Her insanın , yaşamında çok istediği ancak sahip olamadığı bir şeyler vardır . Ya da sahip olup kaybettiği şeyler ... Bazen de sahip olduğu ancak kurtulmak istediği şeyler ...
Bir insanın akıllı davranması için üç yol vardır: Birincisi, iyi düşünmektir; bu en soylusudur. İkincisi, taklit etmektir; bu en kolayıdır. Üçüncüsü, denemiş olmaktır; bu en acısıdır.
İlk hikâyede, yaptığı hatalardan pişman birisinin hayatını geri alma çabası, karşılığını ödeyemediği için geri alamamıştır.
Müzik Kutusu’nda, evli ve sekiz yaşında bir çocuğu olan adam başka bir kadına âşık olur ve bir karar verip bu ikilemden kurtulmak ister, pazarlık sonucunda yapması gerekeni anlar.
Gözyaşı’nda, aşk isteyen bir kadının daha önce yaşadığı aşkları hatırladığında “İnsan bazen bir yeniliği denerken bile, eski alışkanlıklarını tekrar ediyor” diyerek pazarlığı sonlandırmıştır.
Oyun’da, çabucak büyümek isteyen çocuklarla konuşmuştur.
Şifre’de, şans isteyen bir kadına, şansın ne olduğunu anlatmıştır.
Kanatlar’da, ünlü olmak isteyen gence bunun bir süreci ve bedeli olduğunu anlatmıştır.
Harita’da, hırs alarak huzurunu veren ve bundan pişman olan eski bir müşterisine huzur ve sağduyu vermiştir.
Veda’da ise en güzel ve en zor vedaların, damaklarda kalan tatlarla yapılan vedalar olduğunu belirtmiştir.
“… mutluluğu bir kibritin alevine benzetmişti. ‘Ya esen bir rüzgar söndürür, ya siz üflersiniz ya da sonuna kadar yanıp, kendiliğinden söner…’ dediğini hatırlıyorum. Kibritin alevi önünde sonunda söner ama başka bir kibrit yakma şansınız daima vardır.”