Asıl adı Hüseyin Avni Finci'dir. İlk yazılarında Enis Avni daha sonraları Aka Gündüz adını kullandı. Babası Rize'li Fincioğullarından Binbaşı İbrahim Kadri Bey'dir.
Askerlik, hukuk ve sanat öğrenimi gördü. 31 Mart'ta Hareket Ordusu'na gönüllü katıldı. Malta sürgünlerindendir. 1932-46 arasında Ankara milletvekilidir.
Alay, Çocuk Bahçesi, Genç Kalemler dergilerinde yazdı. Milli Edebiyat akımı yazarlarındandır. Sade Türkçeyi savunmuştur. Birçok eseri sinemaya uyarlanmıştır. Eserlerinde genellikle romantik bir hava sezilir. İstanbul'da gazetecilik yapmıştır. 7 Kasım 1958'de vefat etmiştir.
"Dikmen Yıldızı" ilk olarak 1927 yılında yayımlanmıştır. Milli Mücadele'nin arka planda kaldığı roman, nişanlısı Tayyare Yüzbaşısı Murad'ın gizli bir görevi için, şehit olduğu haberini alan Yıldız'ın akli dengesini kaybetmesini ve Milli Mücadele sırasında köylülerin fedakârlıklarını, kadınların yiğitliğini, Anadolu'nun her şeyiyle seferber oluşunu anlatır.
Popüler romancılığın örneklerinden olan "Dikmen Yıldızı" estetik yönden zayıf bir eserdir, fakat dönemine göre düşünülürse verilen mesajlar oldukça hoştur.
Keyifli Okumalar...
Aka Gündüz. Geçmiş dönem yazarlarından, belki günümüze hitap etmediği edemediği için geride kalmış bir yazar. Geçen yıl Ekim ayından yapmıştım okuma planımı ve sıra kendisine geldiği için oldukça mutluyum. Kendisi özellikle Genç Kalemler dergisi yazarlarından olup Milli Edebiyat Akımı dediğimiz akımdandır. Sade Türkçe savunup, sinemaya uyarlanan
Hayat, Emine'yi çok tuhaf,sancılı bir yere sürükler. Mütemadiyen suçlu olmak ister ve bunun için elinden geleni yapat fakat, suçlu olma isteğinin bir nedeni vardır.
Annesi, babası olmayan Süleyman Kızı Emine'nin yaşam hikâyesidir.
Esas adı Enis Avni olan ,Ömer Seyfettin'in önerisiyle Aka Gündüz adını kullanan yazarın kitabı 1952 yılında sinemaya uyarlanır.
Romanın trajik bir hikâyesi var ve yer yer tebessüm ettiren bölümleri de var.
Roman bir mahkeme ile açılıyor,Emine'nin trajik yaşamını ortasından başlayarak okuyoruz.Mahkeme ile başlayan kitabın ilk sayfalarındayken anlıyoruz ki Emine nevi şahsına münhasır biri.
Roman Emine'nin iç dünyasına, psikolojisine ,derinlerine iner. Bunu bir doktorun Emine ile yaptığı seanslardan okuruz. Zaten bu seanslar ile Emine'nin hayat hikâyesini öğreniriz.
Meşrutiyet arifesinin izlerini taşıyan ,hem somut olarak hem de metafor olarak süngüyü kullanan, psikolojik derinliği olan romanı çok beğendim .
Yalnız öyle bir ayrıntı var ki değinmeden geçemeyeceğim. Dilimiz adına aklınıza gelebilecek neredeyse her yanlış yapılmış. Yayınevinin bu konuya dikkat etmesi gerekli. Eser titiz bir basımı hak ederken bu denli yanlış beni şaşırttı. Bir süre sonra bu keyifli kitabı o yanlışlara takıla takıla okudum. Hatta aldım elime ,hataları bildiğim kadarıyla düzelte düzelte okudum. Sadece bir sayfada bile onlarca yanlış vardı.