Vahdın birinde bir Loğman Hekim varıydı. Bu çayın kanarında çiçeh tofluyurdu. Bahdı, suyun üsdünde bir Gurugafa üzereh gelir Bu Gurugafa dědi; "Gırh gan ělemişem, gırħbirinciyi de ělesem, gerehdi." Loğman Hekim dědi, "Yav, bu gafa, derisi tökülmüş, içi çürümüş bu ne děmehdi?" Bu guru gafanı getdi bir daşın altına ġoydu, ezdi.
Bir gün bir kěçi varıydı. Bunun üş tene yavrusu varıydı. Şengülüm, Mengülüm, Derengülüm isminde. Bu kěçi gelerdi gapıdan sesdenerdi "Şengülüm, Mengülüm, Derengülüm, aç gapıyı men gelim. Bir mememde yağ getimişem, bir mememde bal." Yavruları gelerdiler, ġapıyı açardılar keçi gelerdi içeri, yavrularına süd věrerdi, emizzirerdi, tekrar