Akşam evin kapısını açtığın zaman veya sana kapı açıldığı zaman karşında uzlaşacağın, bağdaşacağın bir insanla karşılaşıyorsan, zaten cenneti dünyada yaşarsın eğer bu yoksa cehennemden korkman için sebep yok sıranı savmışsın
Hayat, herkesi kırar. Hayat, adil değil. Bir kere bunu kabul etmemiz lazım. Dünya bize bir şey borçlu değil. En çok da hayat, iyileri kırar. Kırıldığınız zaman önünüzde iki yol olur: ya kaderin, annenizin, babanızın, patronunuzun, eşinizin kurbanı olursunuz, kurban rolünü seçersiniz ya da kırıldığınız yerden güçlenir, kalemi elinize alır, kendi hikâyenizi kendiniz yazarsınız.
Kaotik bir dünyada yaşıyor ve şaşırıyoruz. Obezite ve yetersiz beslenme aynı toplumda birlikte yaşanıyor. Eğitim düzeyi yükseliyor, çevre kirliliği artıyor. Bilim ve teknoloji gelişiyor, silahların öldürücü gücü artıyor. Ahlaki eksiklik insanlığın hayrına sonuç vermiyor.
Yakın çevremde en sık duyduğum söz, “İçimden hiçbir şey yapmak gelmiyor” ifadesidir. Bana fikrimi soranlara, insanın ruh sağlığını koruması ve zorlu bir süreçte sağlam kalması için üç temel, iki de ikincil önerim oluyor. Temel önerilerin birincisi “işimize odaklanmak”tır. Ruh sağlığını korumanın en önemli adımı “anlamlı bir üretim içinde olmaktır”. Bu nedenle işinizi yapın, özellikle de her zaman yaptığınızdan daha iyi yapmaya gayret edin. İkincisi eğer afetten etkilenen insanlara karşı sorumluluk hissediyorsanız kendi paranız, zamanınız, varsa fikir ve girişimciliğinizi kullanarak onların hayatına katkı sağlayacak bir girişimde bulunun.