Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ahmet Önal

8.3/10
60 Kişi
221
Okunma
2
Beğeni
1.362
Görüntülenme

Ahmet Önal Gönderileri

Ahmet Önal kitaplarını, Ahmet Önal sözleri ve alıntılarını, Ahmet Önal yazarlarını, Ahmet Önal yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İstanbul’da yeniden kargaşa ve düzensizlik hâkim oldu. Şehzâde Selim’in padişah olmasını isteyen askerler, Şehzâde Ahmed’in Üsküdar’dan İstanbul’a geçmesini engellemek için Boğaz’daki bütün ulaşım vasıtalarına el koydular. Askerler, bu­nunla da yetinmeyerek, Şehzâde Ahmed’in İstanbul’da bulunan taraftarlarından Veziriazam Hersekzâde Ahmed Paşa, İkinci Vezir Koca Mustafa Paşa, Rumeli Beylerbeyi Hasan Paşa, Kazasker Müeyyedzâde Abdurrahman Efendi ve Nişancı Tâcizâde Cafer Çelebi’nin evlerini yağmalayıp, padişahtan bunların katledilmesini istediler. İstanbul’daki bu isyanı haber alan Şehzâde Ahmed de Üsküdar’dan Gebze’ye geri döndü ve burada birkaç gün bekledikten sonra Konya’ya çekildi.
Yeniçeriler, Şehzâde Ahmed’in tahta çıkartılmak için İstanbul’a davet edildiğini ve şimdi Üsküdar’da olduğunu, üstüne üstlük Ahmed taraftarı devlet ricalinin kendileri hakkında, “İt ağzına kemik tutar, kemik virelüm” şeklinde hakaretâmiz ifadelerde bulunmaya başladıklarını öğrenince 21 Eylül 1511’de isyan bayrağını kaldırdı­lar. İlk önce, kendileri için köpek diyen devlet ricalinin evlerinin kapılarına, “Bize önem vermeyip, Sultan Ahmed’i getirirsiniz, bizim için ağzında kemik tutan köpek dersiniz. Bilin ki biz köpek değil erkek arslanız. Bize gıda olarak kelle gerektir. Vallahilâzim cümlenizin başını keseriz, bilmiş olasınız’ yazılı kâğıtlar astı­lar. Daha sonra bir toplantı düzenleyip, bu toplantıda Şehzâde Ahmed’i kesinlike padişah olarak görmek istemediklerini açıkça dile getirdiler ve toplantıdan sonra sokaklara dağılarak, “Allah, Allah! Sultan Selim’in devletine ve düşmanlarının körlüğüne” şeklinde gülbanklar çekmeye başladılar.
Reklam
Sultan Bayezid’in sekiz oğlundan beşi daha hükümdarın sağlı­ğında öldü. II. Bayezid, hayatta kalan Ahmed, Korkud ve Selim adlı şehzâdelerinden Ahmed’in, devlet adamlarının da yönlendirmesiyle, kendisinden sonra Âl-i Osman tahtına geçmesini istiyordu. Devlet adamlarının önemli bir kısmı da Şehzâde Ahmed’i tahtın gerçek sahibi olarak görüyordu. Ancak Şehzâde Ahmed, atak bir yapıda olmaması ve Şahkulu İsyanı sırasındaki beceriksiz davranışları sebebiyle askerler arasında fazla tutulmuyordu. Devrin önde gelen âlim ve şairlerinden biri olan Şehzâde Korkud ise tahtı arzulasa da pek fazla şansa sahip değildi. Trabzon Valisi Şehzâde Selim, II. Bayezid’in hayattaki en küçük oğluydu. Devlet adamları arasında fazla taraftarı olmamasına rağmen, sert mizacı sebebiyle askerler tarafından beğeniliyordu.
Tahta geçme sistemindeki belirsizlik yüzünden Osmanlı tarihindeki en ilginç taht mücadelelerinden biri II. Bayezid ile oğlu Yavuz ünvanlı Şehzâde Selim arasında yaşanmıştı. Osmanlı tarihinde ilk defa bir evlat, babasını askerin zoruyla tahttan indirip yerine hükümdar seçilmişti. Ayrıca Sultan Selim isyan edip başarılı olan ilk ve son şehzâde, II. Bayezid de İstanbul başkent olduktan sonra zorla tahttan indirilen ilk padişah oldu.
Hü­kümdarlar, şayet yaşlanacak kadar tahtta kalmayı başarırlarsa, evladı arasında en çok sevdiği şehzâdeyi kendi yerine hükümdar bırakmak için uygun ortamı hazırlamaya uğraşırlardı. Ancak tahta geçiş sırasını tayin edecek kesin bir kanun olmadığından, hükümdarın ölümüyle saltanat mücadeleleri tekrar başlardı. Hatta hükümdar hayatta iken dahi isyan bayrağını kaldıran şehzâdelere rastlanmaktaydı. Aceleci şehzâdeler mücadeleyi kaybederlerse, sonları yağlı kementle boğulmaktı.
Türk hâkimiyet anlayışında hanedanın bütün erkek üyele­rinin hükümdar olmaya hakları vardı. Bu belirsizlik sürekli taht mücadelelerine yol açardı. Hatta Türk devletlerinin çoğunun yıkılmasının en önemli sebebi de buydu. Çeşitli vasıta ve kişileri kullanarak hükümdar olanlar, tahtını sağlama almak için ilk iş olarak diğer hükümdar adaylarını ortadan kaldırıyorlardı.
Reklam
ASKERİN DESTEĞİYLE BABASINI DEVİREN ŞEHZÂDE “Bilin ki biz köpek değil erkek arslanız, bize gıda olarak kelle gerektir”
Mâtem elbiseleriyle karaya çıkan II. Bayezid, askerlere para dağıtarak İstanbul’a girdi. Esnaf ve şehrin ileri gelenleri yeni pa­dişahın atının ayakları altına kıymetli halılar ve kumaşlar serdiler, tabak tabak altın ve gümüş döktüler. Yeniçeriler, yeni padişahı sarayın giriş kapısı olan Bâb-ı Hümâyûn’un önünde bekliyordu. Askerler, II. Bayezid’den vezi­riazamı öldürdükleri ve şehirde yağma yaptıkları için af dilediler. Padişah da askerleri affetti. Böylece İstanbul, bundan sonra sıkça karşılaşacağı isyanlar serisinin ilkini yaşamıştı.
26 Mayıs 1481’de dört bin kişilik maiyetiyle önce Üsküdar’a, buradan da İstanbul’a gelen Şehzâde Bayezid, asker ve halk tara­fından coşkulu bir şekilde karşılandı. Yeni padişah daha karaya ayak basmamıştı ki, İshak Paşa’nın kendilerine, “Hamza Beyoğlu Mustafa Paşa, cebbar ve intikamcı bir heriftir. Vezaret makamına gelirse, benim marifetimle ziyade artan maaşlarınıza zam yap­maz. Şimdi bu durumun olmasını istemezseniz, onun İstanbul’a geçmesine rızanız olmasın” şeklinde haberler göndermesi üzerine askerler II. Bayezid’in kayığının etrafını sardı ve Mustafa Paşa’nın Üsküdar’a geri gönderilmesini sağladılar.
Fatih tarafından İstanbul muhafızı olarak bırakılmış eski veziriazamlardan İshak Paşa, askere kesenin ağzını açarak, kısa sürede duruma hâkim oldu. Şehzâde Bayezid taraftarı olan İshak Paşa, İstanbul’da bulunan 11 yaşındaki Şehzâde Korkud’u babası gelene kadar vekâleten tahta çıkardı. Böylece askerin isyanı biraz olsun yatıştırıldı.
283 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.