İnsanlar bazı durumlarda yanında somut bir destekçi bulmakta zorlanabilirler. En
ihtiyaç duyduğu anlarda 'bu boş işlerle uğraşmaktan ne zevk alıyorsun' diye bir şey
işitirler ve tüm istek arzular yerle yeksan olur. Gerçekten şu dolu işler neymiş onu da
anlamış değilim. İnsanların bazı konularda düşünceleri ve kendi inandıkları doğruları
benim yanlışım, benim yanlışım ise insanların doğruları olamaz mı ?
Kimisi ise tüm bunlara aldırış etmeyerek, 'he he diyip geçerek' herşeye rağmen
hedeflerinin peşinden koşarlar.
Bazı olaylar hakkında ise tek bir pencereden bakıp tek bir doğruya kendimizi
inandırır, o inandığımız doğrudan başka bir seçenek yokmuş gibi davranır, ona göre
yaşarız. Olaylar istediğimiz gibi gitmeğinde ise kendi doğrularımızdan kaçarız…
Bazı olaylar hakkında ise tek bir pencereden bakıp tek bir doğruya kendimizi inandırır, o inandığımız doğrudan başka bir seçenek yokmuş gibi davranır, ona göre yaşarız. Olaylar istediğimiz gibi gitmeğinde ise kendi doğrularımızdan kaçarız…
Hayata anlam katmaya çalışırken hayatın kendisini yaşamayı unutuyoruz. Anlamlı bir yaşam uğruna mücadele ederken bazen işin öznesini, yani yaşamın kendisini araçsallaştırıyoruz. Ya mutlu olmayı unutuyoruz ya da mutluluğu, anlamalı bir hayatın büyüsünü kutsiyetini bozacak olan gamsızık olarak düşünüp olabildiğince uzak durmaya çalışıyoruz. Kronik mutsuzluklarımıza umarsızca çözümler arayıp duruyoruz sonra. Anlam ile mutluluğun bağını koparıp çırpına çırpına boğuluyoruz bunalımlarımızda