Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ahmet Zeki Ünal

Ahmet Zeki ÜnalToplumda Tabakalaşma Ve Hareketlilik yazarı
Yazar
Çevirmen
9.0/10
2 Kişi
22
Okunma
1
Beğeni
1.447
Görüntülenme

Ahmet Zeki Ünal Gönderileri

Ahmet Zeki Ünal kitaplarını, Ahmet Zeki Ünal sözleri ve alıntılarını, Ahmet Zeki Ünal yazarlarını, Ahmet Zeki Ünal yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Statü ayrımları genellikle sınıf ayrılıklarından bağımsız olarak değişmektedir, çünkü sınıfların asıl yerinin ekonomik düzen içinde olmasına karşılık, statü gruplarının asıl yeri toplumsal düzen, yani onur dağılımının yer aldığı toplumsal alan içindedir (Weber, 1993; 189).
Sınıf ve statü arasındaki fark birinin nesnel diğerinin öznel niteliğiyle tespit edilebilir (Turner, Beeghley, Powers, 2010: 234); Bir yandan, kişinin işinden elde ettiği gelir malları satın alma ve onlara sahip olma gücü sağladığı için sınıf üyeliği salt maddi çıkarlar temelinde nesnel olarak belirlenebilir. Öte yandan, statü ve onur insanların birbirlerinin kökenleri, yetişmeleri, karakterleri, ahlâkları ve topluluk içindeki konumlarına göre yaptıkları değerlendirmelere dayandığı için, kişinin bir statü grubuna üyeliği her zaman öznel olarak belirlenir.
Reklam
Statü gruplarının ortak bir hayat tarzları vardır ve bu ortak hayat tarzlarını, rakipleri dışlamak ve topluluk içinde özel bir statüyü tekellerine almak üzere tasarlanmış çeşitli sosyal kapalılık stratejileriyle korurlar (Turner, 1997: 62).
C. W. Mills'e göre (1964: 129), doğumu takip eden ilk yıl içinde sağ kalmak, sağlıklı olmak, hastalanınca kısa zamanda iyileşmek, suçlu çocuklardan olmamak, orta veya yükseköğrenim derecesini tamamlamak, güzel sanatlar görmek vb. birer yaşam şansıdır. Bunların dışında yerine göre beyaz bir ailede doğmak, özürlü olmamak, uzun boylu olmak ya da "dünyaya erkek olarak gelmek" gibi fiziksel özellikler de sayılabilir. Dolayısıyla kültürel sermayeye sahip olabilmek için de önce yaşam şanslarına ihtiyaç vardır. Sosyal statüsü yüksek bir ailede doğma şansına sahip olamamış bir çocuğun güçlü bir kültürel sermayeye sahip olması ihtimali çok düşüktür. Dolayısıyla insanlar neye inanırlarsa inansınlar, iktisadi bir düzen olarak sınıf yapısı, o yapı içindeki durumlarına göre, insanların hayat şanslarını etkilemektedir (Mills, 1964: 137). Mal varlığındaki farklılıklar hayat şanslarındaki farklılıkları doğurur; statü farklılıkları da bundan daha önemli olan hayat tarzlarındaki farklılıklara yol açarlar.
Max Weber'in sınıfsal konum kavramına gönderme yaparak kullandığı bir başka kavram da "hayat şansları" kavramıdır Weber "sınıfsal konum, verili bir ekonomik rejim içinde, bir bireyin rant ya da gelir elde etmek için sahip olduğu (veya olmadığı) mal ve hizmetlerden yararlanma derecesi veya onları kullanma tarzının tipik sonucu olan (olasılık anlamında) şanstır" der. Yani Weber'e göre, gücün (iktidarın) toplum içinde dağıtılmasının ürünleri olan mülk sahipliği ile pazardaki mal ve hizmetleri kullanma hakkı, bireyin hedeflerini sosyal eylem içinde gerçekleştirme "şansını belirleyecektir (Marshall 1999:815).
Weber mülkiyet imtiyazlısı ve mülkiyet mağduru sınıfları ile üretim imtiyazlısı ve üretim mağduru sınıfları arasına orta sınıfları yerleştirir. Ancak çıkar/kâr sağlayan mal ve eğitime sahip olan, ya da emeğiyle geçinen (zanaatkârlar, köylüler, uzmanlaşmış işçiler) kimselerden oluşan orta sınıflar ne Marx, ne de Weber tarafından pek fazla analiz edilmemişlerdir (Durand, 2002: 118).
Reklam
Weber, Marx'ın sınıfın nesnel olarak belirli ekonomik koşullara dayandığı görüşünü kabul etse de, sınıf oluşumunda Marx'ın öngördüklerinden daha fazla çeşitteki ekonomik faktörün önemli olduğunu düşünmektedir. Weber'e göre, sınıf ayrılıkları yalnızca üretim araçlarının denetiminden ya da denetimlerinin olmamasından değil, mülkiyetle doğrudan doğruya ilişkisi olmayan ekonomik etkenlerden de kaynaklanmaktadır. Bu tür kaynaklar arasında, özellikle insanların, elde edebildikleri işlerin türünü belirleyen becerileri, referansları ya da nitelikleri bulunmaktadır. Beyaz yakalı profesyonel ya da yönetici mesleklerde olanlar, mavi yakalı işlerde çalışanlara kıyasla daha fazla kazanırlar ve çalışma koşulları daha iyidir. Bunların, diplomalar, dereceler ve edindikleri beceriler gibi sahip oldukları nitelikler, onları böyle nitelikleri olmayanlardan daha "pazarlanabilir" kılmaktadır. Daha düşük bir düzeyde, mavi yakalı işçiler arasında, nitelik sahibi zanaatkârlar da, yan-nitelikli ya da niteliksiz işçilerden daha çok ücret elde edebilirler. İkinci olarak, Weber tabakalaşmanın, sınıfın yanı sıra var olan başka iki temel yönünü ayırt eder. Weber bunlardan birisine, statü, ötekine de parti demektedir.
O şöyle demektedir: "Bir ölçüde basitleştirerek diyebiliriz ki, 'sınıf tabakalaşması, üretim ve mülkiyet ilişkilerine göre, 'statü' tabakalaşması ise özel hayat tarzı'nın temsil ettiği tüketim biçimlerine göre belirlenir" (Weber, 1993: 188).
Weber'in sosyal tabakalaşma konusunda Marx'ın bazı temel görüşlerine katıldığı görülür. Özellikle toplumsal sınıfın ekonomik farklılaşmaya dayandığı görüşünde, Weber ile Marx uyum içinde görünürler. Weber'e göre de, kişilerin veya bir sınıfın hayat şanslarının belirlenmesinde üretim araçlarının denetimi büyük etkide bulunur. Ancak, Marx'ın tersine, Weber sosyal tabakalaşmanın bunun dışında iki boyutu daha bulunduğunu vurgulamıştır: İktidar ve saygınlık. Weber'e göre sosyal tabakalaşma biçimlerini yalnızca ekonomik etken değil, fakat onunla birlikte iktidar ve saygınlık birlikte belirler. En azından farklı toplumlar ve dönemlerdeki sosyal tabakalaşma biçimlerinde ağırlıkları bakımından bu üç boyut değişik etkilerde bulunurlar. Mülkiyet farklılıkları sınıfları, iktidar farklılıkları partileri ve saygınlık farklılıkları da statü gruplaşmalarını veya tabakaları doğururlar (Kemerlioğlu, 1996: 10).
Marx'ın sınıf kavramı bizi, toplumdaki nesnel olarak yapılaşmış ekonomik eşitsizliklere götürmektedir. Sınıf, insanların kendi konumlarına ilişkin inançlarına değil, bir bölümünün maddi ödüllere erişiminin daha fazla olmasını sağlayan nesnel koşullara göndermede bulunmaktadır (Giddens, 2000: 262).
Reklam
...yoksulluk bir açıdan mutlak bir yoksulluk değildir, Marx emek gücünün yeniden üretimi için gerekli malların fiyatlarının düşmesinin işçi sınıfının yaşama düzeyinin yükselmesine yol açacağını öngörür. Ancak saray-kulübe benzetmesinin gösterdiği gibi, işçi sınıfının yaşama düzeyinin yükselmesi zenginliğin toplam büyümesinin gerisinde kalır: "Bir ev istediği kadar büyüyebilir, ama eğer yanı başındaki saray aynı hızla, belki daha da hızlı büyüyorsa, küçük evde oturan kimse kendisini gitgide daha rahatsız, mutsuz, huzursuz hissedecektir. Ücretteki bir yükselmenin arkasında üretken sermayenin hızlı artışı yatar. (...) yani işçinin zevkleri çoğalırken, alabileceği sosyal doyum, asla ulaşamayacağı kapitalistin zevklerine oranla azalır" (Durand, 2002: 75).
Sınıf bilinci, bir sınıfın üretim ilişkileri içinde kendi üyelerinin rollerinin ve öteki sınıfla ilişkilerinin farkında olması demektir. Marx'a göre bir sınıf tam olarak, sadece insanlar başka sınıflarla çatışan ilişkilerinin farkında olduklarında varolur.
Marx'a göre, sınıflar arasındaki ilişkiler, sömürüye dayanan bir ilişkidir (Edgell, 1998: 13).
Marx'a göre, çatışan ya da birbiriyle ittifak eden en az yedi sınıf ve sınıf fraksiyonu vardır: Mali burjuvazi, sanayi burjuvazisi, ticaret burjuvazisi, küçük burjuvazi, çiftçi sınıfı, proleter sınıf ve lümpen-proletarya (Durand, 2002: 65, 68).
Kapitalistler sadece kâr elde edebildikleri sürece çalıştırırlar, bu yüzden Marx onları çoğu kez sülükler olarak nitelendirir. O, neredeyse tüm insan etkinliğinin bir alım-satım nesnesi haline geldiği kapitalizmin, çürüyene kadar dev bir ahtapot gibi tüm dünyaya yayılacağına inanır.
78 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.