Hakkında
1934 yılında Trabzon’un Of ilçesine bağlı Ballıca Köyü’nde dünyaya gelen Ahmet Yaşar Hocaefendi dört yaşında dînî ilimler alanında tahsiline başladı. On sekiz yıl süren bu ilim tahsilinin sonunda Muhammed Sula Hocaefendi’den icazetini aldı. 1959 yılından itibaren birçok talebe ve ilim adamının yetişmesine vesile olmuştur. “Mesuliyetimiz Rasûlullah Efendimizin mirasını kökleştirmektir.” düsturuyla, Kur’an ve İslam davasını ülkemizin her köşesinde anlatmak için bir ömür her türlü çileye ve meşakkate katlanmıştır.
Askerliğini tamamladıktan sonra yıllarca öğrenci okutan Ahmet Hoca, 1960 yılında Nakşibendi meşayıhından Gümüşhanevi dergâhına mensup Hacı Abdurrahman Beşikçi Efendi ile tanışan Ahmet Yaşar Hocaefendi, hocasının vefatı olan 1972 yılından itibaren aynı vazifeyi devam ettirmiştir.
Ahmet Yaşar Hocaefendi, 1979 yılında Yavuz Selim Vakfı’nın kurulmasına öncülük ederek ülkemizin her köşesinden Trabzon’a gelen binlerce üniversite öğrencisinin barınmasına, yetişmesine ve hizmetine vesile olmuştur.
Yarım asrı aşan irşat ve sohbet vazifelerinin yanında Hocaefendi’nin;
Akâid Sohbetleri
Ölümde Gömülü Hayat
Çam Kozalağındaki Sır
Siyah Ayna
İlim Nuruyla Kemale Ermek
Varlık Dairesinin Kalbi
Hulasatu’l Âbidin isimli eserleri bulunmaktadır.
Unvan:
Nakşibendi Şeyhi, Din Alimi
Doğum:
Of, Trabzon, Türkiye, 1934
Ölüm:
Trabzon, Türkiye, 8 Mart 2016
Okurlar
57 okur beğendi.
434 okur okudu.
5 okur okuyor.
59 okur okuyacak.
5 okur yarım bıraktı.
Sözler ve Alıntılar
Nebî ve rasûller bütün beşeri güçlerini inandıkları yolda harcadıktan sonra, Allah'a tazarru ve niyazla yöneldikleri için, fiili duayı yerine getirdiklerinden dolayı sözlü olarak yaptıkları duaları kabul oluyor, yani ilâhî yardıma mazhar oluyorlardı. Bizler ise, beşeri hiç bir fedakârlıkta bulunmadan onlara lütfedilen yardımı talep etmekteyiz. Bu durum sünnetullaha muhalif bir davranış olduğundan istediğimiz neticeye kavuşamamaktayız.
Hz. Ömer, mescidde oturan bir grup insana "Ne yapıyorsunuz." sorusuna "Biz tevekkül ehliyiz" cevabını alınca, "Siz, tevekkül değil, te'ekkül ehli, yani yiyiciler grubusunuz." dediğini hatırımızdan çıkarmayarak, ubudiyet için çalışıp vaad edilen yüksek makamlara ulaşmanın gayreti içerisinde olunuz. Zira sığınılacak, güvenilecek ve yardım istenilecek yegâne kapı, Allah Teala'nın kapısıdır.
Ne yazık ki, bizler, gücünü Allah'tan alan toplumların önünde durmanın mümkün olmadığı hakikatini, bilemedik. Beşere güvendiğimiz kadar Allah'a güveniyor muyuz diye kendimizi hesaba çekmedik. Yıllarca dünyevi imkân ve makamlara sahip olmak için çalışıp ömür tüketerek, önümüze çıkan her türlü sıkıntılara göğüs gerip katlandık. Bütün bunları yaparken, niçin, bir günümüzü Allah için feda ettik mi diye düşünüp, dertlenmedik?
İhlaslı kul, canını ve malını Allah için feda edebilen kuldur. İnsanı Allah(cc)'a ulaştıran Kur'an âyetleri haritalardaki koordinat noktaları gibidir. Bunları kavrayabilenler, istenilen hedeflere ulaşarak ebedi saadete vasıl olurlar.
Bir gün bedevinin biri Rasûlullah ( ﷺ )'a gelerek "Bana bir şey emredin ki, ben onu yapınca cennete gideyim." der. Rasûlullah Efendimiz ﷺ "Zerre miktarı hayrın ve şerrin ceza ve mükafatı vardır." buyurur. Söylenenden neyin kastedildiğini anlayan kişi, huzurdan ayrıldı. Anlaşılıyor ki, kişinin dünya ve ahiretini kurtarması, çok geniş ilmî meseleler öğrenmesinden ziyade, azda olsa öğrendiklerini hayatına aktarması ile mumkün oluyor.
Sayfa 194
İletiler
Muhakkak ki; Allah bizimledir.
Ama mühim olan bizim Allah'la birlikte olmamızdır.
Ahmet Yaşar Hocaefendi
Kalbimizle iman,yaşantımızla isbat,dil ile ikrar gerek.
Ahmet Yaşar Hocaefendi
Her toplum beklediğine kavuşacaktır.
Ahmet Yaşar Hocaefendi
Yorumlar ve İncelemeler
