Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Abdulbaki Turan

Abdulbaki TuranMelayê Cizîrî Divanı ve Şerhi yazarı
Yazar
9.8/10
7 Kişi
11
Okunma
4
Beğeni
1.120
Görüntülenme

Abdulbaki Turan Gönderileri

Abdulbaki Turan kitaplarını, Abdulbaki Turan sözleri ve alıntılarını, Abdulbaki Turan yazarlarını, Abdulbaki Turan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Şiir, akıl kuşunun nefhası, sonsuzluk aleminin bir misalidir diyen Camî şöyle devam eder:"Akıl kuşunun külhanda mı yoksa gül bahçesinde mi şakıdığı, ancak şiirle aydınlanır.
Bi mîzan qewsê mahê new li wechê dilberê min dî Ji çeşm û goşeyê ebrû bi dor camê îşaret kir Tercüme: Sevgilinin yüzünde, ölçü ve itidalle, yeni doğan kavisli hilâli andıran kaşlarını gördüm. O, gözleri ve kaşlarının uçlarıyla şarap kadehinin bulunduğu tarafa işaret etti. Açıklama: Ben mutedil bir mikyas ve tam bir ölçü ile ince ve kavisli olması açısından yeni doğan hilâlin şekline benzeyen sevgilinin kaşlarını, şehlâ gözleri üzerinde gördüm. Sevgilim, gözlerinin gamzeleri ve kaşlarının uçlarıyla şarap kadehinin bulunduğu yöne işaret etti ve o kaş ve gözlere ulaşmam konusunda gevşek davranmamamı teşvik etti.
Reklam
Werîn cama hilalî da ji 'eksê mahê new bînî Ku xanê mihr û cergê çerx û xwanê roze xaret kir Tercüme:Parlak hilâli çağrıştıran kadehi getir de ışığının yansımasından yeni doğan hilâli görelim, Çünkü bu hilâl, güneşin evini, feleğin ciğerini ve orucun iftar sofrasını yağmaladı.
Bâde: Şarap, içki demektir. Divan edebiyatında en çok kullanılan içecek maddesidir. Bâde bezm ve meclislerin vazgeçilmez unsurudur. Divan edebiyatında olduğu kadar halk edebiyatı ve tasavvuf edebiyatında da bu mazmun kullanılır. Aşkı Allah'a ulaşma yolu kabul eden tasavvuf ehli, bâdeyi de rûh coşkunluğu için bir araç olarak görür. Gerek içkinin kendisi, gerek içerken ve içtikten sonra insana verdiği haller, gerekse içiliş şekli, şâirlerin vazgeçemedikleri anlatım tekniklerindendir. Şaraptan söz etmek için birçok vesile bulan şâir kesinlikle bunları iyi yönde kullanır. Şâir için anne sütü gibidir, onsuz olamaz. Va'iz ve kaba sofuya içkiyi menettikleri için karşı çıkar ve düşman kesilir. Şarap için kullanılan birçok kelime vardır: Âb-ı engür (üzüm suyu), asîr (üsâre, üzümün sıkılmışı), rah'ik (halis şarap), Sehbâ (kırmızı şarap), Selsâl (kolay içimli şarap), ümmü'l-habâis (kötülüklerin anası, hadisten kinaye) v.s… İçki ile ilgili birçok kelime ve terkip, beyitleri doldurur: cür'a (tortu), kulkul (şarabın sürahiden kadehe dökülürken çıkardığı ses), habâb (kadehin üst kısmında içkiden hasıl olan hava kabarcığı) v.s., (Bâde hakkında daha fazla bilgi için bkz. İskender Pala, a.g.e., s. 52)
(1) Ben (hâl): Vücutta meydana gelen noktadır. Edebiyatta genellikle yüzde bulunan benler ile bu benlerin siyahlığı ile küçüklüğünden sık sık bahsedilir. Daha çok yanak, saç, kaş, ayva tüyleri ve dudak ile birlikte bulunur. Bu nokta, güzellik sayfasına (yanağa) zülüf kaleminden damlamıştır. Zülüf, cemâl kelimesinin Cimi (ج) olunca ben de onun için- deki nokta olur. Bazen benin dane olduğunu görürüz. Bu durumda gönül bir kuş, saçlar da tuzaktır. Saç kafir veya kâfiristana benzeyince ben, bir putperest olur. Bu durumda her ikisi de hem-meşreptirler ve ikisinin de rengi kâfir (kara)dir. Bazen ben, bir sultan veya Habeş hükümdarı olur. Saç gölgelik olunca, ben de burada istirahat eden sultan olur.
Miskê reşandî ez dibêm wan nuqteyan hin bûne kêm Lê xettê reyhanî li dêm katib ji nû î'rabi da Tercüme: Ben derim ki, sevgilimin yüzündeki benler serpilmiş misktir. Ancak yüzün bir kısmı bu benlerden yoksun kalınca kudret kâtibi reyhanî hat (yazı) ile onu yeniden yazdı. Açıklama: Ben iddia ediyor ve inanıyorum ki, sevgilimin yuvarlak ve güzel yüzündeki siyah benler yanakları üzerine serpilmiş miskten başka bir şey değildir. Ancak sevgilinin yüzünün bir bölümü bu benlerden yoksun kalmıştır. Fakat o reyhani hattı yani yüzdeki siyah beni kudret kâtibi yeniden düzenledi ve güzel bir tarzda yazdı. Böylece o serpilmeden sonra boş kalan yüzün o kısmı da süslenmiş oldu ve sonuçta yüzün tümünün güzelliği gerçekleşmiş oldu.
Reklam
Wan dest û zend û sa'idan mey dane şeyx û zahidan Mestî bi çeşmê şahidan ew nêrgiza sîrabi da Tercüme: O eller, bilekler ve kollar şeyhlere ve zahitlere şarap verdi. Güzellerin gözlerindeki sarhoşluk ve mahmurluğu veren de, suya kanmış olan o nergis vermiştir. Açıklama: Sevgilimin elleri, bilekleri ve kolları şeyhlere ve zahitlere yani gönül ehline hakiki aşk şarabını verdi. Bu şarabı onlara veren sevgilimden başkası değildir. Rana dilberlerin gözlerindeki sarhoşluğu ve mahmurluğu veren de sevgilimin suya kanmış taptaze nergise benzeyen gözleridir. Yani güzel- lerin gözleri, sarhoşluklarını ve büyüleyici özelliklerini nergise benzeyen sevgilinin gözlerinden alırlar. Diğer güzellerin gözleri sevgilimin gözlerine benzedikleri ve onları çağrıştırdıkları için güzeldir.
Onun için İbn Arabî, Mevlâna Celâleddin-i Rûmî, Hafız-ı Şirazî ve Mevlâna Cami ile üstat Cizreli Mela gibi büyük sûfî şâirlerin şiirlerini diğer şairlerin şiirlerinden ayrı tutmak gerekir. Çağdaş şairimizin deyişiyle: "Bu ruh öncüleri, şiirden öteye geçmişlerdir, ama şiiri de kendileriyle beraber geçirmişlerdir."
Durrê nasufte dibijim ji lebi le'li Mela Ger rewanbexşi nebit nezmi kerr û lali çi hez (Dîwan, s.74) Tercüme: Ey Mela! Henüz delinmemiş inciler söylerim kırmızı dudaklardan. Ancak ruh aşılayan (Cibril) olmazsa dilsiz ve sağır nazmın ne etkisi olur!
178 öğeden 111 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.