İlk kez 1876 yılında Gedikpaşa Tiyatrosu'nda sahne aldı. Burada oynadığı uşak Bonafis rolüyle dikkati çeken Fehim, 1879 yılında Bursa'ya gitti ve Ahmet Vefik Paşa'nın Moliere uyarlamsında rol aldı. Daha sonraki yıllarda Fasulyeciyan'la birlikte Anadolu turnesine çıktı. Pek çok yerde oynadı. İstanbul'a döndükten sonra Mınakyan'ın Osmanlı Dram Kumpanyasına katıldı. Bir ara Darülbedayi'de komedi bölümünde öğretmenlik yaptı. I. Dünya Savaşı'ndan sonra sinemada da yer aldı. Türk sineması'nın ilk döneminde Malül Gaziler Cemiyeti adına filmler çekti. Bu filmlerin ilki Mürebbiye'dir. Mürebbiye'yi hem yönetti hem de baş rolünde oynadı.
Namık Kemal, Şemsettin Sami ve Mithat Efendi’nin eserleri, teatral olmaktan uzaktı. Yalnızca güzel yazılmış hitabet eserleriydi. Bununla beraber bu yerli oyun çığırı devam etseydi, bugün büyük bir tiyatro kütüphanemiz oluşurdu.
Yeni bir tiyatro yaptık...Elli dört locası vardı. Ancak bu elli dört locanın elli üçünü hükümet ileri gelenlerine ayırmıştık. Ancak bir tanesini satabiliyorduk. Artık varın anlayın, tiyatro ne alemdeydi!
Kendini tiyatroya adamış her bireyin okuması gereken kitap. Ders alınacak çok şey var. Bakın ne diyor Ahmet Fehim:
"Gelecek çok okuyan, ama anlayarak okuyan aktöründür. Okumalı, edebiyata merak sarmalı, yoksa tiyatrocu esnaflığından ileri gidemez!"
Osmanlı döneminin zorlukları içerisinde, gerçek bir tiyatro aşığı olan Ahmet Fehmi tiyatroyu ayakta tutma için gösterdiği mücadeleyi gösteriyor. 1877 tarihimden başlayarak anılarını, tiyatroyu ve dönemi tanımak anlamında bizlere ışık oluyor. Her oyuncunun mesleğine saygısını, nasıl bir zorluktan geçtiğini ve günümüze tiyatronun nasıl ve hangi zorluklarla geldiğini
öğrendikten sonra sanırım tiyatro sevgisi taşıyan her insanın saygısı kat ve kat daha artacaktır.
Ben öyle eski bir kitabım ki, ilk ve son sayfalarım kaybolmuştur. ! Anı kitapları çok meşhur biri değilseniz belki yazıldığı dönem için çok ilgi çekici gelmeyebilir. Ama sonraki kuşaklar için anıların geçtiği döneme dair bilgi ve belgeler içerdiği için çok değerli eserlerdir. İlk Türk aktör Ahmet Fehim Bey’in bu hatıratı, tiyatronun ve oyunculuğun zorlu yollarını anlatmakla beraber 140 yıl öncesine ışık tutan belgesel nitelikte bir eser. Çok beğendim...