi geliyor.
Yalnız yaşamamıştı belki, ama yalnız ölmüştü. Yalnız ölen herkes gibi yalnız girecekti mezarına, yalnız başına uyuyacaktı yatağında, yalnız başına uyanacaktı zaman dolduğunda...