Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ahmet Naim

Ahmet NaimAteşnefes yazarı
Yazar
8.7/10
7 Kişi
26
Okunma
0
Beğeni
1.119
Görüntülenme

Ahmet Naim Gönderileri

Ahmet Naim kitaplarını, Ahmet Naim sözleri ve alıntılarını, Ahmet Naim yazarlarını, Ahmet Naim yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Nihayet unutma ki biz şarklıyız. Sevdiğimiz şeyi gözümüzden bile kıskanırız ve bu bizim için bir nakıse (eksiklik) değil, bilakis meziyettir.
Sayfa 78 - KDR YayınlarıKitabı okudu
120 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
Benim görüşümle işte Zonguldak’ı madeni ve insanı ile mahvetmeye çalışan ve bunda bir ölçüde başarılı olan Fransız sömürgecileri olmuştur. Ben madenlere gelmeden önce buranın işçisi için: “Kundurasını kap yaparak su içer, vücudundaki firengi yarasına köstebeği karnından yararak bağlar” gibi bir takım inanılmayacak şeyler işitmiştim. Kendim fiilen bir yeraltı adamı olduktan ve onlarla kaynaştıktan sonra gördüm ki, anlatılanlar gerçek dışı şeyler değildir. Ve bunun suçu, ta Osmanlı İmparatorluğu’ndan bu yana Türkiye’nin gelişmesine engel olan yabancı sermayedir, yani emper- yalist sömürüdür.
Yeraltında Kırk Beş Sene
Yeraltında Kırk Beş SeneAhmet Naim · Evrensel Basım Yayın · 20146 okunma
Reklam
Körnefes gerçekten çok hâin, çok sinsi bir soluktur. Bu gazı hissetmeden yutarsınız. Rengi yoktur, belirli bir kokusu yoktur, göremezsin bilemezsin, sadece bazı bacalara kör kör sokulup hâin hâin zehrini kustuğunu duymuşsundur, kurbanlarını görmüşsündür. Bu zehiri yutan ne olduğunu, neye uğradığını bilemez, tatlı bir uyku içinde göçer gider. Bilesiniz ne tatlı, ne davetkâr bir uykudur bu!
Körnefes, maden kitaplarının “karbon gazı” dediği şeydir. Yine bizim işçimizin aydın zekâsının ortaya koyduğu çok güzel ve çok yerinde bir buluştur: “Körnefes”.
Ateşnefes maden kuyularının en büyük ve en belâlı bir âfatıdır. O da, su gibi, az cana kanaat etmez; yerinde ve kıvamında bir kütledi mi tam kütler! Atesnefes madencilik dilinde grizu denilen gazdır. Hava içinde belirli bir yoğunluğa kavuştu mu en ufak bir kıvılcım bile bu âfatı şahlandırmaya kâfidir.
O zamanlar, paramızı böyle dayak yiye yiye, küfür işite işite aldık- tan sonra, bir de abani sarıklı köy ağalarına hesap vermek zorundaydık. Tohum borcundan, hayvan borcundan alacaklımız olan ağalara hemen oracıkta borcumuzu öder, ondan sonra rahat bir soluk alabilirdik. Tabii vergi borcu olanlar da tahsildara borçlarını oracıkta öderlerdi.
Reklam
Ölüm artık bir şey söylemiyor size. “Nasıl ölmüş?” sorusu daha ağır basıyor. Cesede bu merakla yaklaşıyorsunuz. Kan ve ölüm! Artık bir şey söylemiyor size; bir şey hisset- tirmiyor! Ocakta yıllar geçtikçe, kazalar karşısında merak duygusu, öteki tüm duyguların yerini alıyor..
İnsan her şeye alışıyor. Zamanla ölüm korkusuna da alışıyorsunuz. Her şeyin bir sınırı var. Korkunun da... O sınır aşıldı mı, artık hürsünüz, korku morku kalmıyor; korkunun yerini bu sefer merak alıyor. Ben bunu farkında olmadan yaşadım. Yaralanmaları, ölümleri göre göre, bir an geliyor, artık bir tür duygu körelmesine uğruyorsunuz... Köylünüz kazalanıp ölmüş.
Ocağa girerken biliyorsunuz ki, orada insanlar ölüyor! Ve ölüm, hiç beklenmedik bir anda ve şekilde geliveriyor! Araba çatıyor, ateş- nefes kütlüyor, taş düşüyor... Birer ikişer eksiliyorsunuz, kalanlar devam ediyor. Savaş gibi! Burada tabiatla savaşıyorsunuz, farkı bu!
29 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.