Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Abdullah Reha Nazlı

Abdullah Reha NazlıYanılgının İcadı yazarı
Yazar
8.9/10
196 Kişi
584
Okunma
87
Beğeni
7,8bin
Görüntülenme

Abdullah Reha Nazlı Gönderileri

Abdullah Reha Nazlı kitaplarını, Abdullah Reha Nazlı sözleri ve alıntılarını, Abdullah Reha Nazlı yazarlarını, Abdullah Reha Nazlı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
…bilginizin ısrarla doğru olmasını isterseniz, muhak delil olduğunu zannedeceğiniz bir şeyler bulursunuz. Bilimsel düşünce yapısı, gerçekle yüzleşmekle olur. Yanılıyorsanız yanılıyorsunuzdur. Descartes şöyle der: "Bir hipotezi ortaya koymak başka, ispatlamak bambaşka bir şeydir.Bilim, sanılanın aksine sürekli keşifler yaşanan bir ortam değildir, her zaman hipotezin yıkılması yaşanır, buluş istisnadır.
Hipokrat, Batı tıbbının temellerini attı. İnsanların doğaüstü olaylar nedeniyle değil, doğal nedenlerle hastalandığı fikri, bugüne kadar ulaşan tıp ilmini başlatmıştır Bilim, bu kadar basit ama önemli adımlarla başlar.
Reklam
Kilise'nin baskısından bıkan ve vebayı önlemede hurafelerin bir işe yaramadığını gören Avrupalılar çağı tümden kapatıp; bilim ve sanatla bir devrim başlatırlar.
Evrimi kabul etmeyin ya da edin doğruluğu değişmez …
Galileo şöyle der: "Tabiat eğilip bükülmez, kişiden kişiye değişmez, değiştirilemez. Acaba İnsan zekası onun sebeplerini ve işleyişini anlayabilir mi diye umursamaz. Ve asla kendine özgü kanunlardan ödün vermez.
Kültür, ispatsız da herhangi bir bilgiyi beynimize almakta sakınca olmadığını söyler. Üniversitede öyle anlatılıyorsa, toplum öyle inanıyorsa, insanlar öyle söylüyorsa bir bilgi doğru kabuledilipdevamedilir.
Demagoji
Araştırmalar, insanların kafiyeli cümleleri bile daha doğru bulmaya meyilli olduğunu söyler.Bu yüzden de, biraz süslü anlatıma sahip kişiler kolaylıkla kendisine takipçiler bulur. Hakikat ise yalın bir halde, edinmek için uğraşmak, araştırmak, okumak gereken bir şekilde bir yerlerde durur. Montaigne şöyle der: ilgimizi anlattığı şeylere değil kendisine çeken söz ustalığından nefret et.,,
Reklam
internetin, televizyonun, kütüphanelerin olmadığı bir çağda; şehirler arası gezip ilginç şeyler anlatmak bir meslekti. Eyüp Çoraklı'dan, bu kişilere "rapsodi" dendiğini öğreniyoruz.
Bertrand Russell şöyle der: •Çoğu İnsan düşünmektense ölmeyi yeğler. Gerçekten de yaptıkları budur.•
Algoritma
Televizyon insanları ne izleneceği düşüncesinden kurtararak onlara hizmet etmektedir, insanlar internetten de aynısını isterler, böylelikle kendi bir şey aramaktansa sosyal medyaya girip paylaşılanları takip eder, görmeye değer şeyleri paylaşan yeni medya güçleri yaratırlar.İnsan, internette dahi ne göreceğine o an başkalarının karar vermesini İster. İnsan daha az düşünmek için her şeyi yapar.
Araştırmalar, kötü bir olayla ilgili bir paylaşımı "beğenmenin bile vicdanı rahatlattığını gösterir. Beyin, herkesin haberi olan bir konuda birilerinin bir şey yapacağı hissi yaşar ve hiçbir şey yapmadığı halde rahatlar. Ama böyle durumlarda neredeyse her zaman hiç kimse gerçekten de hiçbir şey yapmaz. Buna "seyirci kalma etkisi” denir. Dean Burnett tek cümleyle şöyle özetler: "Çevrede başkaları olduğunda insanların müdahale etme ya da yardım önerme olasılığı azdır."
Reklam
Yemekte dizi izleyen, dolmuşta podcast dinleyen, çalışırken müzik dinleyen, eve gelince televizyon açan, gece yatarken bile düşünceleriyle baş başa kalmamak için telefonun ekranına bakan insanların tamamı aslında tek bir düşünceden kaçmaya çalışır: hayatın kısalığı. Sosyal medya özellikle bu açıdan çağımız insanının tarihte hiçbir neslin fırsat bulamadığı kadar ölümü unutma yöntemidir.
"Ölüme, sefalate ve cehalete çare bulamayan bizler mutlu olmak adına bu gibi şeyler üzerine düşünmemeyi seçtik.”
Salman Khan şöyle der: "Dünyada bu yıl ilkokula başlayan çocuklar %65'i daha icat edilmemiş işlerde çalışacak.
Belki de en büyük uyumsuzluk, yaşanmamış koca bir hayat sürüp de düşünecek ilk vakti bulduğumuz zamanlar, bu hayatı yaşamadığımızı keşfettiğimiz için gittikçe daha uzun yaşamak istememizdir. Aslında gerçek isteğimiz yeniden bir hayata gelip çocuklukta çocukluğu, gençlikte gençliği, yetişkinlikte yetişkinliği yaşamaktır.
Beyninin hep aynı yönlerini kullanan, atalarının yaşadığı gibi yaşamadığı için biyolojisi bozulan, sürekli bilgi girişi nedeniyle psikolojisi yerinde olmayan insanlar; çocukluğu ergenliğin gelmesi, ergenliği yetişkinliğin gelmesi, yetişkinliği emekliliğin gelmesi için geçirdikten sonra hayatı aslında hiç yaşamadı, sadece sürekli bilgi edinip bir sonraki dönemi beklemekle geçirdiğini fark ederler.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.