Artık o sohbet-i nebevi'den beslenmeye kendini adamış ve huzurda bulunmanın insibağına kendini salmış, fırsatları değerlendirip hemen her gününde iman adına yeni derinliklere yelken açan yepyeni bir Ebu Sufyandır.
Aynı zamanda bu tebliğin ihsan boyutunu ifade ediyordu.✿ ♡
(Mekke kuraklıkta iken Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin ona düşmanlık yapmalarına bakmadan yardım göndermesi)
Yaralanmış kalpler birlikte çarpıyordu Medine sokaklarında! Mescid-i Nebevi bir hüzün evi olmuştu. Sema, gözyaşıyla yıkıyordu Kâbe'yi. Kâinat nefesini tutmuştu. Her şey sus pus olmuştu. Aişe sabretmişti... Sabırla bekleyişin, isyan etmeyişin, tevekkülün, teslimiyetin, gözyaşının, duanın ardından ilahi ferman ile masumiyeti ilan edilmişti. Değil mi ki mazlumun, yüreği susamışın sahibi Allah'tı. Tuzak kuranların tuzağını boşa çıkaran, kulunu iftira edenlerden beri tutan Allah'tı.
Aişe iffet çiçeğiydi. Sedefinde saklı inciydi. Kokusunuebediyete kadar taşıyacak nayetler vardı şimdi. Allah sabredenlerle beraberdi. Tevekkül edene Allah yeterdi.
Hazreti Aişe nin nezdinde Resulullah (sav)huzura girdiğinde ellerini bıçaklarla doğrayan kadınların gördüğü Hazreti Yusuf'tan daha güzeldi.
Onu görmüş olsalardı ellerini değil, o bıçaklarla sinelerini delik deşik ederlerdi..
Annemiz dilediği Gibi bir hayat da sürebilirdi.
Ancak o, Resulullahi tercih etmişti ve bu Yol onu, Allah Resulü' nün hayatı gibi duru bir hayat yaşamaya sevkediyordu.