Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ahmet Zeki Ünal

Ahmet Zeki ÜnalToplumda Tabakalaşma Ve Hareketlilik yazarı
Yazar
Çevirmen
9.0/10
2 Kişi
23
Okunma
1
Beğeni
1.531
Görüntülenme

Ahmet Zeki Ünal Gönderileri

Ahmet Zeki Ünal kitaplarını, Ahmet Zeki Ünal sözleri ve alıntılarını, Ahmet Zeki Ünal yazarlarını, Ahmet Zeki Ünal yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Amerika'nın sınıfsız bir toplum olduğunun kuramsal savunusu yalnızca herhangi bir toplumsal bölünmenin göze çarpmadığı iddiasına değil, aynı zamanda ve bununla bağlantılı olarak, bireylerin ve grupların ödüller hiyerarşisinde alacakları yere ilişkin ölçütlerin, tutarlı bir sınıf kalıbının ortaya çıkmasını engelleyecek derece- de çok ve çeşitli olduğu iddiasına dayanmıştır (Parkin, 1997: 597). Böylece sosyal tabakalaşma, saygınlık mertebelendirilmesiyle (ranking) eşitlenen daimi bir konumlar derecesi olarak görülmüştür.
sınıfların, aile ve kilise gibi gerçek varlıklar mı, yoksa istatistiksel tahayyülün ürünleri mi oldukları tartışma konusu olmuştur. Bu ikinci görüşün savunucuları, Amerikan toplumunda ödüllerin bölüşümünün yukarıdan aşağıya, az çok kesintisiz bir süreklilik görüntüsü içinde olmasından etkileniyorlardı; böylece daha yüksek bir sınıfı ya da tabakayı daha aşağı olandan ayırt eden sınır çizgilerinin varlığına karar vermek, keyfi ve anlamsız bir süreçmiş gibi gözüküyordu. Keyfiydi, çünkü doğal çizgiler olmayınca, hemen her yerde yapay bir çizgi çizmek mümkündü; anlamsızdı, çünkü böylece ortaya çıkan sınıflar, paylaşılan ve kabul edilen bir üyelik anlamında gerçek toplumsal gruplaşmalara karşılık gelmezdi. Bu görüşün en erken ifade ediliş biçimlerinden birine göre, "alana bir toplumsal sınıf aramak üzere giren araştırmacı, orada olmayan bir şeyin peşinde demektir, onu ancak, zihnin uydurduğu bir şey olarak kendi kafasında bulabilir" (Parkin, 1997: 597).
Reklam
Avrupa kökenli toplumsal kuramlar, ağırlıklı olarak endüstriyel toplumlardaki ekonomik sınıfların rolüyle ilgilenirken, Amerikan sosyologları ise bireylerin toplumsal hareketliliği çalışmaları, mesleki yapı çözümlemesi (Blau ve Duncan, 1967) ve saygınlığa ilişkin öznel duygularla (Burris, 1987; Pease ve diğerleri, 1970; Wenger, 1987) daha çok ilgilenmişlerdir (Turner, 2000: 22).
tabakalaşma kuramında birbirleriyle çatışan veya yarışan iki ana eğilimden söz edilebilir: Bunlardan biri insanlar arası dayanışmanın gerekliliğinden yola çıkar ve belirli ölçülerde bir tabakalaşmanın zorunlu olduğu sonucuna varır. Öteki kuram da, eşitsizliğe dayanan tabakalaşmanın çatışmadan veya dayanışma eksikliğinden kaynaklandığı varsayımından yola çıkarak dayanışmanın artırılması yoluyla eşitsizliklerin azaltılabileceği veya tümüyle ortadan kaldırılabileceği sonucuna ulaşırlar.
Sınıf nesnel olarak veriliyken, statü insanların sosyal farklılıklar hakkındaki değerlendirmelerine bağlıdır. Sınıflar, mülkiyet ve kazançla eşleşen ekonomik etkenlerden kaynaklanırlar; statü ise grupların izlediği değişen hayat tarzları tarafından belirlenir (Giddens, 2000: 263).
Statü ayrımları genellikle sınıf ayrılıklarından bağımsız olarak değişmektedir, çünkü sınıfların asıl yerinin ekonomik düzen içinde olmasına karşılık, statü gruplarının asıl yeri toplumsal düzen, yani onur dağılımının yer aldığı toplumsal alan içindedir (Weber, 1993; 189).
Reklam
Sınıf ve statü arasındaki fark birinin nesnel diğerinin öznel niteliğiyle tespit edilebilir (Turner, Beeghley, Powers, 2010: 234); Bir yandan, kişinin işinden elde ettiği gelir malları satın alma ve onlara sahip olma gücü sağladığı için sınıf üyeliği salt maddi çıkarlar temelinde nesnel olarak belirlenebilir. Öte yandan, statü ve onur insanların birbirlerinin kökenleri, yetişmeleri, karakterleri, ahlâkları ve topluluk içindeki konumlarına göre yaptıkları değerlendirmelere dayandığı için, kişinin bir statü grubuna üyeliği her zaman öznel olarak belirlenir.
Statü gruplarının ortak bir hayat tarzları vardır ve bu ortak hayat tarzlarını, rakipleri dışlamak ve topluluk içinde özel bir statüyü tekellerine almak üzere tasarlanmış çeşitli sosyal kapalılık stratejileriyle korurlar (Turner, 1997: 62).
C. W. Mills'e göre (1964: 129), doğumu takip eden ilk yıl içinde sağ kalmak, sağlıklı olmak, hastalanınca kısa zamanda iyileşmek, suçlu çocuklardan olmamak, orta veya yükseköğrenim derecesini tamamlamak, güzel sanatlar görmek vb. birer yaşam şansıdır. Bunların dışında yerine göre beyaz bir ailede doğmak, özürlü olmamak, uzun boylu olmak ya da "dünyaya erkek olarak gelmek" gibi fiziksel özellikler de sayılabilir. Dolayısıyla kültürel sermayeye sahip olabilmek için de önce yaşam şanslarına ihtiyaç vardır. Sosyal statüsü yüksek bir ailede doğma şansına sahip olamamış bir çocuğun güçlü bir kültürel sermayeye sahip olması ihtimali çok düşüktür. Dolayısıyla insanlar neye inanırlarsa inansınlar, iktisadi bir düzen olarak sınıf yapısı, o yapı içindeki durumlarına göre, insanların hayat şanslarını etkilemektedir (Mills, 1964: 137). Mal varlığındaki farklılıklar hayat şanslarındaki farklılıkları doğurur; statü farklılıkları da bundan daha önemli olan hayat tarzlarındaki farklılıklara yol açarlar.
Max Weber'in sınıfsal konum kavramına gönderme yaparak kullandığı bir başka kavram da "hayat şansları" kavramıdır Weber "sınıfsal konum, verili bir ekonomik rejim içinde, bir bireyin rant ya da gelir elde etmek için sahip olduğu (veya olmadığı) mal ve hizmetlerden yararlanma derecesi veya onları kullanma tarzının tipik sonucu olan (olasılık anlamında) şanstır" der. Yani Weber'e göre, gücün (iktidarın) toplum içinde dağıtılmasının ürünleri olan mülk sahipliği ile pazardaki mal ve hizmetleri kullanma hakkı, bireyin hedeflerini sosyal eylem içinde gerçekleştirme "şansını belirleyecektir (Marshall 1999:815).
108 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.