İrfâni idrak en kat'i anlamıyla, feylesofların "akl-ı bi'l-fiil" diye nitelendirdikleri insanlığın zirvesinde, yani insan nefsinin tekamül etmiş halinde zuhur eder. Böylesi yüksek bir idrak, saf biliş ve irfân âleminden düşüp de lisan seviyesine tenezzül ettiğinde onu kelimeler elbisesine sıkıştırma gayretimiz başlar ki zahirî lisan bundan her zaman aciz kalır.